Kamer Sûresi: 1-55

AÇIKLAMA:

 

Kamer Sûresi, kaynak tertiplerde Sâd Sûresi’nin öncesine yerleştirilmiştir!..

Nüzûl sebebi için meşhûr rivayet:

Hz. Alî, Abdullâh İ. Mes’ûd, Cübeyr b. Mut’im, Abdullâh İ. Ömer, Abdullâh İ. Abbâs (Allâh onlardan razı olsun) gibi âlim sahabeler müşriklerin mucize talepleri üzerine Hz. Rasûlullâh as’ın bir işaretiyle/ya da bir ahdi (sözü) üzere Ay’ın ikiye bölündüğünü ve yanında bulunanların da bunu seyrettiğini haber verirler... Hatta Ay’ın yarılması üzerine Hz. Rasûlullâh (a.s)’ın “Allahümmeşhed= Allahım şahid ol!” dediğini ve çevresindeki insanlara da “İşhedû= şâhid olun!” dediği rivayet edilir!..

VenşakkalKamerVe Ay yarıldı” demek, -Arap LisanıncaVadahel’Emru ve zahareiş (dîn/nübüvvet işi) vuzûha erdi, açıklık kazandı, hakikat zahir oldu; artık başka bir dönem başladı” demektir!.. 

Bu, “Hâtem’ünNebiyyîn”nin işareti ve teyididir!..

Rivayet olunuyor ki, bunun üzerine Mekke'li müşrikler, “Ebû Tâlib'in yetîmindeki sihir, semâya da tesîr etti!” diyerek küfür ve inatlarını sürdür­müşler!..

44-45.âyetlerinin inzâlini, Medine dönemi’ne, Bedir günü’ne götürenler de vardır ki, bu mümkün değildir!..

Nitekim ibâre olarak fiil cümlesi olan 45.âyetin başındaki “Siyn” harfi (harf-ı tasviyf) var ki bu, hâl değil, istikbâl bildirir!.. Yani Hz. Rasûlullâh’a şiddetle muhalefet eden Kureyş’in, gelecekte (Bedir’de) bu âyette bahsedilen hezimete uğrayacağını haber verir!.. 

Bu iki âyetten önceki âyet bölümlerinde uyarıcıları yalanlamış dört Nebi kavmi’nin ibretlik helâkine karşılık, dört defa “Andolsun ki Kurân’ı kolaylaştırdık, hakikatin hatırlanması ve tefekkürü için! Buna göre bir düşünen yok mu?” âyetini vahyederek, (o gün için) Kureyş müşrikleri uyarılıyor!..

 

“B”İsmillâhir Rahmânir Rahıym

1-) Ikterabetis sa’atu venşakkal Kamer;

Yaklaştı o saat ve Kamer (Ay) yarıldı!

2-) Ve in yerav ayeten yu’ridu ve yekulu sıhrun müstemirr;

Eğer bir mucize görseler yüz çevirir ve: “Olağan bir sihirdir” derler!

3-) Ve kezzebu vettebe’u ehvaehüm ve küllü emrin müstekırr;

Yalanladılar ve hevâlarına (nefslerine hoş gelen şeylere, sonu boş arzularına) tâbi oldular! (Oysa) her hükmün gereği açığa çıkacaktır!

4-) Ve lekad caehüm minel enbai ma fiyhi müzdecer;

Andolsun ki onlara içinde vazgeçirici özellik ihtiva eden haberlerden gelmiştir.

5-) Hikmetun bâliğatun fema tuğnin nüzür;

Hikmeti bâliğa (amacı tam açıklayan hikmetli anlatım) verilmiştir! Ne var ki uyarmalar (anlayışı kıtlara) fayda vermiyor!

6-) Fetevelle anhüm* yevme yed’ud dâ’ı ila şey’in nükür;

O hâlde onlardan yüz çevir! O çağırıcının çok dehşetli, korkunç olaya çağırdığı süreçte...

7-) Huşşe’an ebsaruhüm yahrucune minel ecdasi keennehüm ceradun münteşir;

Gözleri dehşetten önlerine eğik hâlde, sanki yayılan çekirge sürüsü misali, cedeslerinden (kozalarından) çıkıyorlar.

8-) Muhtı’ıyne ileddâ’i, yekulul kafirune hazâ yevmun ‘asir;

Çağırıcıya süratle koşan Hakikat bilgisini inkâr edenler: “Bu şiddetli bir gündür!” derler.

9-) Kezzebet kablehüm kavmu Nuhın fekezzebu abdeNA ve kalu mecnunun vezdücir;

Onlardan önce Nuh’un kavmi de yalanlamıştı. Kulumuzu yalanladılar ve: “Cinlenmiştir” dediler; (görevinden) engellediler.

