Nâzi’at Sûresi: 1-46

AÇIKLAMA:

 

Nâzi’at Sûresi, kaynak tertiplerde Nebe’ Sûresi’nden sonraya yerleştirilmiştir!.. 

Nebe’ Sûresi’nde “azametli büyük haber” olarak nitelenen “Ba’sü ba’delMevt” ile “ölüm sonrasında yaşamın devamı” gerçeğinden sonraNâzi’at Sûresi’nde “Ba’sü ba’delMevt” olayının mahiyetinin “ölümü tadan” insan bilincine göre açıklanışı!..

Esbâb-ı Nüzûl olarak Nâzi’at Sûresi’nin birkaç âyeti hakkında isnâdı zayıf rivayet vardır!.. Bu rivayetler, sûre’nin nâzil olduğu dönem ve şartlar hakkında bir bilgi olarak faydalı olabilir!..

12.âyet hakkındaki rivayet:

“‘İşte bu (ba’sü ba’del mevt gerçekse), o takdirde (bedenin ölümünden sonra yaşamın devam etmesi, hazırlanmayan için) hüsranlı bir (yaşamaya) geri dönüştür (azametli büyük haber?)!’ dediler.” (Nâzi’at: 12) âyetinin, Nebe’ Sûresi’ndeki “azametli büyük haber”i açıklayan Nâzi’at: 6-11 âyetlerinden sonra Kureyş kâfirlerinin “Ölüm sonrası ba’s olursak biz gerçekten hüsranda olacağız demektir (çünkü inancımız ve yaşamımız buna göre değil!)” demeleri üzerine nâzil olduğu rivayet ediliyor!..

42-46 âyetleri ile ilgili rivayet:

Sana O Saat’ten soruyorlar: Onun gelip çatması ne zaman, diye. (Oysa) onun bilgisi sende ne arar! Onun sonu Rabbinedir. Sen ancak O’ndan haşyet duyan kimsenin uyarıcısısın! Onu gördükleri süreçte, sanki onlar (dünyada) hiç kalmamışlardır! Ancak bir Aşiyye (Güneş’in ufukta batma süresi) yahut onun battıktan sonraki kalan aydınlık süresi kadar dünyada yaşamış olduklarını sanırlar.” (Nâzi’at: 42-46) âyetleri, Mekke müşriklerinin Nebi (s.a.v.)’e “Kıyamet ne zaman?” diye sorup durmaları üzerine nâzil olmuş!..

 

“B”İsmillâhir Rahmânir Rahıym

1-) Vennazi’ati ğarka;

Şiddetli güç (kuvvesi; Mars);

2-) Vennaşitati neşta;

Yumuşakça götüren (kuvve; Güneş),

3-) Vessabihati sebha;

(Yörüngelerinde) yüzüp yüzüp giden (kuvveler; Satürn - Jüpiter),

4-) Fessabikati sebka;

Yarışıp öne geçen (kuvveler; Merkür - Venüs),

5-) Felmüdebbirati emra;

Hükmü tedbir edenlere (açığa çıkaran kuvveler; AY)(Bu âyetlerin ‘yıldızlara işaret ettiği yorumu’ Hasan Basri ve İmam Razi’ye ait olup, paylaştığım anlayıştır. A.H.)

6-) Yevme tercüfurRacifetü;

O süreçte Racife (vefat sarsıntısı; zelzele) sarsar.

7-) Tetbe’uherRadifeh;

Onu Radife (bâ’s; yeni ruh bedenle yaşama başlayış) izler.

8-) Kulûbün yevmeizin vacifetun;

O süreçte (bazı) bilinçler şok olur!

9-) Ebsaruha haşi’ah;

Onların görüşleri şaşkın, eziktir!

10-) Yekulune einna lemerdûdûne fiylhafireti;

Hâlâ diyorlar: “Gerçekten biz ilk hâlimize (toprak olduktan sonra hayata) geri döndürülür müyüz; bâ’s var mı?”

11-) Eizâ künna ‘ızamen nehıreh;

“Çürüyüp dağılmış kemikler olduğumuzda mı?”

12-) Kalu tilke izen kerretun hasiretun;

“İşte bu, o takdirde (yaşamın devam etmesi) hüsranlı bir geri dönüştür” dediler.

13-) Feinnema hiye zecretun vahıdetun;

Oysa o tek bir komuttur!

14-) Feizâ hüm Bissahireh;

Bir de bakarsın ki onlar geniş alandadırlar!

15-) Hel etake hadiysü Mûsa;

Musa’nın olayı sana ulaştı mı?

16-) İz nadahu Rabbuhu BilVadilMukaddesi Tuva;

Hani Onun Rabbi Ona, (Bi-)mukaddes vadi Tuva’da hitap etti:

17-) İzheb ila fir’avne innehu tağâ;

“Git Firavun’a! Muhakkak ki o azgınlaştı!”

18-) Fekul hel leke ila en tezekkâ;

“De ki: Arınıp saflaşmaya ne dersin?”

