Mâide Sûresi: 41-71

AÇIKLAMA:

 

Mâide Sûresi: 41-71 âyet grubu’nun, Medine’de Hz. Rasûlullâh (a.s)’ın tebliğinin muhatabı ehl-i kitap, bilhassa yahudi kabileleri ve âlimleri (zinanın recm cezası, kısas vb dinî hükümler) ile münafıkların nifakları ve bu şartlarda fitne ile denenen sahabe topluluğu hakkında nâzil olduğu rivayet ediliyor!..

 

41-) Ya eyyüher Rasûlü lâ yahzünkelleziyne yüsari’une fiyl küfri minelleziyne kalu amenna Bi efvahihim ve lem tü’min kulubühüm* ve minelleziyne hadu semma’une lil kezibi semma’une li kavmin ahariyne lem ye’tuk* yuharrifunel kelime min ba’di mevadı’ıh* yekulune in utiytüm hazâ fehuzûhu ve in lem tü’tevhu fahzeru* ve men yüridillâhu fitnetehu felen temlike lehu minAllâhi şey’a* ülaikelleziyne lem yüriydillâhu en yutahhire kulubehüm* lehüm fiyd dünya hızyün ve lehüm fiyl ahireti azâbün azıym;

Ey Rasûl! Kalpleriyle (şuurlu olarak - anlamını hissedip yaşayarak) iman etmedikleri hâlde, ağızlarıyla “İman ettik” diyenlerden küfürde koşuşanlar, seni mahzun etmesin... Yahudi olanlardan öylesi var ki, yalan uydurmak için veya sana gelmemiş bir topluluk adına (aracı olarak) dinleyendir... Yerli yerince söylenen Kelimeleri tahrif ederek, “Size şu verilirse alın, eğer o verilmez (Allâh hükmü ile hükmedilir) ise sakın yanaşmayın” derler... Allâh bir kimsenin dalâletini dilerse, artık onun için sen Allâh’tan bir şey bekleyemezsin... İşte onlar, Allâh’ın kalplerini arındırmayı dilemediği kimselerdir... Dünyada onlar için rezillik vardır... Sonsuz gelecek sürecinde de onlar için çok büyük azap vardır.

42-) Semma’une lil kezibi ekkâlune lissuht* fein cauke fahküm beynehüm ev a’rıd anhüm* ve in tu’rıd anhüm felen yedurruke şey’a* ve in hakemte fahküm beynehüm Bil kıst* innAllâhe yuhıbbul muksitıyn;

(Onlar) sürekli yalan dinleyenler, çokça haram yiyenlerdir... Eğer sana gelirlerse aralarında hükmet yahut onlardan yüz çevir... Eğer onlardan yüz çevirir isen, sana hiçbir şekilde zarar veremezler... Şayet hükmedersen onların arasında adaletle hükmet... Muhakkak ki Allâh muksitleri (âdil olup her şeyin hakkını verenleri) sever.

43-) Ve keyfe yuhakkimuneke ve ‘ındehümüt Tevratu fiyha hukmullahi sümme yetevellevne min ba’di zâlik* ve ma ülaike Bil mu’miniyn;

İçinde Allâh hükmü bulunan Tevrat yanlarında iken, neden seni hakem yaparlar; üstelik senin verdiğin hükümden sonra da yüz çevirip giderler! Böyleleri iman eden değildir!

44-) İnna enzelnet Tevrate fiyha hüden ve nûr* yahkümü Bihen Nebiyyunelleziyne eslemu lilleziyne hadu ver Rabbaniyyune vel ahbaru Bimestuhfizu min Kitabillâhi ve kânu aleyhi şüheda’* fela tahşevünNase vahşevni ve lâ teşteru Bi âyâtiy semenen kaliyla* ve men lem yahküm Bi ma enzelAllâhu feülaike hümül kafirun;

Gerçek ki, içinde nûr ve hakikat bilgisi olan Tevrat’ı biz inzâl ettik... Teslim olmuş Nebiler, onunla Yahudilere hükmederdi; Rabbanîler (Tevrat’a göre Yahudilerin terbiyesiyle ilgilenenler) ve Ahbar (ilim ve hikmet sahipleri) da onun üzerine şahitler olarak hakikat bilgisini korumakla görevliydiler... O hâlde insanlardan korkmayın, Ben’den korkun! Benim bildirdiğim gerçekleri az bir menfaate satmayın! Kim Allâh’ın inzâl ettiği (hüküm) ile hükmetmezse, işte onlar hakikati inkâr edenlerin ta kendisidir!