10-) Fede’a Rabbehu enniy mağlubun fentasır;

Nihayet (Nuh da) Rabbine: “Gerçek ki ben mağlup oldum; bana yardım et” diye dua etti.

11-) Fefetahnâ ebvabes Semai Bimain munhemir;

Biz de kuvvetle dökülen bir su ile semânın kapılarını açtık!

12-) Ve feccernel Arda ‘uyunen feltekal mâu alâ emrin kad kudir;

Arzı da kaynaklarıyla fışkırttık da takdir edilmiş hükümle sular (birbirine) kavuştu!

13-) Ve hamelnahu alâ zâti elvahın ve düsür;

Onu (Nuh’u) tahta ve çivilerle oluşmuş (tekne) ile taşıdık.

14-) Tecriy Bi a’yuniNA* cezaen limen kâne küfir;

(Tekne) gözetimimizde akıp gidiyordu. Nankörlük edilene (Nuh’a) bir ceza olmak üzere!

15-) Ve lekad teraknâha ayeten fehel min müddekir;

Andolsun ki onu (tekneyi insanlar için) bir işaret olarak (geride) bıraktık! Düşünen yok mu?

16-) Fekeyfe kâne azâbiy ve nüzür;

Benim azabım ve uyarmalarım bak nasıl oldu!

17-) Ve lekad yessernel Kur’âne lizZikri fehel min müddekir;

Andolsun ki Kurân’ı kolaylaştırdık, hakikatin hatırlanması ve tefekkürü için! Düşünen yok mu?

18-) Kezzebet ‘Adun fekeyfe kâne azâbiy ve nüzür;

Ad da yalanladı! (Peki) benim azabım ve uyarmalarım nasıl oldu?

19-) İnna erselna aleyhim riyhan sarsaren fiy yevmi nahsin müstemirr;

Muhakkak ki biz onların üzerine, uğursuz bir gün içinde sürekli helâk edici bir kasırga irsâl ettik.

20-) Tenzi’un Nase, keennehüm a’cazu nahlin munka’ır;

İnsanları, sanki sökülmüş hurma kütükleri gibi koparıp atıyordu.

21-) Fe keyfe kâne azâbiy ve nüzür;

Benim azabım ve uyarmalarım bak nasıl oldu!

22-) Ve lekad yessernel Kur’âne lizZikri fehel min müddekir;

Andolsun ki Kurân’ı kolaylaştırdık hakikatin hatırlanması ve tefekkürü için! Düşünen yok mu?

23-) Kezzebet Semudu Bin nüzür;

Semud da uyarıcıları yalanladı.

24-) Fe kalu ebeşeran minna vahıden nettebi’uhu, inna izen lefiy dalâlin ve su’ur;

Dediler ki: “Bizden bir beşere mi tâbi olacağız? O takdirde muhakkak ki inancımızdan sapıp ahmaklık içinde kalırız.”

25-) EulkıyezZikru aleyhi min beynina bel huve kezzâbun eşir;

“Zikir (hakikat ilmini hatırlatıcı) aramızdan Ona mı ilka olundu? Bilakis O küstah bir yalancıdır!”

26-) Seya’lemune ğaden menil kezzâbul eşir;

Yarın kimin küstah bir yalancı olduğunu bilecekler!

27-) İnna mursilun nâkati fitneten lehüm fertakıbhüm vastabir;

Muhakkak ki biz, onlara bir sınav objesi olarak dişi deve irsâl ettik... Artık onları gözetle ve sabret.

28-) Ve nebbi’hüm ennel mae kısmetun beynehüm* küllü şirbin muhtedar;

Onlara haber ver ki, su aralarında paylaştırılmıştır... Her kısım sudan, nöbetleşe payını alsın.

29-) Fenadev sahıbehüm feteata feakar;

Arkadaşlarına seslenip çağırdılar. Onlar da payını aldı, deveyi de vahşi şekilde boğazladılar!

30-) Fekeyfe kâne azâbiy ve nüzür;

Benim azabım ve uyarmalarım bak nasıl oldu!

31-) İnna erselna aleyhim sayhaten vahıdeten fekânu keheşiymil muhtazır;

Muhakkak ki biz onların üzerine sayha-i vâhide (bir tek şiddetli titreşimli ses) irsâl ettik de (davarların önüne) konmuş çöp kırıntısı gibi oldular.

32-) Ve lekad yessernel Kur’âne lizZikri fehel min müddekir;

Andolsun ki Kurân’ı kolaylaştırdık, hakikatin hatırlanması ve tefekkürü için! Buna göre bir düşünen yok mu?

