“Kişi ayıpladığı hâl başına gelmeden ölmez” buyuruyor Rasûlullâh (aleyhisselâm)...

Evet, bu ilme inandım ve elde etmek istiyorum, diyorsan, cennete girmen için geçmek zorunda olduğun cehennem ateşinin yakmasına hazır olmalısın! Çünkü ancak yanarak arınabilirsin...

Görmedin mi altının ateşte yanarak “saf”laştırıldığını?.. Hâlâ mı ders almıyorsun bundan?

“Muhakkak ki Allâh iman edenlerden, karşılığında onlara cennet vermek üzere, nefslerini ve mallarını satın almıştır...” (9.Tevbe: 111) diyor, âyeti kerîme...

Malları ve nefsleri... İki kelime; mal ve nefs!..

Bu iki kelimeyi geniş mânâda ele alalım!..

Hem, her türlü bedenî zevkler içinde yaşayacağız... Hem “benlik deccali”nin tüm kapasitesi ile saltanatının sürmesini isteyeceğiz...

Ondan sonra da Tek’e, havadan ermiş olacağız! Bunu beklemeyin!.. Çünkü bu, gerçekleşmesi muhal olan bir sükûtuhayal!

Şeytan, insana olmayacak şeyleri düşündürtür ve hiç paha ödemeden bu hayallerin hakikat olacağı zannını verir. Bunlar, ancak ve ancak, zandır...

Eğer başınızı, şöyle bir geçmişe çevirirseniz, ne kadar Allâh’a ermiş kişi varsa, hepsi de bu, “erme”nin pahası olan arınmadan, terklerden geçmiştir...

Ancak ve ancak terk edebildiklerin kadar erebilirsin!..

Zaten, malını mülkünü, paranı pulunu, karını kocanı, çoluğunu çocuğunu elinden alacak, bunu biliyoruz! O, zorunlu olarak senden almadan, sen, gönül rızası ile bunlardan arın, onları gönlünden çıkar ki O’na erebilesin!..

Aslında bu olaylar herkesin başında dikkat edersen... Sen tasavvufta olduğun için birtakım sınav mahiyetinde olaylarla karşılaştığını sanıyorsun; oysa aynı olaylar hiç tasavvufla ilgisi olmayan insanların da başına geliyor! Onlar da bu olaylar yüzünden yanıyor! Aradaki fark, sen hiç olmazsa neden yandığının farkındasın; onlarsa nedenini bilmeden yanıyorlar!

Ama, cennete gitmek için bu şart değil!..

Allâh’a ermek için bu bilinç şart!..

Sen diyorsan ki, “bana cennet yeter”... O, zaten senin 120. gününde, ana rahminde “saîdlik-şakîlik” hükmü dediğimiz olayla belli olmuş!..

“Saîd”lik hükmüyle bunun anlayışı sana kolaylaştırılmış ise, zaten saadet ehlinin amelini senden ortaya koydurtacak; ve bunun neticesi olarak da seni cennetine sokacak.

Yok eğer, “şakî” isen...

“Allâh mülkün sahibidir ve Âdil’dir, dilediğini yapar!.. O’na yaptığından soru sorulmaz!”

Allâh’tan bağımsız kim var ki yaptığından O’na soru sorsun?!! Sen, bak kendine!..

İstediğim Hakk’tır benim!” diyorsan; bunun pahasını ödeyeceksin dostum!

Diyelim ki, hem bunu diyorsun, hem de kişisel zevklerinle oyalanıp kendini aldatıyorsun!

Perdelenme!

55 / 66

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!