45-) Ve ketebna aleyhim fiyha ennen nefse Bin’nefsi vel ayne Bil’ayni vel enfe Bil’enfi vel’üzüne Bil’üzüni vessinne Bissinni velcüruha kısas* femen tesaddeka Bihi fe huve keffaretün leh* ve men lem yahküm Bima enzelAllâhu feülaike hümüz zalimun;

Onda (Tevrat’ta), onlara şöyle hükmettik: “Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak ve dişe diş! Yaralarda da eş değer karşılık...” Fakat kim onu (kısas hakkını) bağışlarsa, o onun için geçmiş suçlarına örtü olur!.. Kim Allâh’ın inzâl ettiği (hüküm) ile hükmetmezse, işte onlar zâlimlerin ta kendileridir.

46-) Ve kaffeyna alâ asarihim Bi ‘Iysebni Meryeme musaddikan lima beyne yedeyhi minetTevrati ve ateynahul İnciyle fiyhi hüden ve nûrun, ve musaddikan lima beyne yedeyhi minet Tevrati ve hüden ve mev’ızaten lil müttekıyn;

Daha onların (teslim olmuş Nebilerin) izleri üzere, Tevrat’tan, ellerindekini (gerçek olanını) tasdik edici olarak Meryemoğlu İsa’yı gönderdik. Ona, içinde Hüda (hakikat ilmi) ve Nûr bulunan; Tevrat’tan Ona ulaşmış olanı da tasdik eden, korunanlar için bir hidâyet kılavuzu mahiyetindeki İncil’i, öğüt olması için verdik.

47-) Vel yahküm ehlül İnciyli Bi ma enzelAllâhu fiyh* ve men lem yahküm Bi ma enzelAllâhu feülaike hümülfasikun;

İncil’e uyanlar, Allâh’ın inzâl ettiği İncil’deki hükümlerle hükmetsin... Kim Allâh’ın inzâl ettiği ile (hükümlerle) hükmetmez ise, işte onlar fâsıkların ta kendileridir!

48-) Ve enzelna ileykel Kitabe Bil Hakkı musaddikan lima beyne yedeyhi minel Kitabi ve Müheyminen aleyhi fahküm beynehüm Bima enzelAllâhu ve lâ tettebı’ ehvaehüm amma caeke minel Hakk* li küllin cealna minküm şir’aten ve minhaca* ve lev şaAllâhu lecealeküm ümmeten vahideten ve lâkin liyeblüveküm fiyma ataküm festebikul hayrat* ilAllâhi merci’uküm cemiy’an feyünebbiüküm Bi ma küntüm fiyhi tahtelifun;

Sana da, kendinden önce inzâl olmuş hakikat bilgilerini tasdik eden ve onlar üzerine koruyucu, şahit, hâkim olan, Hakk’ı ihtiva eden hakikat (Sünnetullâh bilgisini) inzâl ettik... O hâlde onların aralarında Allâh’ın inzâl ettiği ile hükmet... Hak’tan sana geleni bırakıp, onların boş heves ve arzularına tâbi olma... Sizden her biriniz için bir şir’at (yaşam ortam ve şartlarına göre kurallar) ve bir minhac (zamanla değişmesi mümkün olmayan realiteler üzerine kurulmuş sistem) oluşturduk... Eğer Allâh dileseydi, elbette sizi bir tek toplum yapardı! Fakat size verdiği ile sizi denemek istedi (tâ ki ne olduğunuz sizce bilinsin)... O hâlde hayır yapmada yarışın! Hep birlikte dönüşünüz Allâh’adır... Hakkında ayrılığa düşüp tartıştığınız şeyleri size haber verecektir.

49-) Ve enıhküm beynehüm Bi ma enzelAllâhu ve lâ tettebı’ ehvaehüm vahzerhüm en yeftinuke an ba’dı ma enzelAllâhu ileyk* fein tevellev fa’lem ennema yüriydullahu en yusıybehüm Bi ba’dı zünubihim* ve inne kesiyren minen Nasi lefasikun;

(Sana şu hükmü verdik): Onların aralarında Allâh’ın sana inzâl ettiği hüküm ile hükmet... Onların (nefsaniyetten kaynaklanan)gerçeğe dayanmayan isteklerine tâbi olma... Allâh’ın sana inzâl ettiğinin bazısından seni fitneye düşürmelerinden sakın! Eğer yüz çevirirlerse iyi bil ki, bazı suçlarından dolayı, Allâh onlara bir musîbet vermek istiyor... Muhakkak ki, insanların çoğu gerçekten bozuk inanca sahiptirler.

