Nebe’ Sûresi: 1-40

AÇIKLAMA:

 

Nebe’ Sûresi, kaynak tertiplerde Me’aric-Nâzi’at Sûreleri arasına yerleştirilmiştir!..

Nebe’” İSMİ’ni, ikinci âyetinde geçen “en-Nebe’ül Azıym= O azametli büyük haber”den alır!.. 

Kurân’da bu tanım (Kurân’ın verdiği “azametli büyük haber”) iki defa (hakikat ve âhiret gaybı için) geçer; ilki Sâd: 67’de, ikincisi ise bu sûrede:

De ki: ‘HÛ (gerçeği), Aziym bir haberdir!’ (Bu haberin mânâsını ve değerini kavrayabilseniz!)” (Sâd: 67)

Azametli Haberi mi (ölüm sonrasında yaşamın devamı)?” (Nebe’: 2)

Nebe’ Sûresi, nüzûl sırası olarak tam bu sürecin özelliği ile bütünleşlen bir sûre’dir!..

İnsanların farkında olmadığı önemli bir gerçeğin Meryem: 71’de bahsedilişinden sonra “Kesinlikle Cehennem güzergâh olmuştur (herkes oradan geçer)!” (Nebe’: 21) âyeti, bu sûre’de geçen Kur’ân haberlerindendir!..

Orijinal bir özellik olarak tüm Kurân’da üç defa geçen “Melâike VE Rûh” ibâresi, daha önce nâzil olan Kadir Sûresi’nde ve Me’âric Sûresi’nde (tenezzül ve urûc’da) “Melâike VE Rûh” sırası ile iken, bu Nebe’ Sûresi’nde (“kıyamet” tecellisinde) “Rûh VE Melâike” sırasıyladır!.. “Kıyamet/ölüm”den önceki (bu beden yaşamındaki) oluşum, “kıyamet/ölüm”den sonraki oluşum/yaşam farkı mı?... Esmâ tetiklemesi’ni dahi böyle düşünebilir miyiz?!..

Esbâb-ı Nüzûl olarak Nebe’ Sûresi’nin birkaç âyeti hakkında isnâdı zayıf rivayet vardır!.. Bu rivayetler, sûre’nin nâzil olduğu dönem ve şartlar hakkında bir bilgi olarak belki faydalı olabilir!..

Sûre’nin başlarındaki, “Neyi sorguluyorlar? Azametli Haberi mi (ölüm sonrasında yaşamın devamı; ba’sü ba’del mevt)?” ve devamı olan âyetlerin nüzûl sebebi özetle şöyle rivayet edilir:

Hz. Rasûlullâh a.s. hakkında, Kureyş müşrik önderleri’nin mecnûn/şâir/kâhin/sihirbaz gibi bilinçli iftiraları yanısıra toplantılarında artık Hz. Rasûlullâh (a.s)’ın gerçek durumunu, gerçekte ne olduğunu, ne getirdiğini, Nebi olarak verdiği haberleri sorguluyorlar, birbirleriyle tartışıyorlar (belki Hz. Rasûlullâh (a.s)’a da bazen soruyorlar), Hz. Rasûlullâh a.s. hakkında farklı görüşler ileri sürerek konuşuyorlarmış.... İşte böyle şeyleri de konuşmaya ve tartışmaya başlamaları üzerine bu âyetler nâzil olmuş...

 

“B”İsmillâhir Rahmânir Rahıym

1-) ‘Amme yetesâelun;

Neyi sorguluyorlar?

2-) Anin Nebeil ‘Azıym;

Azametli Haberi mi (ölüm sonrasında yaşamın devamı)?

3-) Elleziy hüm fiyhi muhtelifun;

Ki o konuda anlaşmazlık içindedirler!

4-) Kellâ seya’lemun;

Hayır, (düşündükleri gibi değil), yakında (vefat edince) bilecekler!

5-) Sümme kellâ seya’lemun;

Yine hayır (düşündükleri gibi değil), yakında bilecekler!

6-) Elem nec’alil’Arda mihâda;

Biz arzı (bedeni) bir beşik (içinde gelişeceğiniz geçici kullanım aracı) yapmadık mı?

7-) Velcibale evtada;

Dağları (bedendeki organları) da birer kazık!

8-) Ve haleknâküm ezvaca;

Sizleri de eşler (bilinç - beden) olarak yarattık.

9-) Ve ce’alna nevmeküm sübâta;

Uykunuzu bir dinlenme kıldık.

10-) Ve ce’alnelleyle libâsa;

Geceyi örtü kıldık.

11-) Ve ce’alnennehare me’aşa;

Gündüzü de geçim meşgalesi kıldık.

12-) Ve beneyna fevkaküm seb’an şidada;

Fevkinizde (yedi yörüngeli sistem - bilinç boyutunuzda) sağlam yedi (semâ) bina ettik.

13-) Ve ce’alna siracen vehhaca;

Bir de ışık saçan bir kandil (Güneş - akıl) koyduk.

