Tevbe Sûresi: 1-37

AÇIKLAMA:

 

Tevbe Sûresi: 1-37 âyet grubu, hicrî 9.yıl’da hac mevsimi’nde nâzil olmuş!.. 

Rasûlullâh (a.s)’ı ve müslümanları Mekke’den çıkaran, Mescid-i Harâm’dan engelleyen, Hudeybiye Sulhu vb anlaşmalara sadık kalmayan müşriklere, Mekke’den çıkmaları için ultimatom âyetleri!..

Sûre’nin ana fikri kesindir: “Allâh ve Rasûlü, müşriklerden berîdir!”; Fâtiha’nın başında “B’ismillâh” niçin varsa, bu sûre’nin başında o nedenle yoktur!..

Hz. Alî’nin hacc-ı ekber günü bu sûreyi tebliğ ettiği hutbesinde söylediği gibi: “Allâh ve Rasûlü’nün zimmeti (himâyesi), her müşrikten berîdir!

Bu âyet grubu’nun sebeb-i nüzûl rivayetlerinin özeti şöyledir:

Hicretin dokuzuncu senesi Hz. Rasûlullâh (s.a.v.), Tebûk seferi’nden dönmüş, hacc’a gitmeye niyetlenmiş ama o sene müşriklerin de hacc’a(Arafat’a çıkmama, Kâbe’yi çıplak tavaf vetme vb örflerine görekatılacağını göz önünde bulundurarak o sene hacc’a gitmekten vazgeçmiş ve insanlara hac menâsikini edâ ettirmek üzere (hac emîri olarak) Hz. Ebû Bekr'i görevlendirerek yola çıkarmış; daha sonra “Bu hükümleri Ben veya Benden biri tebliğ edebilir!” diyerek bu hükümleri hac esnasında insanlara tebliğ etmesi için Hz. Alî'ye görev vermiş!.. Hz. Alî, hac kafilesine yolda yetişince, Hz. Ebû Bekir ona, emîr mi yoksa memûr mu geldiğini sormuş!.. O da “Ben Rasûlullâh’ın Rasûlü’yüm!” diyerek sadece bu âyetleri ve ilgili hükümleri hac sırasında insanlara tebliğ etmekle memur olduğunu söylemiş... 

Hz. Alî, bayramın birinci günü/hacc-ı ekber günü (hem Arafat’ta ve hem de Minâ’da vakfe yapanların toplandığı büyük gün), cemre-i akabe yanında, insanlara hutbe îrâd etmiş; “Ey insanlar muhakkak ki ben size Rasûlullâh’ın Rasûlü’yüm!” diyerek bu âyetleri okumuş ve şu dört hususu tebliğ etmiştir: 

1. Bu yıldan sonra Kâbe'ye (hac için) hiçbir müşrik yaklaşmayacak (zaten Mekke’den müşrikler çıkarılıyor),

2. Uryân (çıplak) kimse Kâbe'yi tavaf etmeyecek,

3. Cennet’e ancak mümin/müslim nefs girer, 

4. Rasûlullâh a.s. ile aralarında ahd (söz, anlaşma) olan (bozulmamış) ahdler, müddetlerine kadar geçerlidir (ahdi bozanlara da 4 ay hürmet/vize mühleti; 4 ay dolunca ya şirkten tövbe ederek müslim olup salât’ı ikâme eder ve zekâtı verirler, ya da görüldükleri yerde öldürülürler)!.. 

 

1-) Beraetün minAllâhi ve RasûliHİ ilelleziyne ahedtüm minel müşrikiyn;

Ültimatomdur bu Allâh ve Rasûlünden, anlaşma yaptığınız müşriklere!

2-) Fesiyhu fiyl Ardı erbaate eşhürin va’lemu enneküm ğayru mu’cizillâhi ve ennAllâhe muhzil kafiriyn;

Yeryüzünde dört ay daha gezip dolaşın... İyi bilin ki, Allâh’ı âciz bırakamazsınız... Allâh (sonunda) hakikat bilgisini inkâr edenleri rezil rüsva eder.

