Âyetlerin Nüzûl Sırasına Göre Tertibin Önemi

Kur’ân, bir kitâp olarak değil, âyet/âyet grupları şeklinde (müneccemen) nâzil olmuştur!... Kurân’ın “OKU”nup faydalanılması da bu vahiy usûlü ile daha mümkündür!..

Nitekim şöyle buyuruluyor:

“Hakikat bilgisini inkâr edenler dediler ki: “O’na Kurân’ın (İsrailoğullarına gelen kitaplar gibi) hepsi birden tenzîl edilmeliydi!”... (Oysa) böylece, O’nunla, senin Fuadını (Esmâ mânâ özelliklerini şuura yansıtıcılar - kalp nöronlarının beyindeki açılımlarını) sâbitlemek için (böyle tenzîl ettik) ve (hakikatinde, her birinin kuvvelerini ayrı ayrı bulman için) bölümler hâlindeokuttuk.” (Furkan: 32)

Kurân’ı birbirinin tamamlayıcısı bölümlere ayırdık ki, insanlara, Onu hazmetmelerine imkân tanıyarak, zaman içinde yavaş yavaş okuyasın... Biz Onu kısım kısım indirdik.” (İsrâ’: 106)

Esasında “OKU”nan, âyetler (Allâh işâretleri)dir!.. Âyetler (Allâh özellikleri) “OKU”ndukça, Kur’ân “OKU”nmuş olur!.. Nitekim “Kurân’DAN (size) kolaylaşanı OKUyun” buyuruluyor!..

Nüzûl sırasına göre Kur’ân vahyinin İLK dönemine ait âyetler/âyet grupları OKUndukça, Kurân’ın asıl maksadının ne olduğu daha net anlaşılır!.. Şöyle düşünelim, muhatap yalnızca Hz.Rasûlullâh a.s. olsaydı, Kitâb’ın âyetleri bu kadar mı/bunlar mı olurdu?...

Nüzûl sırasına göre OKUmanın bir faydası da şudur: Sonra nâzil olan âyet veya âyet grupları daha önce nâzil olan âyet veya âyet gruplarını açıklar; böylece Kitâb’ın daha iyi anlaşılmasını sağlar!..

Zâten Hz.Rasûlullâh a.s hayatta iken Kur’ân ve Sûreler, yeni nâzil olacaklara AÇIK idi!..

Ancak şu husus çok iyi anlaşılmalı ki, bu tertibimiz, Kitâbımız Kurân’daki sûre veya âyetlerin YERİNİ değiştirmek değildir (zaten ait olduğu sûrenin adı ve âyet numarası ile veriyoruz)!... 

Âyet veya âyet gruplarının bu sıralanışı, hangi tertibe göre olursa olsun (mushaf tertibi veya sûrelerin nüzûl sırası tertibi), âyetlerin, tevkîfî olduğunu kabul ettiğimiz Kurân’ın sûrelerindeki YERİNİ değiştirme şeklinde değil, YİNE AYNI SÛRE’YE AİT, fakat daha ÖNCE veya daha SONRA nâzil olmuş olarakesbâb-ı nüzûl hadislerini, Kur’ân vahyi sürecindeki vakalarla (siyerle) bütünleştirerekvahiy akışı ile Kurân’ı OKUmayı mümkün kılmak içindir!.. 

Bu nedenle âyet gruplarının bazı edâtlarla (kellâ, fe, vb) başlaması, ait olduğu o sûre içindeki yerinin bir gereğidir; oradan bağımsız düşünerek o edat yorumlanmamalı!..

Hasan Güler

Istanbul, 2020

2 / 188

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!