DİN’DE REFORM OLMAZ!.. Çünkü Din, ebeden değişmez Sünnetullâh üzerine bina olmuştur. DİN, Allâh’ın evrensel yaratış sistemidir, ki onda reform olması imkânsızdır! Siz, nasıl insan bedeninin doğasını değiştiremezseniz, doğa kanunlarını değiştiremezseniz, DİN denen evrensel yasalar da öylece değişmez! Reformu, kendi DİN anlayışınızda yaparak, Hz. Muhammed’in bildirdiği İslâm Dini’ni yeni baştan öğrenerek yaşamınızda reform yapın!

DİN’İ ANLAMADA REFORM ise, çağımızda zaten başlamıştır…

Ancak bu reform, çeşitli çevrelerde dine lokalize yaklaşımlarla yapılmaya çalışılan şey değildir!

Bilmem ne şûralarının, “falanca filanca konular bugüne nasıl uyarlanır” yaklaşımı boştur ve asla bu türden yaklaşımlarla “Din”i anlamada reform meydana gelmez.

Din’i anlamada REFORM’un gerçekleşmesi için, konunun kesinlikle en başından ele alınarak, DİNÎ ANLAYIŞIN temelden yeniden yapılandırılması zorunludur.

“DİN”, “gökte tanrı var yerde postacı-elçi peygamberi” kabulüne dayalı şekilde ele alınıp; sorunlara lokalize çözümler arayışı ile anlayış reformuna çalışılırsa, kesinlikle bilelim ki, ortaya çıkan ucube, hiçbir aklı başında insan tarafından üzerinde düşünülmeye, tartışılmaya değer bulunmayacaktır!

“Kurân’ın RUHU” esas alınmadan ortaya konulacak bütün yaklaşımlar, “göktanrı”nın fermannamesine, kelime ve harf bazında şekilci ve mantık-akıl dışı yaklaşımlar getirecektir. Bu da bazı akılsızların, “iman akılsızca yaklaşımdır(!?) savına pâye vermekten başka bir şey sağlamayacaktır.

Fark edelim ki…

İslâm Dini, bir kabile veya aşirete, tanrı manitu ya da ilâh anlayışı edindirip; onları sopa korkusuyla yola getirmek amacıyla, bir tanrı peygamberi tarafından topluma tebliğ edilmemiştir!

“İslâm DİNİ”, ALLÂH indîndeki “DİN”dir ve insanlığın tek kurtuluş reçetesidir!.. Evrenin, insanı ilgilendiren kadarıyla, boyutsal sistemini açıklamaktadır! Ne var ki, ahmakların bu gerçeği kavrayabilmesi mümkün değildir!

Öte yandan, maalesef, Türkiye’de en aydın kesimler dahi, henüz, “İslâm DİNİ”ni temelden ele almak ve her boyutuyla akıl ve mantık eşliğinde, ilim ışığında değerlendirebilmek noktasına ulaşamamışlardır.

“DİN”, hiçbir zaman ne, neden, niçin, nasıl sorgulama ve araştırmalarıyla değerlendirmeye alınmamakta; falanca demişse öyledir MUKALLİTLİĞİYLE, düşüncesiz kabul edişler yaşanmaktadır!

Konulara yaklaşımlar, bunların tümünde, lokalize yaklaşımlardır; olay temelden ele alınmamaktadır.

Tıpkı körlerin filin çeşitli organlarını tutup, ele gelen şekle göre filin yapısı hakkında hüküm vermeleri gibi!

Yüzde 99’u müslüman toplum” aldatmaca ve masalıyla hiçbir yere gidilemeyecektir! Bu kendi kendini aldatmaktan ve avunmacadan başka bir şey değildir!

Kesin olarak bilelim ki…

İMAN”, TAKLİT KABUL ETMEZ!

Kimse, “iman” gereken konuları bilinçli olarak, idrak ederek kabul etmedikçe, “mümin” olmaz! Taklidî kabuller kişiye âhirete dönük olarak, hiçbir yarar sağlamayacaktır.

Tanrı-manitu-ilâh anlayışıyla gerçekte ne İslâm Dini kabul edilmiştir, ne de “iman” oluşmuştur.

Bütün bu konular topluma en açık ve anlaşılır şekilde açıklanmadan, bu gerçek kavranılmadan; “DİNİ anlamada reform” da asla oluşmaz.

Gerçekte müslüman toplumların ihtiyacı olan şey, ilimdir. Müslümanlar, “uyarıcı-mehdi”ler ve konfeksiyon kurtuluş reçeteleri beklemeyi terk edip, ilme yönelmek, sorgulamak, düşünmek ve gerçekleri kavramak zorundadırlar.

