Sonra “Kıyamet” denen, Dünya’nın Güneş ısısında bozunumu devresinde, bugünkü karakteristiği istikametinde yeniden bâ’s olur!..

Ve nihayet, son defa bu bedenler de gittiği ortama göre yeniden bir bâ’s ile oluşurlar. Kabirde, şu andaki mevcut aklımızla, algılama­-değerlendirme mekanizmamızla mı olacağız?..

Bu konuda Abdullah bin Ömer (r.a.) anlatıyor... “Hz. Ömer, Münkir ve Nekir adlı iki meleğin kabirde gelip sual sorması hususunu Hz. Rasûlullâh ile konuşurken sordu:

− (Kabirde) aklımız başımızda olacak mı Yâ Rasûlullâh?..

− Evet!.. Aynen bugünkü gibi!”

Evet, ölümü tatmış, aklı-şuuru yerinde, fakat bedeni kul­lanım dışı kalmış diri kişi mezara konulunca ne olur?

Bunu da Enes radıyallâhu anh’ın ağzından dinleyelim... “Rasûlullâh (sallâllâhu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu:

− Kul kabre konulduğunda, kabirden uzaklaşanların ayak seslerini işitir... Onlar uzaklaşırken iki melek gelir ve onu oturtup şöyle sorarlar:

“Muhammed denen adam hakkında ne dersin?..” Kişi eğer müminse;

“Şehâdet ederim Muhammed ALLÂH’ın kulu ve Rasûlü’dür.” Bunun üzerine,

“Şu cehennemdeki yerine bak! ALLÂH onu cennet­tekine tebdil etti...”

O, artık hem cehennemdeki yerini, hem de cennette gideceği yeri görür.

İnkârcı veya gösterişte müslüman ise şöyle der:

“Bu konuda kesin bir düşüncem yok. İnsanların konuştuklarından başka!..” Ve ona şöyle denilir:

“Onu tanıyamadın ve bilemedin!”

Sonra ona öyle bir tokmakla vurulur ki, feryadını insan­lar ve cinler dışındaki her şey işitir!..”

Nihayet şu hadisle konuya son verelim;

“Ölümü tadmış kişi, yakınlarının ağlaması sebebiyle azap görür.”

Bu konuda daha pek çok Rasûlullâh uyarısı vardır, ilgili hadis kitaplarında okunabilir.

Netice şudur ki:

KİŞİ ÖLMEZ, “ÖLÜM”Ü TADAR!..

Ölümü tatmak denilen olay, kişinin madde bedenin kuman­dasını yitirip, “ruh” adı verilen bir tür holografik ışınsal bedenle yaşamına kaldığı yerden devam etmesidir.

Bu hâl dolayısıyla, kabre konan her kişinin şuuru yerindedir!

Kıyamete kadar da şuurlu olarak yaşamına devam eder.

Kıyamette de o günün şartlarına göre, yeni bedene kavuşur.

***

ÖLÜM tadıldıktan sonra neler olup bitiyor?.. Şimdi de kısaca bunu anlatalım; ÖLÜM tadıldığı anda kişi bir süre çevresindeki Dünya’yı algılamaya devam eder... Çevresinde olup bitenleri, yapılan konuşmaları, üzüntü ve feryatları aynen biyolojik bedenle yaşıyormuşçasına algılar.

Bu devrede âdeta bitkisel hayattaki bir insan gibidir.

Dışarıda tüm olup bitenleri algılıyor, fakat dışarıya hiçbir mesaj veremiyor durumdadır.

İşte bu anda sıra cenazenin yıkanmasına gelir...

Cenaze niçin yıkanıyor?..

Cenazenin yıkanmasının bilebildigimiz kadarıyla hikmeti, henüz hücresel canlılığı devam eden biyolojik bedenin sudan ozmos yoluyla biyoelektriksel takviye almasıdır... Böylece kişi, kısa bir süre daha beden aracılığıyla yaşamış olduğu Dünya ile iletişimini tek yanlı da olsa sürdürebilecektir.

ÖLÜMÜN TADILDIĞI andan itibaren başlayıp, mahşere kadar devam edecek olan yaşam boyutuna BERZAH âlemi denilir.

Ölümle başlayan ve mahşer evresine kadar sürecek olan hayat üçe ayrılır;

a. KABİR yaşamı

b. KABİR âlemi yaşamı

c. BERZAH âlemi yaşamı

41 / 51

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!