2. Bakara Sûresi (151-223)

İsmi el-Bakara (o malum inek, İsrailOğulları’nın ineği) olan sûre, meşhur kabule, Kûfe ekolüne göre 286 ayet olup Kurân’ın en uzun sûresi’dir...

Hicretten sonra, Medine-i Münevvere’de nâzil olan ilk sûre olduğu gibi, bütün Kurân’ın en son inen “İçinde /kendisinde ‘Allah’a döndürüleceğiniz o günden korkun/ o gün için korunun/ o günün bilinci ile yaşayın... Sonra zulme uğratılmaksızın her bir nefs’e kazandığı tam verilir!” (Bakara:281) ayeti de bu sûrededir...

Bakar Sûresi’nin tamamı Medine-i Münevvere’de ve değişik süreler zarfında, büyük kısmı Hicret’in ilk iki yılında nâzil olmuştur... Sadece 285-286. ayetlerinin Mekke-i Mükerreme’de, Mi’rac gecesinde vasıtasız vahyedildiği de rivayetler arasındadır...

Bakara Sûresi’nin fazileti ve kısaca özelliği:

Bazı Hadis-i Şerifler:

“Şüphesiz her şeyin bir hörgücü /tepesi/zirvesi vardır, Kurân’ın zirvesi de el Bakara’dır” (Darimi)

“Evlerinizi makbere (cesed bulunan yer; mezarlık)lar haline getirmeyiniz (Yunus:87:evlerinizi kıblegah-namaz kılınan yer yapınız); şüphesiz ki şeytan içinde Bakara Sûresi’nin okunduğu evden firar eder” (Müslim)

Hz. Ömer Bakara Sûresi’ni 12 yılda öğrenmiş, oğlu Abdullah ise 8 yılda öğrenmişti... Hatta Hz.Ömer r.a. Bakara Sûresi’ni hatmedince deve kesmiştir..

El-Bakara, Kurân’ın en kapsamlı ve tafsilli bir sûresidir... Bu nedenle “FUSTAT’ul-KURÂN” yani “Kurân’ın otağı-şehri”, denmiştir... “Allah”ın en azıym meclası (tecelligahı) olan Kurân’ın, bu azametine ve bütünlüğüne ait bütün mefhumlara bu sûrede değinilmiş, gerekli atıflar ve işaretler yapılmış, hükümler açıklanmıştır, ULUHİYYET iktizasınca...

Boyutların münasebetini, Yeryüzünde “diyn” realitesini ve insanlık zuhurunu tüm boyutları ile, skaladaki katmanlarla mukayeseli olarak ifade etmektedir...

“Halife” olarak Adem’in yaratılması; “haniflik” bilincinin, yani “insan” neslinin meydana gelişi...

Fıtrî Zenb, yani esas günah gerçeği...

insanlık boyutunun kemalatları; insanların bilinç farklılıkları: “muttaki”, “mu’min”, “kafir”, “münafık”, .. gibi...

Hz.İbrahim ve  İbrahim Ailesi’nin önemi; İbrahim milleti; İslâm’ın zuhuru...

İnsanlık için olan Ka’be’nin binası ve özelliği...

İsrailOğulları misyonu ve bu bağlâmda Yahudilik ve Hristiyanlık gerçeği ve İslâm’a nisbetleri...

“DİYN”in zahiri olan İslâm’ın, insanı hakikatına erdirici, tam teslimiyeti/fenayı ve akabinde hasıl olan vısal ve bakayı maslahat ve temin eden en büyük yol/yöntem/tarikat olduğu...

Click to View Transcript of This Video!

151-) Kemâ erselnâ fiyküm Rasûlen minküm yetlû aleyküm âyâtinâ ve yüzekkiyküm ve yüallimükümül Kitâbe vel Hikmete ve yüallimüküm mâ lem tekünû ta’lemûn

Nitekim, içinizden (hakikati dillendirmek üzere) Rasûl irsâl ettik (açığa çıkardık); âyetlerimizi (varlığın hakikati oluşumuza dair işaretleri) size tilavet ediyor (okuyup anlatıyor), sizi arındırıyor ve Kitabı (hakikat ve Sünnetullâh bilgisini), Hikmeti (varlığın oluş sistem ve düzenini, oluş mekanizmasını) ve bilmediklerinizi öğretiyor.

152-) Fezkürûniy ezkürküm veşkürûliy ve lâ tekfurûn;

O hâlde beni zikredin (anın - düşünün) ki sizi zikredeyim. Şükredin bana (değerlendirin beni), sakın küfretmeyin (hakikatiniz ve varlığın hakikati olduğumu inkâr etmeyin).

153-) Yâ eyyühelleziyne âmenüste’ıynû BisSabri vesSalâti, innAllâhe ma’asSabiriyn;

Ey iman edenler, hakikatinizin açığa çıkartacağı sabır (dayanma kuvvesi) ve salât (hakikatiniz olan Esmâ mertebesine yönelişin getirisi olan müşahede) ile yardım isteyin. Muhakkak ki Allâh sabredenlerledir (Es Sabûr Esmâ’sıyla - mâiyet sırrı).

154-) Ve lâ tekulû limen yuktelu fiy sebiylillâhi emvât* bel ahyâün ve lâkin lâ teş’urûn;

Allâh için (iman ehli olduğu ve iman mücadelesi verdiği için) öldürülenlere “ölüler” demeyin. Bilakis onlar diridirler, ancak siz bunu idrak edecek kapasiteye sahip değilsiniz.

155-) Ve leneblüvenneküm Bişey’in minelhavfi velcû’ı ve naksın minel emvâli vel enfüsi vessemerat* ve beşşirisSabiriyn;

Sizi, korkacağınız bir şeyle, açlıkla, malınızı, canlarınızı (canınız gibi sevdiklerinizi), çalışmalarınızın mahsulü olan şeyleri eksiltmekle sınarız. Bu olaylara karşı sabredenleri (tepki koymayıp olayın nasıl sonuçlanacağını bekleyenleri) müjdele!

156-) Elleziyne izâ esabethüm musıybetün kalû innâ Lillâhi ve innâ ileyhi râci’ûn;

Onlar, kendilerine hoşlanmadıkları bir olay isâbet ettiğinde, “Biz Allâh (Esmâ’sının açığa çıkması) içiniz ve O’na dönücüyüz (sonuçta bu gerçeği yaşayacağız)” derler.

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu İzlemeyi İndirebilirsiniz!