Sayfayı Yazdır

Aldatmaca... Kanarsan!

Evet, bu uzaylıların işi gücü, insanları, aldatmak, kandırmak, umutlandırmak, korkutmak, seçilmiş kişiler olduklarına inandırarak gururlarını okşayıp hükümleri altına almakdır.

Evet, kendilerinin kâh “Cin” ya da “Şeytan” olduklarını açıklayıp, gerçekte, çok iyi varlıklar(!) oldukları masalıyla insanları kandırmaya çalışan; kâh da Uzaylı kurtarıcılar olduğu masalını yutturmaya çabalayan bu varlıklar; çoğunlukla da insanların gururlarını pohpohlayıp, seçilmiş varlıklar olduklarına onları inandırarak hüküm altına almaya gayret göstermektedirler.

Cinlerin tüm yutturmacalarına karşılık bakın Kur’ân-ı Kerîm’de insanları nasıl uyarmakta, cinlerin zararlarını nasıl vurgulamaktadır:

 

“İblis müstesna; (bilincine dayanarak) benlik tasladı ve hakikat bilgisini inkâr edenlerden (karşısındakinin hakikatini göremeyenlerden) oldu.” (38.Sâd: 74)

“...İblis hariç hepsi hemen secde ettiler! İblis CİN (türün)dendi...” (18.Kehf: 50)

 

“Cin” türünden olan varlık, eskiden “Azazil” ismiyle anılırken, “İNSANA SECDE ETMESİ” emrine muhatap olduğu zaman, iltibasa (yani ikileme) düşmesi sebebiyle “İblis” lakabıyla lakablanmıştı!.. Secde etmeyi kabullenmeyip, tüm insanları azdırmaya yani “şeytanîyet” vasfını, özelliğini ortaya koymaya karar verince de, bu defa kendisine “Şeytan” diye hitap edildi. İşte Cinlere, bu zamandan sonra “Şeytan” lakabıyla hitap edilmeye başlandı. Çünkü cinler, artık bütün şeytanîyetleriyle insanlara karşı saldırıya geçiyorlardı...

Bakın “Şeytan” diye anılan Cinler konusunda Kur’ân-ı Kerîm bizleri nasıl uyarıyor:

 

“...Muhakkak ki onlar (dalâlet Hak olanlar), Allâh’ı bırakıp şeytanları (saptıranları) dostlar edindiler... Sanıyorlar ki kendileri hidâyet üzeredirler!” (7.A’raf: 30)

“Şeytan kendilerine yaptıklarını süsledi de onları (Hak) yoldan engelledi...” (29.Ankebût: 38)

“Derken şeytan, benliklerini/bedenselliklerini fark ettirmek için onlara vesvese verdi...” (7.A’raf: 20)

“Ve onlara: ‘Kesinlikle ben size nasihat edenlerdenim’ diye de yemin etti.” (7.A’raf: 21)

“Ey Âdemoğulları... Size ahdetmedim mi (bildirip bilgilendirmedim) mi şeytana (bedene - hakikatinden habersiz bilince) kulluk etmeyin, muhakkak ki o sizin için apaçık bir düşmandır!” (36.Yâsiyn: 60)

“Şeytan (yalnızca beden olma fikri) onlara yerleşti de, onlara Allâh’ın zikrini (hatırlatılan hakikatlerini, bedeni terk edip Allâh Esmâ’sıyla var olmuş yapılarıyla {şuur} sonsuza dek yaşayacaklarını) unutturdu! İşte onlar Hizbüş şeytan’dır (şeytanî fikir yandaşları - kendini yalnızca beden sananlar)... Dikkat edin, muhakkak ki Hizbüş şeytan (kendini yalnızca beden sananlar) hüsrana uğrayanların ta kendileridir!” (58.Mücadele:19)

“Kim (dünyevî - dışa dönük şeylerle) Rahmân’ın zikrinden (Allâh Esmâ’sının kendi hakikati olduğunu hatırlayarak bunun gereğini yaşamaktan) âmâ (kör) olursa, ona bir şeytan (vehim, kendini yalnızca beden kabulü ve beden zevkleri için yaşama fikri) takdir ederiz; bu (kabulleniş), onun (yeni) kişiliği olur!Muhakkak ki bunlar onları (hakikate erme) yolundan alıkoyarlar da, onlar hâlâ kendilerinin doğru yolda olduklarını zannederler!” (43.Zuhruf: 36-37)

Andolsun ki İblis’in onların (insanların) hakkındaki zannı doğru çıktı da, iman edenler dışındakiler ona tâbi oldular.Oysaki onun (İblis), onlar üzerine bir zorlayıcı gücü yoktu! Sadece sonsuz gelecek yaşamına iman eden ile ondan kuşku duyanın farkı açığa çıksın diye bunu yaptık. Rabbin her şey üzerine Hafiyz’dir.” (34.Sebe’: 20-21)

 

İşte, “şeytanî” özellikleri dolayısıyla böyle tanımlanan CİNLER sürekli olarak İNSANLARI dinlerinden uzaklaştırmak için ellerinden geleni ardlarına koymamaktadırlar.