50-) Efe hukmel cahiliyyeti yebğun* ve men ahsenü minAllâhi hükmen likavmin yukınun;

(Yoksa) Cahiliye hükmünü mü istiyorlar? Hakikata yakîni olan topluluk için, Allâh’tan daha güzel hüküm veren kimdir?

51-) Ya eyyühelleziyne amenû lâ tettehızül yehude ven nesara evliyâ’* ba’duhüm evliyaü ba’d* ve men yetevellehüm minküm feinnehu minhüm* innAllâhe lâ yehdil kavmez zalimiyn;

Ey iman edenler... Yahudileri ve Hristiyanları hâmi - dostlar edinmeyin... Onlar birbirlerinin dostu - hâmisidirler... Sizden kim onları hâmi - dost edinirse, muhakkak ki o da, onlardandır... Muhakkak ki Allâh zâlimler topluluğuna hidâyet etmez (nefsine zulmedenlere hakikati yaşatmaz)!

52-) Feteralleziyne fiy kulubihim meredun yüsari’une fiyhim yekulune nahşa en tusıybena daireh* fe’asAllâhu en ye’tiye Bil’fethı ev emrin min ındiHİ feyusbihu alâ ma eserru fiy enfüsihim nadimiyn;

Sağlıklı düşünemeyenlerin (münafıkların), “Olayların akışının bizim aleyhimize dönmesinden korkuyoruz” diyerek, onların (Yahudi ve Nasaranın) arasına süratle daldıklarını görürsün... Umulur ki Allâh, açıklık veya (HÛ) indînden bir hüküm getirir de, (onlar)içlerinde sakladıklarından (nifaktan) pişmanlık duyarlar.

53-) Ve yekulüllezine amenû ehâülailleziyne aksemu Billâhi cehde eymanihim innehüm leme’aküm* habitat a’malühüm feasbehu hasiriyn;

İman edenler derler ki: “Sizinle beraber olduklarına, bütün güçleriyle Allâh adına yemin edenler bunlar mı?” Yaptıkları boşa gitmiştir; hüsrana uğrayanlar olmuşlardır.

54-) Ya eyyühelleziyne amenû men yertedde minküm an diynihı fesevfe ye’tillâhu Bi kavmin yuhıbbuhüm ve yuhıbbuneHU ezilletin alel mu’miniyne e’ızzetin alel kafiriyn* yücahidune fiy sebiylillâhi ve lâ yehafune levmete lâim* zâlike fadlullahi yü’tıyhi men yeşa’* vAllâhu Vasi’un ‘Aliym;

Ey iman edenler... Sizden kim dininden dönerse (bilsin ki) Allâh (onun yerine) öyle bir topluluk getirir ki, (O) onları sever, (onlar da)O’nu severler... İman edenlere karşı alçak gönüllü, hakikati inkâr edenlere karşı onurludurlar. (Onlar) hiçbir kınayanın kınamasından korkmaksızın, Allâh uğruna mücahede ederler... Bu Allâh’ın fazlıdır ki, onu dilediğine verir... Allâh Vasi’dir, Aliym’dir.

55-) İnnema Veliyyükümullâhu ve RasûluHU velleziyne amenülleziyne yukıymunes Salate ve yü’tunez Zekate ve hüm raki’un;

Sizin Veliyy’niz sadece Allâh’tır, “HÛ”nun Rasûlüdür ve (şu) iman edenlerdir ki, onlar salâtı ikame ederler ve rükû hâlinde zekâtı verirler.

56-) Ve men yetevelellahe ve RasûleHU velleziyne amenû feinne hızbAllâhi hümül ğalibun;

Kim Allâh’ı, “HÛ”nun Rasûlünü ve iman edenleri velî edinir ise, (bilsin ki) muhakkak Allâh taraftarları, galip gelecek olanların ta kendileridir!