33-) Kezzebet kavmu Lutın Bin nüzür;

Lût kavmi de uyarıcıları yalanladı.

34-) İnna erselna aleyhim hasıben illâ ale Lut*necceynahüm Bi sehar;

Muhakkak ki biz onlara taşlar fırlatan kasırga irsâl ettik... Lût’un ailesi müstesna... Onları seherde kurtardık.

35-) Nı’meten min ‘ındiNA* kezâlike necziy men şeker;

İndîmizden bir nimet olmak üzere... Şükredeni işte böyle cezalandırırız!

36-) Ve lekad enzerehüm batşetena fetemarev Bin nüzür;

Andolsun ki (Lût) onları şiddetle yakalamamız konusunda uyardı da, onlar uyarıcıları kuşkuyla karşıladılar!

37-) Ve lekad raveduhu an dayfihi fetamesna a’yunehüm fezûku azâbiy ve nüzür;

Andolsun ki Onun (Lût’un) konuklarından (şehvetle) zevk almak istediler de bu yüzden (görüşlerini) tam bir körlüğe soktuk! “Şimdi tadın azabımı ve uyarmalarımı!”

38-) Ve lekad sabbehahüm bükreten azâbun müstekırr;

Andolsun ki yerini bulmuş azap onlara sabahleyin bastırdı.

39-) Fezûku azâbiy ve nüzür;

Şimdi tadın azabımı ve uyarmalarımı!

40-) Ve lekad yessernel Kur’âne lizZikri fehel min müddekir;

Andolsun ki Kurân’ı kolaylaştırdık, hakikatin hatırlanması ve tefekkürü için! Buna göre bir düşünen yok mu?

41-) Ve lekad cae ale fir’avnen nüzür;

Andolsun ki Firavun ailesine de uyarıcılar geldi.

42-) Kezzebu Bi âyâtiNA kulliha feehaznâhüm ahze ‘Aziyzin Muktedir;

İşaretlerimizin hepsini yalanladılar! Biz de onları karşı konulmaz kudretle yakaladık!

43-) Ekuffaruküm hayrun min ülaiküm em leküm beraetün fiyz zubur;

Sizin hakikat bilgisini inkâr edenleriniz bunlardan daha mı hayırlıdır? Yoksa zeburlarda (hikmetli bilgilerde) sizin için bir kurtuluş müjdesi mi var?

44-) Em yekulune nahnu cemiy’un müntesır;

Yoksa: “Biz yardımlaşan (yenilmez) topluluğuz” mu diyorlar?

45-) Seyuhzemul cem’u ve yuvelluned dübür;

Yakında o topluluk (Bedir’de) yenilecek ve arkalarını dönüp kaçacaklar!

46-) Belis sa’atu mev’ıduhüm ves sa’atu edha ve emerr;

Hayır, onların azapla buluşma zamanı O Saat’tir (ölüm)! O saat, (savaş yenilgisinden) daha şiddetli ve daha acıdır.

47-) İnnel mucrimiyne fiy dalâlin ve su’ur;

Muhakkak ki suçlular bir sapma ve ahmaklık içindedirler.

48-) Yevme yushabune fiyn nari alâ vucuhihim* zûku messe sekar;

O süreçte yüzleri üzere ateşte sürüklenirler! “Sakar’ın (cehennemin) yakışını tadın!” (denilir).

49-) İnna külle şey’in halaknâhu Bi kader;

Muhakkak ki biz her şeyi kaderiyle (yazılı - programlanmış) yarattık!

50-) Ve ma emruna illâ vahıdetun kelemhın Bil basar;

Emrimiz (hüküm ve oluş) tektir; göz kırpması gibidir (Allâh’a göre “AN” içinde olmuştur)!

51-) Ve lekad ehlekna eşya’akum fehel min muddekir;

Andolsun ki sizin benzerlerinizi helâk ettik... Bunu bir düşünen yok mu?

52-) Ve küllü şey’in fealuhu fiyz zubur;

İşledikleri her şeyin bilgisi zeburlardadır (hikmet dolu bilgi metinlerinde).

53-) Ve küllü sağıyrin ve kebiyrin mustetar;

Küçük - büyük hepsi satır satırdır!

54-) İnnel müttekıyne fiy cennatin ve neher;

Muhakkak ki korunanlar cennetlerde ve nehir kıyılarındadırlar.

55-) Fiy mak’adi sıdkın ‘ınde Meliykin Muktedir;

Melik-i Muktedir’in kuvveleriyle hakikati yaşam boyutundadırlar!

58 / 188

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!