1. Birbirini beğenenler arasındaki ilişki pamuk ipliğiyle bağlıdır, gerilince kopar. Sevenler arasındaki ilişkiyse lastik gibidir, hızla çeker.

  2. Benlik siner, ama “ölmeden” ölmez! Bunun için “ölmeden önce ölünüz” hadisi söylenmiştir. İlim, benliğin vitaminidir! Çare teslimiyettir.

  3. İnsana benliğinin (egosunun/nefsinin) kaybettirdiklerini hiç kimse kaybettiremez. Egonun şerrinden Rabbine sığın!

  4. Sevmek; feragât, fedakârlık, sevdiğinin arzularını öne geçirmektir. Kısacası benliğini sevdiğine teslim etmektir. Rıza lokmasını yutmaktır!

  5. Egonun en basit tarifi “ille benim dediğim olmalı” ile yaşamaktır. Bu yüzden kalp kırmaktır. Tasavvufî yaşam ego kabul etmez!

  6. Seven “katlanmaz”, ne gelirse keyfini yaşar. Katlanılan, sevgili olmaz. Sevse de sövse de sevene birdir.

  7. Cehennemî ateşini tutuşturup, şuurunu bulandıran yalnızca egondur! Bilincini objektif sorgulamadıkça ilmine göre ateşin sönmeyecektir.

  8. Bana göre diye baktıkça sıkıntıların son bulmaz! Evrensel gerçeklere göre diyerek konuları ele almak gerekir. Dünya, köyünden ibaret değil!

  9. Çoğunlukla her canlının diğerini canlı canlı parçalayıp yediği dünyada; senin, merhametli tanrı anlayışın ne kadar gerçekçidir? Ya gerçek?

  10. Herkesin başarısı istidat ve kabiliyeti kadarıyladır; ötesinden mükellef değildir. Kimseden bunun ötesini beklememeliyiz. Aksi zulme girer.

  11. Hayatı gördüğün kadarıyla mı yaşıyorsun yoksa düşünebildiğin kadarıyla mı? 

  12. “Perdeli”; gördüğüne ve yaşadığına göre olayları değerlendirirken, “perdesiz”; olayların arka planındaki hikmetlerle seyreder aynı yaşananları.

  13. Yaşamda yalnızca inandığı yolda cesaretle, yüreğini koyarak korkusuzca ilerleyenler hedefine ulaşır. Nasibi olmayanlar da bahanelerle avunur!

  14. Yaşanacak kaçınılmazsa; yaşanmayacak asla yaşanmayacaksa; bu konuda en iyi dua, “Allâhım yaşayacaklarımın hazmını ver, hazmıyla yaşattır”dır.

  15. Allâhım hazmedemeyeceğim ilimden ve yakînden beni uzak kıl; “bu bir rıza lokmasıdır yutamazsın demedim mi?” hitabına muhatap düşürme!

  16. Varlığını oluşturan esmâ terkibinin izni olmadan hiçbir şey sana ulaşmaz; Onun sana yaşatacağını da hiçbir şey engelemez. Buna iman, huzurdur.

  17. İnsanların çektikleri kendi yaptıklarının ve düşündüklerinin sonucudur. Dün yaptığının sonucunu bugün yaşarsın. Mutluysan aynısına devam et!

  18. Kişi kendisini değiştirmedikçe, yenilemedikçe dünya bir araya gelse ona yararlı olamaz! Kendini yenilemedikçe, bulunduğun hâlde devam edersin.

  19. Sistemde oluşlar, hedeflenmiş sonuçlara göre oluşur. Farkı fark etmeyene, farkı fark ettiremezsin! Yanlışı kavrayamayana yanlışı kavratamazsın.

  20. Benlik, beynin kuklasıdır! Beyin; girdilerine, veritabanına göre kişilik/benlik yaratır. Unutma ki ismi beyin olan Rabbin olan esmâ-i ilâhidir.

  21. İnsanoğlu önce kavramlar, günler, âdetler yaratır; sonra da döner onlara tapınmaya başlar! Allâh’ı bilen ise hiçbir şeye tapınmaz!

  22. Tanrı korkusuyla Sünnetullâh gereği ibadetleri yapıyorlardı. Tanrı olmadığını fark ettiler ve ibadetleri terk ettiler, oysa Sünnetullâh Bâkî!

  23. “Siz benim bildiklerimi bilseydiniz rahat yatamaz, dağlara kaçardınız” diyen Rasûlullâh, korkulası Sünnetullâh/Allâh Sisteminden söz ediyordu!

  24. Dün adı anılmayan, yarınlarda da adı anılmayacak insan, neyinle gururlanabilirsin! Benlikten daha büyük günah yoktur! Bırak benliği, keyfini yaşa!

  25. Benliğin en önde gelen açığa çıkışı, başkalarını senin istediğin gibi yaşamaya zorlamandır. Teklif edebilirsin ama asla zorlayamazsın.

45 / 132

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!