57-) Ya eyyühelleziyne amenû lâ tettehızülleziynettehazû diyneküm hüzüven ve le’ıben minelleziyne utül Kitabe min kabliküm vel küffare evliyâ’* vettekullahe in küntüm mu’miniyn;

Ey iman edenler... Sizden önce kendilerine hakikat bilgisi verilenlerin, dininizi alay, eğlence konusu edinenlerini ve hakikati inkâr edenleri velîler edinmeyin! Eğer iman ehliyseniz Allâh’tan korunun!

58-) Ve izâ nadeytüm iles Salatittehazûha hüzüven ve le’ıben zâlike Bi ennehüm kavmün lâ ya’kılun;

Salât için ezan okuduğunuzda, ezanı alay ve eğlence edindiler... Bu, onların aklını kullanamayan bir güruh olmalarından ötürüdür.

59-) Kul ya ehlel Kitabi hel tenkımune minna illâ en amenna Billâhi ve ma ünzile ileyna ve ma ünzile min kablü, ve enne eksereküm fasikun;

De ki: “Ey hakikat bilgisi verilmiş olanlar, yalnızca hakikatimiz olan Allâh’a, bize inzâl olunana ve daha önce inzâl olunana iman ettiğimiz için mi bizden hoşlanmıyorsunuz? Sizin ekseriyetiniz, yoldan çıkmışlardır!”

60-) Kul hel ünebbiüküm Bi şerrin min zâlike mesübeten indAllâh* men leanehullahu ve ğadıbe aleyhi ve ceale minhümül kıradete vel hanaziyre ve abedet tağut* ülaike şerrun mekanen ve edallü an sevais sebiyl;

De ki: “Allâh indînde, yapageldiklerinin karşılığı ne kadar kötüdür, bu konuda size haber vereyim mi? Allâh’ın lânetlediği ve gazap ettiğidir o kimse! (Allâh) onları maymunlar (düşünmeden taklitle yaşayanlar), domuzlar (şehevî zevkleri için yaşayanlar) ve tağuta (şeytana - vehmine - dürtülerine) tâbi olarak yaşayanlar hâline dönüştürmüştür! İşte bunlardır mekânı en kötü olanlar ve yolun ortasından sapanlar!

61-) Ve izâ cauküm kalu amenna ve kad dehalu Bil küfri ve hüm kad harecu Bih* vAllâhu a’lemü Bi ma kânu yektümun;

Size geldiklerinde “İman ettik” dediler... Gerçekte ise (yanınıza) inkârla girip, yine onunla çıkmışlardır... Allâh gizlemekte olduklarını, yaptıklarını yaratan olarak daha iyi bilir.

62-) Ve tera kesiyren minhüm yüsari’une fiyl’ismi vel udvani ve eklihimüssuht* le bi’se ma kânu ya’melun;

Onlardan çoğunun Allâh’a karşı suça meyilli; düşmanlıkta ve haram yemekte süratli gittiklerini görürsün... Yapmakta oldukları ne kadar da kötüdür!

63-) Levla yenhahümur rabbaniyyune vel ahbaru an kavlihimül’ isme ve eklihimüs suht* le bi’se ma kânu yasne’un;

Rabbanîler ve Ahbar (Mâide:44’te açıklandı) onları Allâh’a karşı suç olanları söylemekten ve haram yemekten engelleseler ya... Onların yapıp üretmekte oldukları ne kötüdür!

64-) Ve kaletil yahudü yedullahi mağluletün, ğullet eydiyhim ve lu’ınu Bi ma kalu* bel yedahu mebsutatani yünfiku keyfe yeşa’* ve leyeziydenne kesiyren minhüm ma ünzile ileyke min Rabbike tuğyanen ve küfra* ve elkayna beynehümül ‘adavete velbağdae ila yevmil kıyameti, küllema evkadu naren lil harbi atfeehAllâhu ve yes’avne fiyl Ardı fesaden, vAllâhu lâ yuhıbbul müfsidiyn;

Yahudiler, “Allâh’ın eli bağlıdır” dediler... Söyledikleri kendilerinde açığa çıktı, kendi elleri bağlandı ve lânetlendiler! Bilakis, Allâh’ın iki eli de açıktır; dilediğince bağışlamaya devam ediyor! Andolsun ki, Rabbinden sana inzâl olunan, onlardan çoğunun inkâr ve tuğyanını (isyan ile haddini aşmayı) arttırır! Onların arasına kıyamet sürecine kadar düşmanlık ve nefret duygusu yerleştirdik! Her ne zaman savaş için bir ateş yaksalar, Allâh onu söndürdü... (Gene de) yeryüzünde bozgunculuğa koşarlar... Allâh inançları saptırma peşinde koşanları sevmez.

