2. Cüz

Bakara: 142-252 âyetlerinden meydana gelir...

Cüz’ün ilk âyetlerinde ehli kitab ile ümmet-i vasat olan Ümmet-i Muhammed’in karşılaştırılması yapılır... Ehl-i Kitab’ın tenzih ve teşbihte haddi aşmalarını teraziye getirip düzeltme konumu olan şahid bir ümmet olarak, Ümmet-i Muhammed’in (Hz. Muhammed a.s.ın Dininden olanların) MEHDİ bir ÜMMET olduğu vurgulanır (142-143)...

Ayrıca:

Mescid-i Haram’ın “kıble” oluşu (144-150)... “Kıble” mekansal bir yön demek değildir (177)... Nebi Rasûl’ün eşsiz 5 işlevi (151)... İstirca’ gerçeği (155-157)... Safa-Merve, Arafat, Hac-Umre (158, 196-203)... İsm-i A’zam âyeti (163)... Kısasta hayat var (178-179, 194)... Oruç ve Şehr-i Ramazan (183-187)... Fitne adam öldürmekten daha şiddetli ve daha büyük bir kötü durumdur (190-193, 217)... Dünya hayatı kafirlere süslendirilmiştir (212)... Nebilerin ba’sinin hikmeti (213)... Sevdiğiniz şer, hoşlanmadığınız hayır olabilir (216)... Müşrik kadın veya erkekle nikahlanmayın (221)... Evlilik ve talak meseleleri (222-242)... Salât-ı Vusta (238)...  Allâh’a güzel borç veren (245)... Talut-Calut ibretlik kıssası (246-252)... 

Dinle Metnini Görmek İçin Tıklayın

Kur’ân-ı Kerîm’in nesnel varlığı açısından harf-kelime-âyet-sûre-kitab inşası ve anlamı vardır; ve bu yapı her devirde aynıdır... Bu Kitab’ın (mushaf’ın) “kaç sayfa” veya okuyana bir tertip ve kolaylık için “kaç bölüm” olması; ya da yazı tekniği, insanlara bağlı bir düzenlemedir ve bu zamana bağlı bir farklılık ve gelişme gösterir...

Aslında Kur’ân, cüzlere ayrılamaz!... “Allâh” ismiyle işaret edilen hakiki tekillikte tecezzi kabul etmez!...

Nitekim Kur’ân şöyle der:

Hicr: 90-) Muktesimiyn’e (Tevrat ve İncil’i, beşeri bir bilgiymiş gibi kısım kısım edenlere) inzal ettiğimiz gibi (sana da tecezzi yapılamaz bir tekillik olan hakikat ilmini inzal ettik).

91-) Onlar ki, Kurân’ı (Hz. Muhammed a.s.a İNZAL edilen, Hakikat ve Sünnetullâh için en şanlı bilgiyi), cüzler kıldılar (cüz cüz ettiler).

Bu nedenle Hz. Rasûlullâh a.s. döneminde, inzal olduğu kadarıyla, Kur’ân-ı Hakiym’in bölümleri “Besmele” ile ayrılan “Sûre”lerdi!... Sonradan olan cüz ayrımı yoktu... “Ayet”lerden oluşan ve “Besmele” ile ayrılan 114 “Sûre” vardır Kurân’da... 

Oysa cüz ayrımı “Besmele”sizdir ve en-Nebi s.a.v.in vefatından sonra olandır!...

Kur’ân sûreleri’nin bile iki çeşit tertibi vardır...

1. Nüzûl sırasına göre olan mushaf... Hz.  Âli r.a.ın mushaf’ı böyleydi...

2. Bugünkü kitabî tertip... Literatürde “son arz” denilen Hz. Rasûlullâh a.s.ın son Ramazan Ayı’nda Cibriyl’e mukabele etmesinin bu sıraya göre olduğu rivayeti üzerine...

Yani Hz. Rasûlullâh a.s. hayatta iken iki kapak arasına getirilmiş bir kitap halinde mushaf yoktu... Bu ilk defa Hz. Ebubekr esSıddık r.a. hilafetinde yapılmış ve en son halini de Hz. Osman zinnureyn r.a. zamanındaki çalışma ve çoğaltma ile almıştır...

Kurân’ın hem ders ve hıfz edilmesi, hem de düzenli olarak okunması için ilk başlarda yedi bölüm olarak uygulamasını yapmışlar; haftada bir hatim indirilmesi için bir düşünce ile... Daha sonra otuz bölüme ayrılarak, özellikle Kur’ân ayı olan Ramazan aylarında “salatul kıyam= kıyam salâtı” denilen “teravih” namazlarında, hergün Kur’ân-ı Kerîm’den bir cüz miktarı okunarak hatim edilsin; veya dileyen diğer aylarda da hergün okuyarak, hiç olmazsa ayda bir, baştan sona Kurân'ı okumuş olsun diye bir maslahat gözetilmiş... Hatta daha sonra bu “cüz”ler de “hizb” (cüz’ün yarısı) ve “rub”(cüz’ün dörtte biri)ne ayrılmış, gene belli kolaylıklar için...

Kurân’ın baştan sona okunacağı müddet için bir alt sınır belirtilmiştir: “Kurân’ı üç’ten az (üç günden az müddette baştan sona) okuyan kimse fakih (din’de derin anlayışlı) olmamıştır (ne okuduğunu anlamamıştır)”, hadis-i şerifi ile... Hz. Rasûlullâh a.s.ın bilinen sünneti, özellikle gece salâtında çok uzun sûreleri peşpeşe kıraat ettiği ve her Ramazan Ayı’nın son on günü içinde (son senesi 20 gün) i’tikaflı iken, Cibril ile inzâl olan Kurân’ı baştan sona mükabele etmesidir!...

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Dinlemeyi İndirebilirsiniz!