− Tıpkı elementlerde olduğu gibi hep elektronlarını arttırıp düzenli olmayı dileyen elementler gibi, kendinde olmayanla karşılaştığında, bilinç boyutunda yükselmek için farkında olmaksızın oluşan çekim gücü...

− Tümel oluşta hangi katmanlar ve mekanizmalar geçerli ise birimsel oluşlarda da aynı katmanlar ve sistem geçerli olur kanaatindeyim... Dolayısıyla FITRAT, zuhura gelecek oluşların ilim boyutunda programlanışı olup her neye nispet edilirse geçerlidir, kanısındayım…

− Birimin fıtratını yaşaması, bu kabiliyetle donanmış bir birimle karşılaşmasına bağlıdır.

− Aşk, iki ayrı varlığın birbirine karşı duyduğu bir çekim değildir tabii ki... Benim fıtratımda olup da, yeterince açığa çıkmamış; yaşayamadığım mânâyı fark ettiğim an, o mânâyı algılayıp, hissedip yaşamak istemem dolayısıyla, o mânâlarla özdeşleşme arzumdur! Onları yaşama arzumdur...

Üstad

− Sorumu yeni girenler için tekrarlıyorum...

FITRAT nedir?.. Benim fıtratım ne zaman oluştu?..

Aşk−fıtrat bağlantısının birime veya “Allâh”a olması arasında ne fark vardır?..

Cevaplar

− Yaradılış amacı henüz gerçekleşmemiş olmasına rağmen kişide o amaç için oluşmuş kapasite, o kişiye o boşluğun dolmasına yönelik bir enerji verir ki bu da aşk ile ifade edilir gibi geliyor bana.

− Her an oluşmakta Üstadım... fark yoktur; volume farkı vardır...

− Açıklayabildiğim kadarıyla, fıtrat, ezelde oluşur! Ancak, “ezel”, evrende, dışarıda, zamanın en gerisinde anlamına değil, “varlığın boyutsal öze iniminde” diye anlaşılmalıdır. Bu itibarla, birimin fıtratında olan, aslında özünde mevcut olandır! Özünde mevcut olup, hakikatinin gereğini ortaya koyamadığı, ancak seyrettiğine kapılması, aşktır... O özellikler O’na ait olduğu için, sevilen Allâh’tır...

− Genetik intikâlinde olup da açığa çıkaramadığı mânâları bulduğu mahalle yönelmesi...

− Aslında bir fark yoktur; fark, “farkında olmamak”tır…

− Vuslata ermesi hâlinde sonuç farklıdır...

− Birime olanda şirk vardır. Allâh’a olanda ise TEK’liği kavramak, ÖZ’ünü anlamak vardır, sanırım.

− Birime olan aşk, kendimiz dışındakiler içindir. ALLÂH’a olan aşk Öz’ ümüze olan ve fıtratımızdan gelen bir çekim gücüdür...

− Mevcudatta Allâh’tan gayrı olmadığı için birim eğer âşık olduğunun hâliyle hâllenirse, yine kendi terkibini aşmış olacağı için Allâh’a erme yolunda adım atmış olur. Tabii eğer âşık olduğu kişinin düşünce dünyası gelişmiş ise bu Allâh’ın hâliyle hâllenmesine vesile olur.

− Fıtrat “K”nın çıkış noktası olan gendir diye düşünüyorum…

− Birime bağlı olması, o kişinin terkibiyetine muhabbet duyulması ve şiddetli şekilde yaşanmasıdır. Hakikat boyutunda AŞK ise, sıfatlardan ve isimlerden soyutlanınca ancak mümkün olur... VUSLATA ERME hâli... ALLÂH severse... bu da ancak mümkün olur!!!

Üstad

− Fâtır, fıtratı, ilminde oluşturmuş, ve her şey ilminde olup bitmiştir!..

Yaratılmışların tümü bunun içine dâhildir!.. 

4 / 117

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!