3-) Ve ezânün minAllâhi ve RasûliHİ ilenNasi yevmel HaccilEkberi ennAllâhe beriyün minel müşrikiyne ve RasûluHU, fein tübtüm fehuve hayrun leküm* ve in tevelleytüm fa’lemu enneküm ğayru mu’cizillâh* ve beşşirilleziyne keferu Bi azâbin eliym;

Haccı Ekber Günü, Allâh ve Rasûlünden insanlara bir ezandır (çağrı) ki, Allâh da, O’nun Rasûlü de müşriklerden berîdir! Eğer tövbe ederseniz, sizin için daha hayırlıdır... Şayet yüz çevirirseniz, iyi bilin ki Allâh’ı âciz bırakacak değilsiniz... O hakikat bilgisini inkâr edenleri, bunun sonucu acı bir azap ile müjdele.

4-) İllelleziyne ‘ahedtüm minel müşrikiyne sümme lem yenkusuküm şey’en ve lem yüzahiru aleyküm ehaden feetimmu ileyhim ahdehüm ila müddetihim* innAllâhe yuhıbbul müttekıyn;

Anlaşma yaptığınız müşriklerden, (anlaşma şartlarınızda) size karşı bir eksik uygulama yapmamış, sizin aleyhinize hiç kimseye yardım etmemiş olanlar hariç... Anlaşmaların süresi kadarıyla sözünüzü yerine getirin. Muhakkak ki Allâh korunanları sever.

5-) Fe izenselehal eşhürulhurumu faktülül müşrikiyne haysü vecedtümuhüm ve huzûhüm vahsuruhüm vak’udu lehüm külle mersad* fein tabu ve ekamus Salâte ve atevüz Zekâte fehallu sebiylehüm* innAllâhe Ğafûrun Rahıym;

Haram aylar bitince, (anlaşmayı bozup size saldıran) müşrikleri nerede bulursanız öldürün; onları yakalayıp esir alın; onların yollarını gözetleyip, geçitleri kontrol altına alın! Eğer tövbe eder, salâtı ikame eder ve zekâtı verirlerse o takdirde yollarını açın... Muhakkak ki Allâh Ğafûr’dur, Rahıym’dir.

6-) Ve in ehadün minel müşrikiynestecarake feecirhu hatta yesme’a kelamAllâhi sümme eblığhu me’meneh* zâlike Bi ennehüm kavmün lâ ya’lemun;

Eğer müşriklerden biri senden pes edip, koruman altına girmek isterse, onu koruman altına al ki (sana yakınlaşarak) Allâh kelâmını işitsin; sonra onu güvende olacağı yere ulaştır... Böyle (yapmalısın), çünkü onlar (Hakikati) bilmeyen bir toplumdur.

7-) Keyfe yekûnü lilmüşrikiyne ‘ahdün indAllâhi ve ‘ınde RasûliHİ illelleziyne ‘ahedtüm ‘ındel MescidilHaram* fe mestekamu leküm festekıymu lehüm* innAllâhe yuhıbbul müttekıyn;

Müşriklerin, Allâh ve Rasûlünün indînde bir anlaşmaları nasıl olabilir? Mescid-i Haram indînde sözleştikleriniz müstesna... Onlar size sözlerine bağlı olarak davrandıkça, siz de onlara dosdoğru davranın... Muhakkak ki Allâh, hükmüne boyun eğerek azabından korunanları sever.

8-) Keyfe ve in yazheru aleyküm lâ yerkubu fiyküm illen ve lâ zimmeten, yurduneküm Bi efvahihim ve te’ba kulubühüm* ve ekseruhüm fasikun;

(Onlarla antlaşma mı) nasıl? Eğer, size üstünlük sağlasalardı sizin hakkınızda ne yemin gözetirlerdi ne de zimmet (sözleşme sorumluluğu)! Lafla sizi razı ederler, ama kalpleri kaçınır! Onların çoğunluğu bozuk inançlıdır!

