Muhterem kişi...

Efendimize sordular:

“Müferridûn kimlerdir?”... Cevap buyurdu; “Allâh’ı çok zikredenler!..”

Bil ki, Allâh’ı tespih etmeyen tek bir mahlûk;

“HİÇBİR ŞEY YOK Kİ, O’NUN HAMDI OLARAK, TESPİH ETMESİN! FAKAT SİZ ONLARIN İŞLEVİNİ ANLAMIYORSUNUZ!” (17.İsra’: 44)

Âyetinde de belirtildiği gibi, yoktur!..

Bütün yaratılmışlar, her an O’nu tespih etmektedir! Bir kısmı bilerek, bir kısmı bilmeyerek... İnsan da, hayvan da, taş da, toprak da, ot da, hava da... Fakat, Rabbin indînden ilim vermediği kişiler bunu bilemezler, idrak edemezler.

Her bir Esmâ-i ilâhînin zuhuru, her bir tecellinin varoluşu ve varoluş gayesi onun gerçek tespihidir. Eğer ehli isen bu cümlemizden bir şeyler anlamaya çalışırsın. Rab dilediği tecellilerin yaratıcısıdır.

Bütün bu tespihlerden ayrı olarak; bu hadiste de buyrulduğu üzere “müferridûn”un vazifelerini izah sadedinde, “Allâh’ı tespih edenler” veya “Sabredenler” veya “Çokça hamd edenler” denilmemiş de; “Allâh’ı çok zikredenler” buyrulmuştur.

“...AYAKTA VEYA OTURURKEN YA DA YANLARINIZ ÜZERE UZANMIŞKEN (sürekli) ALLÂH’I ZİKREDİN... “ (4.Nisâ’: 103)

Genel mahlûkata ait zikir başkadır; “insan”a ait olan başka!

Buradaki, bütün mahlûkata değil sadece insanlara şâmildir… Çünkü;

“MUHAKKAK Kİ BİZ O EMANETİ (Esmâ şuuruyla yaşamayı), SEMÂLARA (benlik bilincine), ARZA (bedene) VE DAĞLARA (organlara) ÖNERDİK DE, ONU YÜKLENMEKTEN KAÇINDILAR (Esmâ bileşimleri onu açığa çıkarmaya elvermedi); VE ONDAN KORKTULAR! ONU, İNSAN (hilâfeti oluşturan Esmâ mânâlarını açığa çıkarma şuuru) YÜKLENDİ.” (33.Ahzâb: 72)

Âyetinde belirtilen emanettir bu!..

“Zikir”; insanların asıllarına yöneliş ve tekâmülleri derecesinde, gerçek anlamına uygun bir hâl alır.

 

25 / 30

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!