Kaf Sûresi: 1-45

AÇIKLAMA:

 

Kaf Sûresi, kaynak tertiplerde Mürselât Sûresi’nden sonraya yerleştirilmiştir!..

38.âyeti, Yaradan hakkındaki ehli kitap yahudi inancını red ve düzeltme yaptığı için bu âyeti Medine dönemine uygun görenler olsa da aslında müşrik Araplar üzerinde ilmi nüfûzu olan ehli kitap’la temas, Mekke döneminde zaten başlamıştı!..

24-26 âyetleri, yeğenlerinin İslâm’a girmesine engel olan Velîd B. Muğîre hakkında nâzil olduğu rivayet edilir...

Hz. Rasûlullâh (a.s)’ın sabah salâtlarında ve özellikle bayram salâtlarında Kaf Sûresi’ni zamm-ı sûre yaptığı, cuma hutbelerinde de hutbe olarak okuduğu rivayet edilir!.. 

Dikkat edilirse bu süreçteki sûrelerde özellikle “BA’S/ÂHİRET” realitesi ve buna hazırlayan risâlet&nübüvvet/dîn işlevinden ağırlıklı ve farklı yönleriyle bahsediliyor!.. Yalanlayan toplumların ibretlik sonlarından ve inkârcı kimselerin ölüm ötesi hâllerinden manzaralar sunuluyor!..

Bunun için birinci varoluş delil gösterilip ikinci varoluş ispat ediliyor!.. 

Zira her insan bu dünya’da ölümsüzlük ister, fakat bu hayatından sorumlu olduğu (bu hayatının sonucu) bir âhiret gerçeğini (mükellefliğini)pek hoş karşılamaz...!

 

“B”İsmillâhir Rahmânir Rahıym

1-) Kaaaf* vel Kur’ânil Meciyd;

Kaf (KAF harfi {ENE} Eniyet’e işaret eder. İnsan Zâtının üç mertebesi olan Ahadiyet, Eniyet ve Hüviyet tecellilerinden ilk açığa çıkış olan eniyet = ene = ego = BEN noktasına işaret eder. Kaf Dağı, Benlik dağı olarak tasavvufta sembolleştirilir. Dağ, benliğin sembolüdür. Allâhu âlem. A.H.)! Kur’ân-ı Meciyd (açıklanan muhteşem Bilgi)!

2-) Bel ‘acibu en caehüm munzirun minhüm fe kalel kafirune hazâ şey’un ‘aciyb;

Bilakis aralarından bir uyarıcı onlara geldi diye hayret ettiler de, o hakikat bilgisini inkâr edenler şöyle dedi: “Bu çok acayip bir şey...”

3-) Eizâ mitna ve künna turaba* zâlike rec’un be’ıyd;

“Öldükten ve toprak olduktan sonra mı (bâ’s olunacağız)? O, çok uzak (dönüşü mümkün olmayan) bir geri dönüştür.”

4-) Kad alimna ma tenkusul Ardu minhüm* ve ‘ındeNA Kitabun Hafiyz;

Arzın onlardan noksanlaştırdığı şeyi (yaşlılığın eksilttiklerini) gerçekten bilmişizdir... Kitab-ı Hafiyz (koruyup kayıt eden kitap = memory) indîmizdedir (varlığın ruhunda).

5-) Bel kezzebu Bil Hakkı lemma caehüm fehüm fiy emrin meriyc;

Hayır, onlara geldiğinde Hakikatlerini yalanladılar! Onlar pek karışık bir iş içindedirler.

6-) Efelem yenzuru iles Semai fevkahüm keyfe beneynaha ve zeyyennaha ve ma leha min furuc;

(Kendilerini arz - beden kabullendikleri içindir ki) üstlerindeki semâya (bilinçlerine) bakmadılar mı ki, onu nasıl oluşturduk ve (duyularla) bezedik! Onun hiçbir kusuru da yoktur!

7-) Vel Arda medednaha ve elkayna fiyha revasiye ve enbetna fiyha min külli zevcin behiyc;

Arzı (bedeni) geliştirdik; onda sâbit dağlar (organlar) oluşturduk! Onda her güzel çiftten (çift DNA sarmalından) bedenin nebatî özelliklerini meydana getirdik.

8-) Tebsıraten ve zikra li külli ‘abdin muniyb;

(Hakikatine) dönen her kula basîretini açmak ve hatırlatıp öğüt vermek için.