Gerçek yapıları, yüzleri, ortamları görülüp bilinemediği için; her ismi takınıp, her konuda her türlü palavra atarak, hayali evrenler ötesinde evrenler, ötesinde kâinatlar; Rab’ler kübü Rab’ler, Tanrılar karesi Tanrılar icat ederek, insanları oyalayan bu varlıklar şu anda Dünya üzerinde, akla gelmeyecek kadar çok insanı kandırmış ve yönetimleri altına almışlardır...

Dünya’ya yönelik Uzaylı ve Uzay gemileri - Uçan daireler - UFO’lar kandırmacasına dair belgeleri size sunmadan evvel; Türkiye’de nasıl teşkilatlar kurup yayılmaya çalıştıklarına bakalım...

Bu bölümdeki kuralları ve maddeleri lütfen dikkatli tetkik ediniz:

 

ALTIN ÇAĞ BİLGİ KİTABI Fasikül: 45, Sayfa: 436

1991 Üçüncü ay

Şimdi de (18) Bütünlüklerin çalışma nizamından kısaca bahsedelim. Normalde her bir şehirde oluşturulmasını arzu ettiğimiz üç tane (18) Bütünlük merkezi, esas yansıma odağı olarak değerlendirilmektedir. Ancak bu Bütünsel merkez, oluşturulduktan sonra aynı şehirde birçok (18) Bütünlükler de kurulabilir. Bir (18) Bütünlüğün temelini oluşturacak ilk 3 kişi Sistemin çalışma nizamında direkt Akitli görevli sayılmaktadır. Ve bu üçlüden her biri inandığı, güvendiği dostlarından bir tanesini, üçlü Bütünlüğü oluşturan dostların olurlarını alarak, yanına almakla yükümlüdür. Bu şekilde 3 kişi artı birer yardımcıları toplam 6 kişi olarak direkt Sisteme bağlanır ve Sistemin Sözcülük görevini üstlenirler. Bundan sonra (18) Bütünlüğün yumağını saracak olan Bireyler, teker teker bu (6) Bütünlüğün olurlarını alarak Bütünlüğe kabul edilirler...

Bu (6) Bütünlükten bir kişi dahi, takdim edilen şahsı kabul etmez ise, o şahıs Bütünlüğe giremez. O an, Red eden kişi direkt Sisteme bağlıdır. Ferdi Bilinci bu ortamda asla rol oynayamaz. Bu şekilde aynı Koordinat düzeyleri Sistemin yardımları ile bütünleşir. (18) Bütünlüğü oluşturan ilk üç Akitli görevli arasında oluşan olumsuzluklar, tüm Bütünlüğün dağılmasına neden olmaktadır. Ancak bundan sonra:

1- Bu üçlü teker teker birer (18) Bütünlük kurmak zorunluluğundadır.

 (Bu 18 kardeşin vebalini omuzlarında taşımaktır.)

2- 18 bütünlüğü tamamlamış dostlar, en son 18’nci Bireyin giriş tarihinden itibaren, bir Dünya yılı dağılmadan görevlerini yaptıkları taktirde 18 dostun hepsinin isimleri bir kağıda yazılarak Dosyada saklanır.

(Bu isimler aynı anda Diskete de kaydolur.)

3- (18) Bütünlük içinde mesela (6) veya (10) ay sonra ayrılmış olan Bireyin yerine gelerek, (18) Bütünlüğü tamamlayacak kişinin, giriş tarihinden itibaren bir Dünya yılı yeniden sayılacaktır. (Bu hususa özellikle dikkat edilecektir. Aksi hâlde Disket kaydı yapılamaz.)

Sayfa: 437...

4- (18) Bütünlüğü bir veya daha fazla Dünya yılı yaşatabilen tüm Bireylerden arzu edenler, Bütünlüklerinden izin isteyerek ikinci bir (18) Bütünlüğü oluşturabilir. (Bu izinde 17 kişinin müsaadesi şarttır. Ve yerine getireceği dostun kabulü de, 17 kişinin tasvibi ile olacaktır.)

5- İkinci (18) Bütünlüğü kurma teşebbüsünde bulunan Birey, ömür boyu bu (18) Bütünlükten sorumludur. Kurduğu (18) Bütünlüğü yaşatamadığı taktirde ilk (18) Bütünlükteki hakkını da kaybetmektedir.

6- Bu çalışma nizamı, direkt üst Realitelerin çalışma Nizamıdır. Ve Planetinize aynen aktarılarak tatbiki arzu edilmektedir.

7- HİÇ BİR (18) BÜTÜNLÜK SİSTEMİN VERDİĞİ ÇALIŞMA DÜZENİNİN DIŞINA ÇIKAMAZ.

8- Her bir (18) Bütünlük kendi bünyesinde mesûldür.

9- (18) BÜTÜNLÜK İÇİNDE HİÇ KİMSE BİRİ BİRİNİ YETİŞTİRMEYE VE FERDİ DÜŞÜNCELERİNİ EMPOZEYE YETKİLİ DEĞİLDİR.

10- Hiçbir 18 Bütünlük, diğer 18 Bütünlüklere DÜNYEVÎ BİLİNÇLERİ DOĞRULTUSUNDA ASLA ÖNERİ GETİREMEZ VE KINAYAMAZ.

62 / 69

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!