9-) İşterav Biâyâtillâhi semenen kaliylen fesaddu an sebiyliHİ, innehüm sae ma kânu ya’melun;

(Onlar) Allâh işaretlerini az bir değer (dünyalık zevkler) karşılığında sattılar da O’nun yolundan engellediler. Yapmakta oldukları gerçekten ne kötüdür!

10-) Lâ yerkubune fiy mu’minin illen ve lâ zimmeten, ve ülaike hümül mu’tedun;

Yemin veya koruma sorumluluğu bir iman edene dönük ise, onu uygulamazlar! İşte onlar haddi aşanların ta kendileridir!

11-) Fein tabu ve ekamus Salâte ve atevüz Zekâte fe ıhvanüküm fiyd diyn* ve nufassılül’ âyâti likavmin ya’lemun;

Eğer tövbe eder, salâtı ikame eder ve zekâtı verirlerse, artık Din’de kardeşlerinizdir... Bilen bir kavim için işaretleri detaylandırıyoruz.

12-) Ve in nekesû eymanehüm min ba’di ahdihim ve taanu fiy diyniküm fekatilu eimmetelküfri, innehüm lâ eymane lehüm leallehüm yentehun;

Eğer sözlerinden sonra yeminlerini bozarlar ve Dininizi karalarlar ise, o takdirde küfrün önderlerini öldürün... Çünkü onların yeminleri yoktur... Umulur ki onlar vazgeçerler.

13-) Ela tukatilune kavmen nekesû eymanehüm ve hemmu Bi ıhracir Rasûli ve hüm bedeuküm evvele merratin, etahşevnehüm* fAllâhu ehakku en tahşevhü in küntüm mu’miniyn;

Yeminlerini bozmuş, Er Rasûl’ü (Rasûlullâh’ı) yurdundan dışlamış ve üstelik sizinle ilk kez savaşa başlamış bir topluluğa karşı savaşmayacak mısınız? Onlardan çekiniyor musunuz? Haşyet duymanızı hak eden Allâh’tır, eğer iman edenler iseniz.

14-) Katiluhüm yüazzibhumullâhu Bi eydiyküm ve yuhzihim ve yansurküm aleyhim ve yeşfi sudûre kavmin mu’miniyn;

Savaşın onlarla (ki), Allâh elleriniz olarak onları azaplandırsın, rezil etsin onları; onlara karşı size zafer kazandırsın; (böylece)iman edenler topluluğunun içine şifa versin.

15-) Ve yüzhib ğayza kulubihim* ve yetubullahu alâ men yeşa’* vAllâhu Aliymun Hakiym;

Kalplerindeki kin ve öfkeyi gidersin... Allâh dilediğinin tövbesini kabul eder... Allâh Aliym’dir, Hakiym’dir.

16-) Em hasibtüm en tütrakû ve lemma ya’lemillâhulleziyne cahedu minküm ve lem yettehızu min dûnillâhi ve lâ RasûliHİ ve lel mu’miniyne veliyceten, vAllâhu Habiyrun Bi ma ta’melun;

Yoksa siz, Allâh sizden mücahede edenleri, Allâh’tan ve Rasûlünden ve iman edenlerden başkasını velî (sırdaş, dost) edinmeyenleri ortaya çıkarmadan bırakılacağınızı mı sandınız? Allâh yapmakta olduğunuz şeylere Habiyr’dir (nefsinizdeki Habiyr ismi mânâsı ile).

17-) Ma kâne lil müşrikiyne en ya’muru mesacidAllâhi şahidiyne alâ enfüsihim Bilküfr* ülaike habitat a’malühüm* ve fiynnari hüm halidun;

Nefslerindeki inkârın bizzat şahidi olan müşriklerin, Allâh’a secde mahallerini imar etmeleri mümkün değildir... Onların tüm yaptıkları boşa gitmiştir... Onlar Nâr’da (yakan ateşte - radyasyon) sonsuza dek kalırlar!