65-) Ve lev enne ehlel Kitabi amenû vettekav lekefferna anhüm seyyiatihim ve leedhalnahüm cennatin naıym;

Eğer, önceden kendilerine hakikat bilgisi gelmiş olup (bunu değerlendiremeyenler), iman edip, (şirkten) korunsaydı, elbette onların kötülüklerini siler ve onları Naîm cennetlerine koyardık.

66-) Ve lev ennehüm ekamüt Tevrate vel İnciyle ve ma ünzile ileyhim min Rabbihim leekelu min fevkıhim ve min tahti erculihim* minhüm ümmetün muktesıdeh* ve kesiyrun minhüm sae ma ya’melun;

Şayet onlar Tevrat’ı, İncil’i ve Rablerinden onlara inzâl olunanı değerlendirip gereğini uygulasalardı, elbette fevklerinden ve ayaklarının altından gelen (manevî ve maddi âlemlerden alacakları) nimetlerle yaşarlardı! Onlardan ümmet-i mukteside (hepsinin hakkını veren) var; ama çoğu ne kötü işler yapıyor!

67-) Ya eyyüherRasûlü bellığ ma ünzile ileyke min Rabbik* ve in lem tef’al fema bellağte risaleteHU, vAllâhu ya’sımüke minenNas* innAllâhe lâ yehdil kavmel kafiriyn;

Ey (şerefli) Rasûl... Rabbinden sana inzâl olunanı tebliğ et! Eğer yapmazsan, “HÛ”nun risâletini edâ etmemiş olursun! Allâh seni insanlardan korur... Muhakkak ki Allâh, hakikati inkâr edenler topluluğuna hidâyet etmez!

68-) Kul ya ehlel Kitabi lestüm alâ şey’in hatta tukıymut Tevrate vel İnciyle ve ma ünzile ileyküm min Rabbiküm* ve le yeziydenne kesiyren minhüm ma ünzile ileyke min Rabbike tuğyanen ve küfra* fela te’se alel kavmil kafiriyn;

De ki: “Ey önceden kendilerine hakikat bilgisi gelmiş olanlar! Tevrat’ı, İncil’i ve Rabbinizden size inzâl olunanı ikame etmedikçe (bilfiil yaşamadıkça), bir şey üzere değilsiniz!” Andolsun ki, Rabbinden sana inzâl olunan, onlardan çoğunun inkârını ve taşkınlığını arttırır... O hâlde inkârcılar topluluğuna üzülme!

69-) İnnelleziyne amenû velleziyne hadu vassabiune vennesara men amene Billâhi vel yevmil ahıri ve amile salihan fela havfün aleyhim ve lâ hüm yahzenun;

Muhakkak ki iman edenler, Yahudiler, Sabiiler ve Nasara’dan kim (âlemlerin ve kendisinin Rabbi olan) Allâh’a ve gelecekte yaşanacak sürece iman eder ve imanının gereğini yaparsa, onlara korku yoktur ve onlar mahzun da olmazlar!

70-) Lekad ehazna miysâka beni israiyle ve erselna ileyhim rusula* küllema caehüm Rasûlün Bi ma lâ tehva enfüsühüm feriykan kezzebu ve feriykan yaktulun;

Andolsun biz, İsrailoğullarının sözünü aldık ve onlara Rasûller irsâl ettik! Onlara ne zaman benliklerinin hoşlanmayacağı bir şey ile bir Rasûl gelse, kimini yalanladılar ve kimini de öldürdüler!

71-) Ve hasibu ella tekûne fitnetün fe’amu ve sammu sümme tabellahu aleyhim sümme ‘amu ve sammu kesiyrun minhüm* vAllâhu Basıyrun Bima ya’melun;

Bir zararı olmayacak zannettiler de (hakikate) kör oldular, (hakikatin seslenişine) sağır kesildiler! Sonra Allâh onların tövbelerini kabul etti... Sonra onlardan çoğu (yine) kör (hakikati değerlendirememek) ve sağır (anlatılanı algılayamamak) kesildiler! Allâh onların yapmakta olduklarına (yaptıklarının yaratanı olarak) Basıyr’dir.

127 / 188

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!