Sayfayı Yazdır

Allâh Rasûlü’ne Gerçekten İman Ediyor muyuz?

Bir ilâhi geliyor uzaktan kulağıma tatlı tatlı, değerli ses Ahmet Özhan’dan…

“Bu bir rıza lokmasıdır; yutamazsın demedim mi?”

Erenlerden biri demiş bu sözleri…

Nedir bu razı olunası konu? Yutulası çok zor lokma?

En başta, “Allâh Rasûlü’ne iman”!

En sonda, gene, “Allâh Rasûlü’ne iman”!

“DİN”e iman, tümüyle, Allâh Rasûlü ve son Nebisi Muhammed Mustafa (aleyhisselâm)’ın bildirdiklerine imandan ibarettir!

İyi ahlâk derneği başkanı(?), sevgili peygamberimiz(!?) Mustafa”dan söz etmiyorum… Hayallerinde böyle biriyle yaşayanlara, yaşadıkları mübarek olsun! Onlar da, iyi ahlâklı, yoldan taşı kaldıran, komşusu açken tok yatmayan, kardeşini kendi gibi düşünen bir vatandaş olarak; sistemin ve “Sünnetullâh”ın gerçeklerinden habersiz geçip gitsinler bir sürü insan gibi… Ne diyelim ki…

Ama…

Ben, Allâh Rasûlü ve son Nebisi Muhammed Mustafa (aleyhisselâm)’ın, müşahede edemiyorsak da, idrak edemiyorsak da, algılayamıyorsak da, hiç olmazsa, iman etmemizi istediği çok çok önemli “Sünnetullâh” gerçeklerinden söz ediyorum!

Elbette, “Ben konuşan Kurân’ım” diyen Allâh arslanı olan Şahı velâyet Hazreti Âli gibi, “Görmediğim Allâh’a kulluk etmem” cümlesinin açığa çıkmasına sebep olan müşahedeyi beklemiyorum kimseden!

Ama en azından, idrakın yüceliğinin getirisini yaşayamasak da, inkârın ilkelliğinden uzaklaşalım istiyorum!

Her türlü dil, anlayış, ırk, renk ayrımından arınmış olarak evrensel gerçekler boyutunda yaşayan Evrensel İnsan’ın müşahede ettiği Sünnetullâh gerçeklerini hiç olmazsa inkâr etmeyelim istiyorum... Ki böylece Allâh Rasûlü’nün bildirdiklerine, evrensel “Sünnetullâh” gerçeklerine iman kapısı açılsın bizlere istiyorum!

Bilelim ki…

Kadere iman, bize Kur’ân-ı Kerîm’de “Sünnetullâh” olarak bildirilen, evren içre evrenlerin varoluşundaki sistem ve mekanizmaya inanmaya işaret eder! Bu açıklananlar, 14 asır öncesi şartlarda anlatılabileceği kadardır. Günümüzün tüm bilimsel buluşları da tamamıyla bu bildirilenlerle örtüşmektedir.

“ALLÂH” ismiyle işaret edilenin “Esmâ âlemi”nin tecellisi (yansıması) olarak var kabul edilen, İlmullâh’taki “RUH” adlı TEKİL yapının, “çok boyutlu tek kare resmin içindekilerin varoluş sistem ve mekanizması”, “DİN” kapsamında “Kader” olarak anlatılmaya çalışılmıştır!

Önceki yazımda, öğrendiğimize göre, RUH adlı melek veya İnsan-ı Kâmil veya Hakikat-i Muhammedî olarak bildirilen yaşam boyutunun fetih sahibi “vâris”lerde de açığa çıktığı bildirilen şu müşahededen söz etmiştim:

“Algılama sisteminle, yalnızca yaşadığın sistemi değil, galaksi veya evreni değil; tüm semâlardakileri, yani “katmanlardakileri”, yani hücreler boyutundaki bilinç türlerini yaygın ve katmansal olarak, yani moleküler boyuttaki bilinç türlerini yaygın ve katmansal olarak, yani atom altı katmanların bilinç türlerini yaygın ve katmansal olarak algılasaydın aynı anda da; beynin onları da görüntüleyebilseydi!..”

Tek Bir yapının yaşantısından olan her şey! “Allâh” adıyla işaret edilenin her an yeni bir şanda olan Esmâ’sı! ZÂT’ıyla kaîm olan “Esmâ”!.. Ötesi “hiç”lik!.. Öyle olduğuna işaret eden “Ahadiyet” vasfı!.. “Âlemlerden Ğaniyy” oluşunun işaret ettiği “EKBER” oluşu…

Öte yanda, varlık sûretleri şeklinde açığa çıkardığı, tanrı ve fermannamesi ile muhatapları senaryosu!

64 / 109

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!