18-) İnnema ya’muru mesacidAllâhi men amene Billâhi vel yevmil ahıri ve ekames Salâte ve atezZekâte ve lem yahşe illAllâhe fe’asa ülaike en yekûnu minel muhtediyn;

Allâh’a secde mahallerini ancak Esmâ’sıyla hakikati olan Allâh’a ve gelecekte yaşanacak sürece iman eden, salâtı ikame eden, zekâtı veren ve sadece Allâh’tan haşyet duyan kimse imar eder (Allâh’a secde edilir hâle getirir)... İşte bunların hakikate erenlerden oldukları umulur.

19-) Ece’altüm sikayetelHacci ve ımaretel Mescidil Harâmi kemen amene Billâhi vel yevmil ahıri ve cahede fiy sebiylillâh* lâ yestevune indAllâh* vAllâhu lâ yehdil kavmez zâlimiyn;

(Ey müşrikler) siz, hacıların su ihtiyacını karşılamayı ve Mescid-i Haram’ı imar etmeyi, Esmâ’sıyla hakikati olan Allâh’a ve gelecekte yaşanacak sürece iman eden ve Allâh uğruna mücahede eden gibi mi kabul ettiniz? (Bunlar) Allâh indînde eşit olmazlar! Allâh, zâlimler topluluğuna hidâyet etmez.

20-) Elleziyne amenû ve haceru ve cahedu fiy sebiylillâhi Bi emvalihim ve enfüsihim a’zamü deraceten indAllâh* ve ülaike hümül faizun;

İman eden, hicret eden ve Allâh yolunda mallarıyla canlarıyla mücahede edenler, derece itibarıyla Allâh indînde daha azîmdir... İşte bunlardır kurtuluşa erenlerin ta kendileri!

21-) Yübeşşiruhüm Rabbühüm Bi rahmetin minHU ve rıdvanin ve cennatin lehüm fiyha ne’ıymun mukıym;

Rableri onları “HÛ”dan (zâtlarından) bir rahmet, rıdvan ve içlerinde kendileri için kalıcı nimetler olan cennetler (mertebeler) ile müjdeler.

22-) Halidiyne fiyha ebeda* innAllâhe ‘ındeHU ecrun azıym;

Onlar orada sonsuza dek kalırlar... Allâh ki, çok büyük mükâfat O’nun indîndedir!

23-) Ya eyyühelleziyne amenû lâ tettehızû abaeküm ve ıhvaneküm evliyâe inistehabbül küfre alel iyman* ve men yetevellehüm minküm feülaike hümüz zâlimun;

Ey iman edenler! Eğer hakikati inkârı imana tercih ediyorlarsa, babalarınızı ve kardeşlerinizi dost edinmeyin... Sizden kim onları velî edinir ise, işte onlar zâlimlerin ta kendileridirler.

24-) Kul in kâne abaüküm ve ebnaüküm ve ıhvanüküm ve ezvacüküm ve aşiyretüküm ve emvalü nıktereftümuha ve ticaratün tahşevne kesadeha ve mesakinü terdavneha ehabbe ileyküm minAllâhi ve RasûliHİ ve cihadin fiy sebiyliHİ feterabbesu hatta ye’tiyAllâhu Bi emriHİ, vAllâhu lâ yehdil kavmel fasikıyn;

De ki: “Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, elde ettiğiniz mallar, kesat gitmesinden korktuğunuz ticaret ve hoşlandığınız meskenler; size Allâh’tan, Rasûlünden ve O’nun yolunda cihattan daha sevimli ise, artık Allâh’ın hükmünün açığa çıkmasını bekleyin... Allâh fâsıklar (bilinçleri Hakk’a ve Din’e karşı körelmişler) topluluğuna hidâyet etmez.”

25-) Lekad nesarekümullâhu fiy mevatıne kesiyretin ve yevme Huneynin, iz a’cebetküm kesretüküm felem tuğni anküm şey’en ve dakat aleykümül Ardu Bi ma rehubet sümme velleytüm müdbiriyn;

Andolsun ki, Allâh size birçok savaş yerinde ve Huneyn gününde yardım etti... Hani kalabalık oluşunuz sizi böbürlendirmişti ama hiçbir faydası olmamıştı! (Huneyn gününde) tüm genişliğine rağmen yeryüzü size dar gelmişti! Sonra (da) arkanızı dönüp gitmiştiniz!

