‘Abese Sûresi: 1-42

AÇIKLAMA:

 

Abese Sûresi, kaynak tertiplerde Necm Sûresi’nden sonraya yerleştirilmiştir; ki, açık tebliğin, tüm dirençlerine rağmen Kureyş müşrikleri ile konuşma-tartışmanın sürdüğü bir dönemdir!..

Nüzûl sebebi olarak gösterilen, ilk âyetlerinde konu edilen, Abdullâh İbni Ümmi Mektûm (Hz. Hadîce vâlidemiz’in dayı oğlu) ile ilgili meşhûr rivayet şöyledir:

Hz. Rasûlullâh (s.a.v.), Kureyş’in ileri gelenleri ile, onların müslim olmalarını umarak İslâm’a davet edip konuşuyorlarken, Abdullâh İbni Ümmi Mektûm, böyle bir konuşmanın üzerine geldi... Âmâ olduğu için de Hz. Rasûlullâh’ın başkaları ile meşgûl olduğunu bilmiyordu... 

Birkaç defa: “Ya RasûlAllâh!.. Allah’ın sana öğrettiğinden bana da öğret= allimniy mimma allemekAllâh” deyip isteğini tekrarladı... 

Sözünü kestiği ve muhatabı olan Kureyş ileri gelenlerinin taassubları ve yüzlerini ekşitmeleri dolayısıyla Hz. Rasûlullâh’ın yüzünde bir hoşnutsuzluk belirdi ve konuştuğu kimselere yönünü dönerek konuşmaya devam etti!.. 

Bunun üzerine bu sûre’nin ilk âyetleri nâzil oldu... 

Hz. Rasûlullâh’ın yüz hâlini ve yönünün ne tarafa dönük olduğunu, âmâ olduğu için görmesi söz konusu olmayan bu zât’a Hz. Rasûlullâh a.s. her fırsatta ikram eder ve şöyle derdi: 

Merhaba, kendisi hakkında RABBİMİN itâb ettiği kimse!.. Bir ihtiyacın var mı?

Hatta, Veda Haccı’na giderken ve bazı gazveler için sefere çıkarken Hz. Rasûlullâh (s.a.v.)’in, Medine-i Münevvere’de, Abdullâh İbni Ümmi Mektum’u kendi yerine (toplam 13 defa olduğu söylenir) vekîl bıraktığı (ki, geride kalan tüm sahabeye imam olarak salât kıldırdığı) da rivayet edilir ki bu da ayrı bir şeref ve bir iltifattır!..

Rabbanî marifet ve ilâhî ahlâkın gereği olan Nebevî kemâli, zaten değerlendirmekten aciziz!..

 

“B”İsmillâhir Rahmânir Rahıym

1-) ‘Abese ve tevella;

Asıldı yüzü ve çevirdi yüzünü!

2-) En câehül’a’mâ;

O âmâ geldi diye.

3-) Ve ma yüdriyke le’allehu yezzekkâ;

Ne bilirsin, belki o arınacak!

4-) Ev yezzekkeru fetenfe’ahüzzikra;

Yahut hatırlatılanı düşünecek de böylece o zikra (hatırlatma) kendisine fayda verecek!

5-) Emma menistağnâ;

Kendini mustağni görene gelince...

6-) Feente lehu tesaddâ;

Sen ona ilgi gösteriyorsun!

7-) Ve ma ‘aleyke ella yezzekkâ;

Onun arınmamasından sana ne!

8-) Ve emma men câeke yes’â;

Ama sana öğrenme hevesiyle gelen o!

9-) Ve hüve yahşâ;

O haşyet duyuyor!

10-) Feente ‘anhu telehha;

Sen onunla ilgilenmiyorsun!

11-) Kellâ inneha tezkiretun;

Hayır, muhakkak ki o hatırlatmadır.

12-) Femen şâe zekereh;

Dileyen Onu hatırlar!

13-) Fiy suhufin mükerremetin;

Çok şerefli kayıtlardadır,

14-) Merfû’atin mutahheretin;

Ulviyete yükseltilmiş ve tümüyle arınmış!

15-) Bieydiy seferetin;

Sefere’nin (yazıcı meleklerin) elleri (kuvveleri) ile.

16-) Kiramin berereh;

Keriym (şerefli, üstün) ve Barr (daima iyilik ve tâat sadır olan Sefere).

17-) Kutilel’İnsanu ma ekfereh;

Ölesi (de hakikati göresi) insan, ne kadar da inkârcıdır!

18-) Min eyyi şey’in halekah;

Hangi şeyden yarattı onu?

19-) Min nutfetin, halekahu fekadderehu;

Bir nutfeden yarattı onu; tabiatını oluşturdu!

20-) Sümmessebiyle yesserah;

Sonra yolunu kolaylaştırdı ona.

21-) Sümme ematehu feakbereh;

Sonra öldürdü de kabre (bedene) yerleştirdi onu.

22-) Sümme izâ şâe enşerah;

Sonra onu dilediğinde kabrinden (bedeninden) bâ’s eder.

23-) Kellâ lemma yakdı ma emerah;

Hayır! Ona emrettiği şeyi henüz yerine getirmedi (Hilâfetinin tam hakkını veremedi).

24-) Felyenzuril’İnsanu ila ta’âmih;

İnsan yediğine bir baksın!

25-) Enna sabebnelmâe sabbâ;

Doğrusu biz o suyu bolca akıtıp döktük.

26-) Sümme şakaknel’Arda şakka;

Sonra arzı bir şakk ile yardık da (böylece),

27-) Feenbetna fiyha habbâ;

Orada ekinler yetiştirdik.

28-) Ve ‘ineben ve kadbâ;

Üzüm, taze yonca,

29-) Ve zeytunen ve nahlâ;

Zeytin, hurma,

30-) Ve hadâika ğulba;

Sık ve iri ağaçlı bahçeler,

31-) Ve fakiheten ve ebba;

Meyve ve çayır,

32-) Meta’an leküm ve lien’amiküm;

Siz ve en’amınız yararlansın diye.

33-) Feizâ câetissâhhatu;

O korkunç sayha duyulduğunda,

34-) Yevme yefirrulmer’u min ahıyh;

O süreçte kişi, kardeşinden kaçar,

35-) Ve ümmihi ve ebiyh;

Anasından, babasından,

36-) Ve sahıbetihi ve beniyh;

Karısından ve oğullarından!

37-) Liküllimriin minhüm yevmeizin şe’nün yuğniyh;

O süreçte onlardan her birinin derdi kendi işidir!

38-) Vucûhun yevmeizin müsfiretün;

O süreçte yüzler (vardır) parıldar!

39-) Dahıketün müstebşiretün;

Gülen, müjdelendiğiyle sevinçli!

40-) Ve vucûhun yevmeizin ‘aleyha ğaberetün;

O süreçte nice yüzler de (vardır) toz kapatmış!

41-) Terhekuha kateretün;

Onu da karalık bürür!

42-) Ülâike hümül keferetül fecerah;

İşte bunlar facir (bâtıla meyleden) hakikat bilgisini inkâr edenlerin ta kendileridirler!

46 / 188

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!