Dünya’nın bir yılı, Güneş çevresindeki bir turudur; bilindiği üzere...

Güneş’in bir yılı ise, Samanyolu adını verdiğimiz galaksimizin merkezi çevresindeki bir turudur!.. Merkezden yaklaşık 32 bin ışık yılı uzaklıktaki yörüngede yapılan bir tur, tam 255 milyon sene sürmektedir!.. Yani, bir Güneş yılı 255 milyon Dünya senesi olmaktadır!..

Dünya üzerinde bir insanın, Dünya zaman birimine göre 70 yıl yaşadığını kabul edersek; aynı insan gerçek boyutu olan Güneş zaman birimine göre sadece 8.6 saniye yaşamaktadır!

Yani, bir insan yetmiş sene yaşadıktan sonra dünya yaşamından ayrılıp; Dünya’nın manyetik çekim alanının içinde yer aldığı, Güneş yörünge ve enerji alanı olan platformdaki hayata geçtiği anda fark edecektir ki; sadece 8.6 saniye yaşamıştır geçmişte!

İşte gerçekte bu üç-beş saniyelik dünya yaşam süresi, -teknik nedenlerine girmek istemiyorum konuyu fazla yaymamak için- bize yıllar süren bir yaşam süreci gibi gelmektedir!

Tıpkı en fazla 50 saniye civarında gördüğümüz rüyaların, o rüya içindeyken çok uzun süreler gelmesi gibi!.. Ne var ki bir de, uyanıp aradan bir zaman geçtikten sonra, o rüyanın ne kadar sürdüğünü hatırlamaya çalışın!..

50 saniyelik bir rüya, uyandığımızda, hele ertesi gün ne ifade ediyor?..

Ya yedi-sekiz saniyelik bir “Dünya rüyası”, ölüm sonrası Berzah âlemi -Güneş boyutu yaşamı- içinde ne ifade edecek?.. Bir düşünün!..

Yani gerçekte, bizim şu anda Güneş ışınsal platformu üzerinde ve o değerlere göre yaşamamıza karşın; madde beden ve beş duyu kayıtlarıyla beynimiz bloke olmuş bir hâlde değerlendirmeler yaptığımız için, kendimizi Dünya’lı -madde- sanmaktayız!.. Ve tüm değer yargılarımız da Dünya’ya göre endekslenmiş durumda!..

Oysa “ölümle birlikte” gerçeğin bundan çok farklı olduğunu; dünya yaşamının sadece bir rüya süresi olduğunu çok acı bir şekilde fark edeceğiz!..

Sonra da pek çok şeyi yapma fırsatını bilgisizlik ya da sâbit fikirlilik yüzünden yitirmiş olduğumuzu anlayacağız!

“İNSANLAR UYKUDADIR; ÖLÜNCE UYANIRLAR!”

Şeklindeki Allâh Rasûlü uyarısını bir de bu gerçekle bir arada değerlendirmeye çalışalım bakalım...

“Onu gördükleri süreçte, sanki onlar (dünyada) hiç kalmamışlardır! Ancak bir Aşiyye (Güneş’in ufukta batma süresi) yahut onun battıktan sonraki kalan aydınlık süresi kadar dünyada yaşamış olduklarını sanırlar.” (79.Nâzi’at: 46)

“Dedi ki: ‘Ancak az (bir süre) kaldınız, eğer gerçekten bilseydiniz!’” (23.Mu’minûn: 114)

Düşünün ki, “Dünya âhiretin tarlasıdır” hükmünce, sadece burada ektiklerinizi biçeceksiniz ölüm sonrası yaşamda!.. Ve tüm “ekim” süreciniz belki de ortalama 5-6 saniye, o da brüt!

Çocukluk ve çeşitli hastalıklarla geçen yaşlılık sürecini de düşerseniz, geriye yalnızca birkaç saniyelik sermaye biriktirme ya da ekim süreciniz kalıyor, gelecekteki milyar kere milyarlarca saatlik ömür sürecine göre!..

Öyle ise bir düşünelim, fevkalâde kısıtlı olan dünya yaşamımızın ne kadarını, yarın bizim için hiçbir değer ifade etmeyecek boş şeyler için harcıyoruz; ne kadarını da gelecekte işimize yarayacak konular üzerinde değerlendiriyoruz?

Bilincimizi oluşturan beynimizi ve özelliklerini ne kadar tanıyabiliyoruz?..

Gelelim biraz da yaşadığımız boyutun değerlendiricisi ve ona dair hükümlerimizin kaynağı olan beyine; onun çalışma sistemine, dünyasına...

4 / 66

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!