Kalem Sûresi: 5-52

AÇIKLAMA:

 

Kalem Sûresi’nin nüzûlü hakkında bazı bilgiler, Kalem Sûresi: 1-4’ün açıklamasında geçti!..

MÜSLİM (müslüman)” tanımının geçtiği İLK SÛRE!.. Bunun hem ferd hem de toplum itibarıyla anlamı düşünülebilir!..

“Allâh”ı dikkate almamak pişmanlık ve “azap” sebebidir!..

Hz. Muhammed a.s.’ın muhteşemliğini, O’nun vahyi’nin üstünlüğünü, hakikatiyle anlayamayan Mekke müşriklerinin (Velid B. Muğîre vb) reisleri, büyüyen müslüman sayısını da görüp, iftiralar ile gözden düşürmeye, hatta göz değmesi (nazar) ile Rasûlullâh’ı devirmeye çalışıyorlardı!.. 

 

5-) Fesetubsıru ve yubsırun;

Yakında sen de göreceksin, onlar da görecekler;

6-) Bieyyikümülmeftun;

Hanginiz cinlere tutulmuştur!

7-) İnne Rabbeke HUve a’lemu Bimen dalle ‘an sebiyliHİ, ve HUve a’lemu Bilmühtediyn;

Muhakkak ki Rabbin, yolundan kimin saptığını (varlıklarından) iyi bilir! O, hakikate erenleri de (varlıklarında) iyi bilir!

8-) Fela tutı’ıl mükezzibiyn;

O hâlde yalanlayanlara itaat etme!

9-) Veddû lev tüdhinu feyüdhinun;

Arzu ettiler ki, sen yumuşak (tavizkâr) davranasın da, onlar da (sana karşı) hoşgörülü davransınlar!

10-) Ve lâ tutı’ külle hallâfin mehiyn;

UYMA! Çokça yemin eden (Allâh’tan ve Sünnetullâh’tan kozalı olduğu için) basit, düşüncesiz her kişiye;

11-) Hemmâzin meşşâin Bi nemiym;

Alaycı, ayıplayan, laf taşıyan;

12-) Menna’ın lilhayri mu’tedin esiym;

Durmadan (hakikatin) yaşanılmasına engel olan, haddi aşan suçlulara;

13-) ‘utullin ba’de zâlike zeniym;

Tutucu cahile, üstelik inkârıyla damgalıya!

14-) En kâne zâ mâlin ve beniyn;

Zengin ve oğulları var diye mi (ona uyacaksın)!

15-) izâ tütla aleyhi ayatuNA kale esatıyrul evveliyn;

Âyetlerimiz ona bildirildiğinde: “Öncekilerin masallarıdır” dedi.

16-) Senesimuhu ‘alelhurtum;

Yakında burnundan damgalayacağız onu (görmezden gelemeyecek)!

17-) İnna belevnahüm kema belevna ashabelcenneti, iz aksemu leyasri münneha musbihıyn;

Doğrusu biz onları, o bahçe halkını belâlandırdığımız gibi belâlandırdık! Hani, sabah olurken onu mutlaka kesip devşireceklerine kasem etmişlerdi.

18-) Ve lâ yestesnun;

(İnşâAllâh diye) istisna yapmıyorlardı!

19-) Fetafe ‘aleyha tâifun min Rabbike ve hüm nâimun;

Onlar uyurlarken, Rabbinden bir sarıcı o bahçeyi sardı!

20-) Feasbehat kessariym;

Kuruyup kararıverdi (o bahçe)!

21-) Fetenadev musbihıyn;

Sabah olurken (kalktıklarında) birbirlerine seslendiler:

22-) Eniğdû ‘alâ harsiküm in küntüm sarimiyn;

“Eğer kesip devşirecekseniz, ekininize erken gidin!” (diye).

23-) Fentaleku ve hüm yetehafetun;

Aralarında fısıldanarak yola koyulup gittiler.

24-) En lâ yedhulennehelyevme ‘aleyküm miskiyn;

“Sakın bugün hiçbir yoksul ona (bahçeye) girip yanınıza gelmesin!” (diye).

25-) Ve ğadev ‘alâ hardin kadiriyn;

Yoksulları engellemeye güçleri yeterek gittiler.

26-) Felemma raevha kalu inna ledâllun;

Bahçeyi gördüklerinde (harap olmuş): “Yanlış yere geldik herhâlde” dediler.

27-) Bel nahnu mahrumun;

“Hayır, (doğru yerdeyiz ama) biz yitirmişleriz!” (dediler).

28-) Kale evsetuhüm elem ekul leküm levla tüsebbihun;

Onların biraz düşüncelisi dedi: “Ben size tespih (tenzih) etsenize, demedim mi?”

29-) Kalu subhane Rabbina inna künna zâlimiyn;

Dediler ki: “Subhan’dır Rabbimiz! Muhakkak ki biz işin hakkını veremeyenler olduk!”

30-) Feakbele ba’duhüm ‘alâ ba’dın yetelâvemun;

Ardından birbirlerine dönüp birbirlerini suçlamaya başladılar!