İnsanlar, samimi bir şekilde sorgulayarak, araştırarak; “DİN”in gerçeğini ve dayandığı SİSTEM ve DÜZENİ yani “Sünnetullâhı” kavramadıkları takdirde, entipüften meselelerle, boş tartışmalarla ömür tüketecekler, sonunda da hüsrandan başka bir şey yaşamayacaklardır!

Bugüne kadar nasıl yaşamış olursanız olun; dün dünde kalsın, bugün yeni bir güne başlayın. Hedefiniz Allâh’ın bize en büyük nimeti olan O muhteşem insan Allâh Rasûlü Muhammed Mustafa’yı yeniden tanımak, bildirdiklerini yeniden değerlendirmeye almak olsun! Bu o kadar zor değil. Sadece O’nun anlatmak istediklerinin RUHUNU, Kurân’ın RUHUNU kavramaya çalışın yeter!

Şunu da vurgulamış olayım ki, tek bir kitabım okunmakla, anlatmak istediğim SİSTEM kesinlikle anlaşılmaz.

Ahmed Hulûsi’nin bakış açısını öğrenmek için, tüm kitaplarının okunması zorunludur… Zira, tüm kitaplar, aslında, “İSLÂM DİNİ” adıyla bildirilen ALLÂH yaratısı SİSTEM ve DÜZENİ, günümüz anlayışı ve diliyle açıklayan, tek bir kitabın değişik bölümleri hükmündedir.

Topluma gereken kadarıyla da düşünce ve değerlendirmelerim, bakış açım, kitap ve kasetlerimde mevcuttur.

Dua edin bu fakîre, ALLÂH, iman ile huzuru, Rasûlullâh’a gidenlerden olmayı nasip etsin... Tüm eksik ve kusuruma rağmen! Dedikodu ve gıybetimle ömrünüzü boşa harcamayın; zira kötüysem, zaten kötülüğümün sonuçlarını yaşayacağım. İyi isem; ne deseniz bana ulaşmaz, size zaman kaybettirmekten, nefesinizi boşa harcamaktan başka!

Ayrıca... Tamamen Rasûlullâh açıklamalarına yani Kur’ân ve hadislere, ve maneviyatın en ileri gelenlerinin görüşlerine dayalı bu değerlendirmem isâbetli ise... Buna ters düşen görüşlerin yeri neresidir ve sonuçları ne getirir kişiye, bunu da takdirinize bırakırım efendim.

Evet...

Allâh bizleri, birbirimizle uğraşmaktan kurtarıp, kendi geleceğimizi en güzel şekilde hazırlamayı kolaylaştırsın!Tekrar ediyorum kesin gerçeği…

Pişmanlık, geleceği kurtarmamıza yetmeyecektir; yeterli bilgi ve çalışmalarımız yoksa!

İşte Bayram geldi... Şeker değil, Şükür veya Ramazan Bayramı... Ramazan’ın bereketine erenlerin bayramı...

Yaşamınızda Dünya’nın en muhteşem insanı Rasûlullâh güneşi mekânınıza doğmuş olarak bayram edin!

O’nu yakından tanımaya çalışın ve amacını anlayın ki, çok sevesiniz... O size dünyadaki tüm yakınlarınızdan daha yakındır ve korumacıdır. Sizin ebeden sıkıntı görmemeniz, ebedî mutluluğu yaşamanız için elinden geleni yapmıştır!

İşte bu bilince ermenin bayramı olsun Bayramınız.

Allâh’tan niyaz ederim ki: Habibi Muhammed Mustafa (aleyhisselâm) hürmetine, bu ilmin dile gelmesine vesile olan fakîre, dinleyene, paylaşana, paylaşılmasına vesile olanlara indînden rahmet ihsan eyleye, “iman ve mârifet nûru” bağışlaya, sadık yakîne erdire, her türlü tefrika ve nifaktan muhafaza eyleye!.. İlmince Rasûlüne salât ve selâm eyleye bizim tarafımızdan.

Allâh cümlemize Rasûlullâh’ın bildirdiği İslâm’ı değerlendirenlerden olmayı nasip etsin!..

Bana Ramazan boyu yuvanızı açıp misafir ettiğiniz için şükranlarımı sunuyor; haddimi aştımsa özür diliyor; taşmışsam, bunu içtenliğime vermenizi ve hoşgörmenizi istirham ediyorum... Elin ehli kitabına gösterdiğiniz hoşgörüden, minicik bir pay talep ediyorum efendim...

Allâh’tan hepinize selâmet dilerim.

Elveda dostlarım...

 

3 Kasım 2005
(Expo Channel sohbetleri)

72 / 88

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!