14-) Ve enzelna minelmu’sırati mâen seccaca;

Yağmur bulutlarından şarıl şarıl bir su inzâl ettik.

15-) Linuhrice Bihi habben ve nebata;

Onunla taneler ve bitkiler çıkaralım diye.

16-) Ve cennatin elfafa;

İç içe girmiş bahçeler!

17-) İnne yevmelfasli kâne miykata;

Muhakkak ki o Fasl (ayrılıp tasnif olma) süreci vakit olarak belirlenmiştir.

18-) Yevme yunfehu fiysSuri fete’tune efvaca;

O süreçte Sur’a üfürülür de gruplar hâlinde gelirsiniz.

19-) Ve fütihatisSemâu fekânet ebvaba;

Semâ da açılmış, kapı kapı olmuştur (bilinç, duyu organsız algılama yaşamına açılmıştır).

20-) Ve suyyiretilcibâlu fekânet seraba;

Dağlar yürütülmüş, serap olmuştur (organların sınırlaması kalmamıştır).

21-) İnne cehenneme kânet mirsada;

Kesinlikle Cehennem güzergâh olmuştur (herkes oradan geçer)!

22-) Littağıyne meâba;

Tuğyan edenler (azgınlar; zâlimler, Sünnetullâh’a göre korunma çalışmaları yapmayanlar) için yerleşim alanıdır!

23-) Labisiyne fiyha ahkaba;

Çok uzun süre kalıcılar olarak!

24-) Lâ yezûkune fiyha berden ve lâ şeraba;

Orada ne bir serinlik tadarlar ne de keyif veren içecek!

25-) İlla hamiymen ve ğassâka;

Ancak hamim (kaynar su) ve gassak (irin) müstesna!

26-) Cezâen vifaka;

Tam karşılığı olarak yaşamlarının!

27-) İnnehüm kânu lâ yercune hısaba;

Muhakkak ki onlar bir hesap (yaşamlarının sonucunu) ummuyorlardı!

28-) Ve kezzebu BiâyâtiNA kizzaba;

Varlıklarındaki işaretlerimizi yalanladıkça yalanlamışlardı!

29-) Ve külle şey’in ahsaynâhu Kitaba;

(Oysa biz) her şeyi en incesine kadar kaydedip dosyalaştırdık!

30-) Fezûku felen neziydeküm illâ ‘azâba;

O hâlde tadın; size azaptan başka bir şeyi asla artırmayacağız!

31-) İnne lilmüttekıyne mefaza;

Muhakkak ki korunmuşlar için kurtuluş vardır.

32-) Hadâika ve a’nâba;

Sulak bahçeler, üzüm bağları... (“Meselül cennetilletiy” uyarısı hatırlanmalı. Cennete dair anlatılanların tümü semboller benzetmelerle anlatılmaktadır.)

33-) Ve keva’ıbe etraba;

Yaşıt muhteşem eşler! (Cinsiyet kavramı olmayan şuur yapının hakikatinden gelen Esmâ özelliklerini açığa çıkaracağı muhteşem kapasiteli o boyutun özelliğiyle oluşmuş bedenler. Dişi - erkek ayrımsız! Allâhu âlem. A.H.)

34-) Ve ke’sen dihaka;

Dolu kadehler!

35-) Lâ yesme’une fiyha lağven ve lâ kizzaba;

Orada ne bir boş söz duyarlar ne de bir yalan.

36-) Cezâen min Rabbike ‘ataen hısaba;

Rabbinden bir ceza, (yani) yaptıklarına bağış olmak üzere!

37-) RabbisSemavati vel’Ardı ve ma beynehümerRahmâni lâ yemlikûne minhu hıtaba;

Semâların, arzın ve ikisi arasında olanların Rabbidir, Rahmân’dır! Hiç kimse O’ndan bir hitaba mâlik değildir.

38-) Yevme yekumur Ruhu vel melaiketu saffâ; lâ yetekellemune illâ men ezine lehurRahmânu ve kale savâba;

O süreçte, RUH (insanların tümünde şuur boyutunda açığa çıkan TEK’il Esmâ hakikati mânâsı) ve melekleri saf saf kıyamdadır. (Fıtratında) Rahmân’ın izin verdiği hariç, kimse konuşamaz hâldedir! O da doğruyu söyler.

39-) Zâlikel yevmülHakk* femen şâettehaze ila Rabbihi meâba;

İşte budur Hak süreç! Artık dileyen Rabbine erecek çalışmayı yapsın!

40-) İnna enzernaküm ‘azâben kariyba* yevme yenzurulmer’u ma kaddemet yedahu ve yekulülkafiru ya leyteniy küntü turaba;

Doğrusu biz sizi yakın bir azap (ölüm) ile uyardık! O gün kişi, ellerinin (kendine) ne takdim ettiğine bakar; hakikat bilgisini inkâr eden de şöyle der “Keşke toprak olsaydım!”

100 / 188

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!