26-) Sümme enzelAllâhu sekiyneteHU alâ RasûliHİ ve alel mu’miniyne ve enzele cünuden lem teravha ve azzebelleziyne keferu* ve zâlike cezaul kafiriyn;

Sonra Allâh, Rasûlünün ve iman edenlerin üzerine sakinlik ve O’na güven hissi inzâl etti, sizin görmediğiniz ordularını da (melekler) inzâl etti... (Böylece) hakikat bilgisini inkâr edenleri azaplandırdı... Hakikat bilgisini inkâr edenlerin karşılığı işte budur!

27-) Sümme yetubullahu min ba’di zâlike alâ men yeşa’* vAllâhu Ğafûrun Rahıym;

Sonra Allâh, bunun ardından, dilediğinin tövbesini kabul eder... Allâh Ğafûr’dur, Rahıym’dir.

28-) Ya eyyühelleziyne amenû innemel müşrikûne necesün fela yakrabül Mescidel Harame ba’de amihim hazâ* ve in hıftüm ‘ayleten fesevfe yuğniykümullâhu min fadliHİ in şae, innAllâhe Aliymun Hakiym;

Ey iman edenler! Kesinlikle müşrikler necîstir (pisliktir)! Artık bu senelerinden sonra Mescid-i Haram’a yaklaşmasınlar! Eğer yoksulluğa düşmekten korkuyorsanız, (bilin ki) Allâh dilerse, sizi yakında fazlından zenginleştirir... Muhakkak ki Allâh Aliym’dir, Hakiym’dir.

29-) Katilülleziyne lâ yu’minune Billâhi ve lâ Bil yevmil’ahıri ve lâ yuharrimune ma harremAllâhu ve RasûluHU ve lâ yediynune diynel hakkı minelleziyne utül Kitabe hatta yu’tul cizyete an yedin ve hüm sağırun;

BİLGİ (kitap) verilenlerden, Allâh’a ve gelecekte (ölüm ötesi) yaşayacakları sürece iman etmeyen, Allâh’ın ve Rasûlünün haram kıldığını haram saymayan ve Hak Din anlayışını (Hakikat ve Sünnetullâh Bilgilerini) din edinmeyenlerle, aşağılanmış olarak kendi elleriyle cizye verinceye kadar savaşın.

30-) Ve kaletil yehudü Uzeyrunibnullahi ve kaletin nesarel Mesiyhubnullah* zâlike kavlühüm Bi efvahihim* yudahiune kavlelleziyne keferu min kabl* katelehumullah* enna yü’fekûn;

Yahudiler: “Üzeyr, Allâh’ın oğludur” dediler... Nasara da: “Mesih, Allâh’ın oğludur” dediler... Bunu ağızlarıyla söylüyorlar! Daha önce hakikat bilgisini inkâr edenlerin sözlerini taklit ediyorlar... Allâh onları öldürsün! Nasıl da (Hak’tan) sapıyorlar!

31-) İttehazû ahbarehüm ve ruhbanehüm erbaben min dûnillâhi vel Mesiyhabne Meryem* ve ma ümiru illâ liya’büdu ilâhen vahıda* lâ ilâhe illâ HU* subhaneHU amma yüşrikûn;

Allâh dûnunda ahbarlarını (hahamlarını), ruhbanlarını (rahiplerini) rabler edindiler... Meryemoğlu Mesih’i de! (Oysa onlara) sadece Ulûhiyeti TEK olana kulluklarının farkındalığını yaşamaları emrolunmuştu... Lâ ilâhe; illâ HÛ = tanrı yoktur; sadece “HÛ”! Subhan’dır onların ortak tuttuklarından!

