-76-

 “Subbûhun Kuddûs Rabbül melâiketi ver Ruh” tesbihi, melekûtun tesbihi imiş...

Bu tesbihi, acaba neredekiler yapar?

Nasıl yaparlar, bu tesbihi?

Bu tesbihi yapmak, ne demektir?

Bu tesbihin yapılmasıyla, ne hâsıl olur?

Melekût, afâkta, gökyüzünde, evrenin bir köşesinde; ya da ötesinde midir; yoksa algıladığımız boyutun, algılayamadığımız yanıyla mı alâkalıdır?

Yoksa, varlığımızı oluşturan, evrensel yaygın bir boyut mudur?

Neden, bu zikre devam etmek zorundayız? Bu zikir, bize ne kazandıracaktır?

Anlayışı kıtlar, niçin, orijini hadis olan bu tespihi, sonradan “rabbina” ekleyerek, “Subbûhun Kuddûs, rabbina ve rabbul melâiketi ver Ruh” hâline sokmuşlar; ve böylece nelerden perdelemişlerdir insanları? 

 

 -77-

Cuma saati, mübarek bir saattir...

Gecenin son üçte biri mübarek bir saattir...

Güneş doğmadan hemen önceki saat, mübarek bir saattir...

İftar saati, mübarek bir saattir...

Kadir gecesindeki “Kadir süreci”, mübarek bir saattir...

Ve daha nice böyle mübarek saatler...

Bu saatler, MEKKE itibarıyla mıdır?

Yoksa, kişiye özel; yani, kişinin yaşadığı yerin saatlerine göre midir?

Mekke’de yaşayan ile Kaliforniya’da, kutuplarda yaşayanların, mübarek saatleri aynı mıdır? Cuma namazı Tokyo ve New York’ta aynı saatte mi edâ edilir?

Öyle ise, ne zaman fark edeceğiz, DİN’in kişiye ÖZEL hitap ettiğini?

Ne zaman fark edeceğiz, bunun daha, pek çok düşündürücü sonuçlarını?

 

 -78-

 “ZÂHİR” ismiyle işaret edilen “HÛ”dur; derken, ötelerde aramak niye?

Mükemmeli fark ettirmek için, kâmil olmayanı en mükemmel hâliyle ortaya koyunca, “HÛ”yu inkâr niye?

Algılama kapasitesine göre zâhir iken; zâhirle kayıtlamak niye? 

 

-79- 

Nisâ’ Sûresi, 82. âyet:

“Kurân’ı derinliğine düşünmüyorlar mı? Eğer O, Allâh indînin gayrından olsa idi, elbette Onun içinde birçok çelişki olurdu!”

Demek oluyor ki, çelişkiler ve tutarsızlıklar ihtiva eden fikirler, Allâh İNDÎ’nden değil; çeşitli plan(!)larda yaşayan yaratıklardan kaynaklanmaktadır.

Öyle ise, bu tür çelişkili fikirler buna göre değerlendirilmelidir.

Allâh indînden gelen ilim ise, bir fikrî bütünlük içinde; bir sistem ve düzeni yansıtan ilimdir.

 

 -80-

Her topluluk lâyık olduklarını başa geçirir...

İnsanlar lâyık olduklarıyla beraber olurlar!

Dostunu söyle; kim olduğunu söyleyeyim; mesajı önemlidir!

Değerlendiremediklerinizi alıp atacaksınız; ve sonra da ondan mahrum kalacaksınız!

Ellerinizle yaptıklarınızın ve seçimlerinizin getirisi sonuçlarını yaşayacaksınız!

İsimlere, etiketlere aldananlar, müsemmaların sonuçlarını yaşarlar! Sistemde mazerete yer yoktur!

Anlayışı sınırlı veya kıt olanlar, dünden ibret almazlar; günü yaşarlar; isimle uğraşıp, isimlenen kavram veya kişilikten perdelenirler; sonuçlarından da kaçınamazlar!..

Yarın pişman olmak istemiyorsanız, elinizdeki ilmi iyi değerlendirin; Hz. Muhammed aleyhisselâmın yolundan ve öğretisinden ayrılmayın; başka cinnî veya uzaylı diye tanımlanan planların sesleniş ve saptırmalarından korunun!

Yanıldığınızı anladığınızda telâfi etme şansınız olmayabilir.

18 / 33

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!