9-) Ve nezzelna mines Semai maen mubareken fe enbetna Bihi cennatin ve habbel hasıyd;

Semâdan bereketli bir su (ilim) indirdik de onunla cennetler (hakikatindeki kuvvelerin güzelliğini hissettirdik) ve hasat edilen taneler (çeşitli marifetler) bitirdik.

10-) Ven nahle basikatin leha tal’un nadıyd;

Salkım salkım meyveleriyle yüksek hurma ağaçları da...

11-) Rizkan lil ıbadi, ve ahyeyna Bihi beldeten meyta* kezâlikel huruc;

Kullara yaşam gıdası olması için... Onunla ölü bir beldeyi dirilttik... İşte huruç (dünyalarından - kozalarından çıkış) böylecedir.

12-) Kezzebet kablehüm kavmu Nuhın ve Ashabur Ressi ve Semud;

Onlardan önce Nuh’un kavmi, Ress Ashabı ve Semud da yalanladı (vefat sonrası ölümsüz ebedî yaşamı).

13-) Ve ‘Adun ve fir’avnu ve ıhvanu Lut;

Ad, Firavun ve Lût’un kardeşleri de (yalanladı).

14-) Ve Ashabul’ Eyketi ve kavmu tubbe’* küllün kezzeber Rusule fehakka va’ıyd;

Ashab-ı Eyke ve Tubba kavmi de (yalanladı)... Hepsi Rasûlleri yalanladı da bu yüzden duyurulan azabım hak oldu.

15-) Efe ‘ayiyna Bil halkıl evvel* bel hüm fiy lebsin min halkın cediyd;

İlk yaratmada yetersiz mi kaldık? Hayır, onlar halk-ı cedîd’den (yeni yaratılış’tan) kuşku içindeler.

16-) Ve lekad halaknel İnsane ve na’lemu ma tuvesvisu Bihi nefsuh* ve nahnu akrebu ileyhi min hablil veriyd;

Andolsun ki insanı biz yarattık... Ona (bilincinin oluşturduğu) nefsinin vesvese verdiği şeyi (kendini beden kabullenme fikrini) biliriz... Biz ona, şah damarından daha yakınız!

17-) İz yetelekkal mutelekkıyani anil yemiyni ve aniş şimali ka’ıyd;

Sağından ve solundan kayıtla görevli iki kaydedici kuvve, kaydederler!

18-) Ma yelfizu min kavlin illâ ledeyhi rakıybun ‘atiyd;

(İnsanın) her düşüncesini gözleyen (kaydeden) bir gözcüsü vardır!

19-) Ve caet sekretul mevti Bil Hakk* zâlike ma kunte minhu tehiyd;

Hak olarak Sekrat’ül Mevt (ölüm sarhoşluğu) yaşanmaya başlanmıştır! İşte bu senin kendisinden kaçıp durduğun şeydir.

20-) Ve nufiha fiys Sur* zâlike yevmul va’ıyd;

Sur’a (bedene) üflenmiştir (üflenme içten dışadır; ruh, bedenden çıkmıştır)! İşte bu uyarıldığınız süreçtir!

21-) Ve caet küllü nefsin meaha saikun ve şehiyd;

Her nefs (bilinç), birlikte olduğu sevk edici (doğal bedensellikle oluşmuş kişiliği) ve bir şahit (içindeki Hakk’ın sesi olan vicdanının seslenişi) ile gelmiştir!

22-) Lekad kunte fiy ğafletin min hazâ fekeşefna ‘anke ğıtaeke febasarukel yevme hadiyd;

“Andolsun bundan gaflet içinde (kozanda yaşıyor) idin... Senden perdeni kaldırdık! Bugün artık görme kuvven pek keskindir!” (denilir).

23-) Ve kale kariynuhu hazâ ma ledeyye ‘atiyd;

Onun karîni (bedeni - cinden olan dost) dedi ki: “İşte benim yanımdaki hazır.”

24-) Elkıya fiy cehenneme külle keffarin ‘aniyd;

(Denilir): “Her inatçı hakikati reddedici nankörü, atın Cehennem’in içine!”

25-) Menna’ın lil hayri mu’tedin muriyb;

“O her hayrı (Hakkanî olanı) engelleyen, şüpheciyi.”

26-) Elleziy ce’ale meAllâhi ilâhen âhare feelkiyahu fiyl azâbiş şediyd;

“O ki, Allâh yanı sıra başka tanrı oluşturdu! Artık atın onu şiddetli azabın içine!”