32-) Yüriydune en yutfiu nûrAllâhi Bi efvahihim ve ye’bAllâhu illâ en yütimme nûreHU velev kerihel kafirun;

Allâh nûrunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar... Allâh, nûrunun tamamlanmasından başka bir şeye razı değildir! İsterse hakikat bilgisini inkâr edenlerin hoşuna gitmesin!

33-) HUvelleziy ersele RasûleHU Bil hüda ve diynil hakkı li yuzhirehu aled diyni küllihi velev kerihel müşrikûn;

“HÛ” ki, Rasûlünü hakikatin ta kendisi olarak ve Hak Din (geçerli Sünnetullâh, sistem bilgisi) ile irsâl etti, bütün din anlayışlarının üstüne geçirmek için... İsterse müşriklerin hoşuna gitmesin!

34-) Ya eyyühelleziyne amenû inne kesiyren minel’ahbari ver ruhbani leye’külune emvalenNasi Bil bâtıli ve yesuddune an sebiylillâh* velleziyne yeknizunez zehebe vel fiddate ve lâ yünfikuneha fiy sebiylillâh* febeşşir hüm Bi azâbin eliym;

Ey iman edenler! Muhakkak ki ahbardan (hahamlar) ve ruhbandan birçoğu, insanların mallarını bâtıl olarak yerler ve onları Allâh yolundan alıkoyarlar... Altın ve gümüşü depolayıp gizleyen ve onları Allâh yolunda infak etmeyenlere gelince, onları acı bir azap ile müjdele!

35-) Yevme yuhma aleyha fiy nari cehenneme fetükva Bi ha cibahühüm ve cünubühüm ve zuhurühüm* hazâ ma keneztüm lienfüsiküm fezûku ma küntüm teknizun;

Cehennem Nârı’nda, altın - gümüşün üzeri kızdırılıp, bunlarla, onların alınları, yanları ve sırtları dağlanacağı (çepeçevre azap görecekleri) süreçte (denilecek ki): “İşte bu nefsleriniz için toplayıp sakladıklarınız; artık tadın hazine edindiğinizi (sonuçlarını)!”

36-) İnne ‘ıddeşşühuri indAllâhisna aşere şehren fiy Kitabillâhi yevme halekas Semavati vel’Arda minha erbaatün hurum* zâliked diynül kayyimü fela tazlimu fiyhinne enfüseküm ve katilül müşrikiyne kâffeten kema yükatiluneküm kâffeten, va’lemu ennAllâhe me’al müttekıyn;

Muhakkak ki Allâh indînde, semâları ve arzı halkettiği süreçte Allâh ilminde, ayların adedi on ikidir... Onlardan dördü haramdır (aylar)(Muharrem, Receb, Zilkaide, Zilhicce)... İşte Din-i Kayyim (geçerli, payidar sistem) budur... Onlar (haram aylar) içinde nefslerinize zulmetmeyin... Müşriklerle savaşın, onların hep birlikte sizinle savaştıkları gibi... İyi bilin ki Allâh korunanlarla beraberdir (mâiyet hakikatine işaret).

37-) İnnemen Nesiy’ü ziyadetün fiyl küfri yudallu Bihilleziyne keferu yuhıllunehu âmen ve yuharrimunehu âmen liyüvatıu ıddete ma harramAllâhu feyuhıllu ma harramAllâh* züyyine lehüm sûu a’malihim* vAllâhu lâ yehdil kavmel kafiriyn;

Haram ayları ertelemek ancak küfürde bir arttırmadır! Hakikat bilgisini inkâr edenler, onunla saptırılır... Onu bir yıl helal sayarlar, bir yıl da haram yaparlar ki; Allâh’ın haram kıldığının (yalnızca) sayısına uysunlar da (arkasındaki esas önemli olayı örtüp böylece) Allâh’ın haram kıldığını helal kılsınlar! (Oysa haramiyet, ayların özelliğinden değil Allâh hükmündendir)... Kötü uygulamaları onlara süslü gösterildi... Allâh, hakikat bilgisini inkâr edenler topluluğuna hidâyet etmez.

179 / 188

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!