19-) Ve ehdiyeke ila Rabbike fetahşâ;

“Seni Rabbine erdirmeme? (Azameti karşısında) haşyet duyarsın!”

20-) Feerahul’ayetelkübra;

Derken ona büyük mucizeyi gösterdi!

21-) Fekezzebe ve ‘asâ;

(Firavun) yalanladı ve isyan etti.

22-) Sümme edbere yes’â;

Sonra koşarak ardına döndü.

23-) Fehaşere fenâda;

Akabinde topladı, seslendi:

24-) Fekale ene Rabbukümül’a’lâ;

“Ben, sizin en âlâ Rabbinizim!” dedi. (Kadim Hakikat bilgisini elde eden Firavun, bunu şuurun sınırsız kuşatıcılığıyla tüm varlıkta müşahedesi yerine; bilincine yükleyerek bedenselliğine vermiş; bilinç varlığına tanrısallık vermiş ve bedenselliğinde dilediğini yapma noktasına yani nefs-i emmâre yaşamına düşmüştü. Bu yüzdendir ki Musa a.s. ona hakikat bilgisini aktarmak yerine, yani Allâh’a iman yerine, Rabb-ül âlemîn’e iman noktasına çekerek uyarı yapmıştı. Yani tüm varlıkta tedbir eden Esmâ mertebesine dikkatini çekerek hayalindeki vahdeti, bilinç - beden boyutunda yaşayarak birimselliğiyle sınırlamak yerine; şuur boyutunda tüm varlığa yaygın Esmâ mânâları çıkışına iman etmesini teklif etmişti. A.H.)

25-) Feehazehullahu nekâlel ‘ahıreti vel ûla;

Bunun üzerine Allâh, onu sonsuz yaşam boyutunun ve öndekinin (dünyanın) ibret verici azabı ile yakaladı.

26-) İnne fiy zâlike le’ıbreten limen yahşâ;

Muhakkak ki bunda haşyete ermiş kimseler için elbette bir ibret vardır!

27-) Eentüm eşeddü halkan emisSema’* benâha;

Sizin yaratılışınız mı zorlu yoksa Semâ mı? (Ki Allâh) onu bina etti!

28-) Rafe’a semkeha fesevvaha;

Onun sınırlarını yükseltti de onu tesviye etti (işlevini yerine getireceği özelliklere göre oluşturdu)!

29-) Ve ağtaşe leyleha ve ahrece duhaha;

Onun gecesini kararttı, onun gündüzünü aydınlattı.

30-) Vel’Arda ba’de zâlike dehaha;

İşte bundan sonra arzı yayıp döşedi.

31-) Ahrece minha mâeha ve mer’aha;

Ondan onun suyunu ve mer’asını çıkardı(ğı hâlde).

32-) Velcibale ersaha;

Dağlara gelince, onları demir atmış gibi dikip sâbitledi.

33-) Meta’an leküm ve lien’amiküm;

Sizin ve en’amınızın (hayvanlar) yararlanması için.

34-) Feizâ câetittammetülkübra;

Et Tammet’ül Kübra (karşı konulmaz olay - ölüm tadılıp yeni yaşam) başladığında.

35-) Yevme yetezekkerul’İnsanu ma se’a;

O süreçte insan çalışmalarının getirisinin ne olacağını hatırlar!

36-) Ve burrizetilcahıymu limen yera;

Görüşü açılan (göz sınırlaması olmadan gören) için cehennem bâriz (apaçık) karşısındadır!

37-) Feemma men tağâ;

Azıp kural tanımayana,

38-) Ve aserelhayateddünya;

Dünya zevkleri için yaşamayı seçene gelince;

39-) Feinnelcahıyme hiyel me’va;

Muhakkak ki yakıcı ortam mekânı olur!

40-) Ve emma men hafe mekame Rabbihi ve nehennefse ‘anilheva;

Rabbinin makâmından korkan ve nefsini boş geçici sonsuzlukta hiçbir getirisi olmayan davranışlardan koruyana gelince;

41-) Feinnelcennete hiyel me’va;

Muhakkak ki cennet, barınağın ta kendisidir.

42-) Yes’elûneke ‘anissa’ati eyyane mursaha;

Sana O Saat’ten soruyorlar: Onun gelip çatması ne zaman, diye.

43-) Fiyme ente min zikraha;

(Oysa) onun bilgisi sende ne arar!

44-) İla Rabbike müntehaha;

Onun sonu rabbinedir.

45-) İnnema ente munziru men yahşâha;

Sen ancak O’ndan haşyet duyan kimsenin uyarıcısısın!

46-) Keennehüm yevme yeravneha lem yelbesû illâ ‘aşiyyeten ev duhaha;

Onu gördükleri süreçte, sanki onlar (dünyada) hiç kalmamışlardır! Ancak bir Aşiyye (Güneş’in ufukta batma süresi) yahut onun battıktan sonraki kalan aydınlık süresi kadar dünyada yaşamış olduklarını sanırlar.

101 / 188

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!