27-) Kale kariynuhu Rabbena ma atğaytuhu ve lâkin kâne fiy dalâlin be’ıyd;

Onun karîni (“insan” olarak hitap bilince olup; karîni, beden olarak da anlaşılabilir veya cin dostu) dedi ki: “Rabbimiz, onu ben tuğyan ettirmedim (azdırmadım), ne var ki o (inanç olarak) uzak bir sapkınlık içinde idi.”

28-) Kale lâ tahtasımu ledeyYE ve kad kaddemtu ileyküm Bil va’ıyd;

(Allâh) buyurdu: “Huzurumda hasımlaşıp tartışmayın (huzurumda tartışma yoktur)! Sizi başınıza gelecekler konusunda önceden uyarmıştım!”

29-) Ma yubeddelul kavlu ledeyYE ve ma ene Bi zallamin lil ‘abiyd;

“Benim katımda hüküm değiştirilmez! Ben kullara zulmedici değilim!”

30-) Yevme nekulu li cehenneme helimtele’ti ve tekulu hel min meziyd;

O süreçte Cehennem’e: “Doldun mu?” deriz... (Cehennem de): “Daha var mı?” der.

31-) Ve uzlifetil cennetu lil müttekıyne ğayre ba’ıyd;

Korunanlar için de cennet yaklaştırılmıştır... Zaten uzak değildir.

32-) Hazâ ma tuadune li külli evvabin hafiyz;

“Bu vadolunduğunuzdur” denir, hakikatine yönelip bu hâlini koruyanlara...

33-) Men haşiyer Rahmâne Bil ğaybi ve cae Bi kalbin müniyb;

Gaybı olarak Rahmân’dan haşyet eden ve (hakikatine) dönük şuurla gelen kimse için.

34-) Udhuluha Bi Selâm* zâlike yevmul hulud;

Selâm olarak (Selâm isminin işaret ettiği özelliği yaşayarak) girin ona... İşte bu sonsuz yaşam sürecidir!

35-) Lehüm ma yeşaune fiyha ve ledeyNA meziyd;

Onda, onlar için diledikleri her şey var! Katımızda ise fazlası var!

36-) Ve kem ehlekna kablehüm min karnin hüm eşeddu minhüm batşen fenakkabu fiyl bilad* hel min mahıys;

Onlardan önce nice nesil helâk ettik ki onlar güç itibarıyla bunlardan daha çetindiler! Bu yüzden beldelerde delik aradılar (sığınacak)... Kaçıp sığınacak bir yer var mı?

37-) İnne fiy zâlike le zikra limen kâne lehu kalbun ev elkas sem’a ve huve şehiyd;

Şüphesiz ki bu hatırlatıcı, şuur sahibi yahut uyanık olarak dinleyen kimse içindir!

38-) Ve lekad haleknes Semavati vel Arda ve ma beynehüma fiy sitteti eyyamin ve ma messena min luğub;

Andolsun ki semâları, arzı ve ikisi arasında olanları altı süreçte yarattık! Bize yorgunluk dokunmadı!

39-) Fasbir alâ ma yekulune ve sebbıh Bi Hamdi Rabbike kable tulû’ış Şemsi ve kablel ğurub;

Onların dediklerine sabret! Güneş’in doğuşundan önce de gurubundan önce de Rabbinin Hamdi olarak (işlevini yerine getirip)tespih et!

40-) Ve minel leyli fesebbıhhu ve edbares sucud;

Gecede O’nu tespih et, secdelerin ardından da!

41-) Vestemı’ yevme yunadil munadi min mekânin kariyb;

Seslenenin, içinden sesleneceği süreçte dinle!

42-) Yevme yesme’unes sayhate Bil Hakk* zâlike yevmul huruc;

Hak olarak o sayhayı işitecekleri süreçtir! İşte o, (kozalarının dışındaki gerçekliği fark etme) çıkış sürecidir!

43-) İnna nahnu nuhyiy ve numiytu ve ileynel masıyr;

Muhakkak ki biz, evet biziz dirilten, öldüren! Dönüş de bizedir!

44-) Yevme teşakkakul Ardu anhüm sira’â* zâlike haşrun aleyNA yesiyr;

O süreçte arz (beden) onlardan hızla kopup ayrılır! İşte bu bizim üzerimize kolay bir haşr’dır.

45-) Nahnu a’lemu Bi ma yekulune ve ma ente aleyhim Bi cebbarin fe zekkir Bil Kur’âni men yehafu ve’ıyd;

Biz, onlarda olarak, neler söylediklerini daha iyi biliriz! Sen onlar üzerinde zorla yaptırıcı değilsin! Azap uyarımdan korkana, Kur’ân olarak (hakikati) hatırlat!

57 / 188

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!