31-) Kalu ya veylena inna künna tağıyn;

Dediler ki: “Yazıklar olsun bize! Doğrusu biz küstahça davranmışız!”

32-) ‘asâ Rabbuna en yübdilena hayren minha inna ila Rabbina rağıbun;

“Umulur ki Rabbimiz onun yerine ondan daha hayırlısını verir! Muhakkak ki biz (artık) Rabbimize yönelenleriz.”

33-) Kezâlikel’azâb* ve le’azâbul’ahıreti ekber* lev kânu ya’lemun;

İşte böylecedir azap! Sınırsız geleceğin azabı ise elbette ekberdir! Eğer bilselerdi.

34-) İnne lilmüttekıyne ‘ınde Rabbihim cennatin na’ıym;

Muhakkak ki korunmuş olanlar için, Rableri indînde Naîm cennetleri vardır.

35-) Efenec’alülmüslimiyne kelmücrimiyn;

Teslim olmuşları, inkârcı suçlular gibi kılar mıyız hiç?

36-) Ma leküm keyfe tahkümun;

Ne oluyor size! Nasıl hüküm veriyorsunuz?

37-) Em leküm Kitabun fiyhi tedrusun;

Yoksa sizin bir kitabınız var da ondan mı ders alıyorsunuz?

38-) İnne lekum fiyhi lema tehayyerun;

Ki ondaki keyfinize göre hükümler sizindir (zannınızca Sünnetullâh’a da tâbi değilsiniz)!

39-) Em leküm eymanun ‘aleyna baliğetun ila yevmilkıyameti inne leküm lema tahkümun;

Yoksa dilediğinizi yapabilirsiniz diye kıyamete kadar geçerli, bizden alınmış bir sözünüz mü var?

40-) Selhüm eyyuhüm Bizâlike za’ıym;

Sor onlara: Onların hangisi böyle bir şeye kefildir?

41-) Em lehüm şurekâ’u, felye’tu Bişürekâihim in kânu sadikıyn;

Yoksa onların bize eş koştukları ortakları mı var? Eğer sözlerine sadıklarsa getirsinler ortaklarını!

42-) Yevme yükşefü ‘an sakın ve yud’avne iles sucûdi fela yestetıy’un;

Hakikatin açığa çıkıp, Allâh’tan ayrı vücud verdikleri benliklerinin yokluğunu itirafa (secdeye) davet edildikleri süreçte, bunun gereğini yerine getiremeyeceklerdir!

43-) Haşi’aten ebsaruhüm terhekuhüm zilletun, ve kad kânu yud’avne ilessucûdi ve hüm salimun;

Gözleri dehşetten önlerine eğik, zillet hâlinde! Oysa onlar akılları başlarında dünyada iken secdeye davet olunuyorlardı.

44-) Fezerniy ve men yükezzibu Bi hazelhadiys* senestedricuhüm min haysü lâ ya’lemun;

(Rasûlüm) artık beni ve bu olayı yalanlayanı (başbaşa) bırak! Onları hiç bilmedikleri yönden aşama aşama helâka götüreceğiz!

45-) Ve ümliy lehüm* inne keydiy metiyn;

Mühlet veririm onlara... Muhakkak ki benim tuzağım çok sağlamdır!

46-) Em tes’eluhüm ecren fehüm min mağremin müskalun;

Yoksa onlardan bir karşılık istiyorsun da, onlar borçtan ağır bir yük altına mı girmişler?

47-) Em ‘ındehümülğaybu fehüm yektubûn;

Yoksa gayb (algılanmayanlar) onların indînde de, onlar mı yazıyorlar?

48-) Fasbir lihükmi Rabbike ve lâ tekûn kesahıbilHut* iz nâdâ ve huve mekzum;

Rabbinin hükmüne sabret ve balık sahibi (Yunus Nebi) gibi olma! Hani O, gamla dolu hâlde yönelmişti.

49-) Levlâ en tedarekehu nı’metun min Rabbihi lenübize Bil ‘arai ve hüve mezmum;

Eğer Ona Rabbinden bir nimet erişmemiş olsaydı, aşağılanmış hâlde çıplak araziye atılırdı!

50-) Fectebahu Rabbuhu fece’alehu minessalihıyn;

Rabbi Onu seçti de Onu sâlihlerden (hakikati yaşayanlardan) kıldı.

51-) Ve in yekâdülleziyne keferû leyuzlikuneke Biebsârihim lemmâ semi’uzZikre ve yekulûne innehû lemecnûn;

Muhakkak ki o hakikat bilgisini inkâr edenler, Zikri (hakikatlerini hatırlatıcıyı) işittiklerinde az kalsın bakışlarıyla seni devireceklerdi! “Muhakkak ki O, bir cin etkisi altındadır” diyorlardı.

52-) Ve mâ huve illâ zikrun lil’âlemiyn;

Oysa O, insanlar için sadece bir Zikir’dir (hakikatlerini hatırlatıcıdır)!

45 / 188

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!