− Âhirette (çalışma yapmak için) artık hiçbir şansımız olmayacağına göre; bu dünyada inşâAllâh ölmeden önce ölmeyi Allâh nasip etsin.

− Her şeyin hakkını ver... “Bu dünyada ne hâl ile ölürsen o hâl ile dirilirsin” hükmüne bağlı olarak, bu dünyada her şeyin hakkını ver; ki âhrette de o şekil devam edesin... diye düşünüyorum...

− Her şeyin dünyada kazanıldığını düşünürsek âhiret hayatına kazandıklarımızla devam edeceğiz...

− Ölmeden önce ölmenin tek şansı olan dünya hayatında yapılan çalışmalardaki ümit ve korku dengesini anlatılıyor...

− Atılan her adımda gelecek adımların idrakinde olmaya çalışmak... diye düşünüyorum.

− Dünya yaşamında âhireti düşünmek...

− Birinci bölüme kesinlikle katılmıyorum. Yarın ölecekmiş gibi âhiret için çalışmak gerekiyor. Her ne kadar doğduğumuz anda ve öldüğümüz anda artı−eksi aynı durumda olsak da...

− Üstadım, ayakkabılarımı çıkardım, kutsal vadideyim...

Üstad

− ... dikkat et, ayağına çivi batmasın!..

Cevaplar

− Dünyaya ne için geldiğimizi önce düşünelim, ne için var olduğumuzu algılamak bize takdir edildi ise, hakkını vermek de nasip olur inşâAllâh, benim algılamama göre...

− Sistemde “yaptığının karşılığını görme” geçerli olduğuna göre, bilinçli olarak fiiller ortaya koymaktır.

Üstad

− Evet... Bir de şöyle sorayım...

Verdiğiniz cevapların gereğini yaşıyor musunuz?.. Ne kadar?..

Cevap

− Cevaplarımız, yaşantımızın ürünüdür.

Üstad

− Yani herkes yazdığının gereğini de tam olarak yaşıyor kanaatindesin… Acaba gerçekten öyle mi; yoksa temennin mi?..

Cevaplar

− Hayır... Dünyayı ihmâl ediyorum...

− Etrafını yeni fark etmeye başlayan bir bebek kadar...

− Nasibimiz kadarını...

− Takdir ALLÂH’a aittir.

Üstad

− Evet, twist’siz cevaplar bekliyorum..?

Cevap

− Galiba henüz taklit aşamasındayız; inşâAllâh tahkik aşamasına geçebiliriz...

10 / 117

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!