Sünnetullâh

Yaşadığımız Dünya'da otomatik olarak tâbi olduğumuz yasalar ile, tüm evrensel yasalar Kur'ân-ı Kerîm'de "Sünnetullâh" olarak isimlendirilmiştir...

Stringlerin hareketinden; holografik gerçeklikten; evrenler arası ilişkilerden; evrenin enerji bütünselliğinden; kozmolojik ilişkilerden; insanın kendi yapısı ve özündeki Arş'ından Kürsî'sine, semâvatına ve yedi kat arzına kadar tüm ilişkiler yumağı, hep "Sünnetullâh" kapsamında gerçekleşir!

Sohbet Metnini Görmek İçin Tıklayın

00:30 İsmi “ALLÂH” olanın yeryüzündeki en büyük mucizesi, MUHAMMED MUSTAFA (aleyhisselâm)’dır! O’nun beyni, hakikati ve beyni ile hakikati arasındaki iletişim, yeryüzünde açığa çıkmış en büyük mucizedir! ALLÂH kulu ve Rasûlü Muhammed (aleyhisselâm)’ın en büyük mucizesi ise Kur’ân-ı Kerîm’dir! Niçin?

02:30 Tüm evrensel yasalar Kur’ân-ı Kerîm’de “Sünnetullâh” olarak isimlendirilmiştir...

04:00 Şimdi bir evrensel gerçeği vurgulayalım; bazılarının hafsalaları çok zorlansa veya alamasa da... Zira gerçek gerçektir! Nokta’dan ilk açılımın olduğu andan, genişleyen evren gerçekliğine dayalı bir şekilde sonsuza dek tüm olan ve olacaklar, Yaratıcı Kudret indînde bellidir ve asla değişmez!

06:00 Evren anayasasının "değişmez" veya "değiştirilemez" maddeleri nelerdir?

07:20 İblis denilen varlığın isyanı dahi mutlak kulluğunun eseridir! Ne var ki mutlak kulluk ifası, tard edilme veya lânete (uzak düşmeye) engel olmaz!

09:00 Sistemde duygulara ve beşerî değer yargılarına dayalı değerlendirmelerin hükmü yoktur! Acımak veya acınmak sistemin işleyişini etkilemez. Korunmak isteyenler için, içinde bulunulan ortamın gerektirdiği tedbiri almak zorunludur.

10:50 Her birim, her bir anda, kendisinden daha önceki süreçte açığa çıkmış olanın sonuçlarını ve gereğini yaşamaktadır; farkında olsa da, olmasa da! Bu, yaptıklarının cezasını (yani karşılığını) almasıdır. “Bugün”, “dünün” sonucudur; “yarın” ise “bugün”ün sonuçları yaşanacaktır!

13:30 Her birim için sonsuza kadar sadece yapabildikleri ve yapabildiklerinin sonuçları söz konusudur.

14:05 Sistemde geçmişin telâfisi yoktur! Sistemde oluşlar sürekli bir ileriye gidişi oluşturduğundan ve yaşanılan hiçbir an’ın tekrarı söz konusu olmadığından geriye, DÜNE dönmek de imkânsızdır. Dolayısıyla geçmişin telâfisi yoktur!

15:25 İsmi “ALLÂH” olan, bu konuda yeterli bilgiye ve tefekküre sahip olmayanların sandığı gibi, uzayda bir gezegende yaşayan bir tanrı olmadığı için bir gün tanrının karşısına geçip neden türünden soru sormak da kesinlikle mümkün değildir!

16:30 Yaşam, ibadet denen beyindeki Allâh isimlerine dayalı özellikleri açığa çıkarmak için tek ve eşi bir daha gelmeyecek yegâne şanstır. Bahanesi veya mazereti ne olursa olsun bunu değerlendirmeyen sonuçlarını ebeden değiştiremez!

19:00 İnsanın farkı, kendi semâvatında yükselerek veya özündeki hakikat noktasına urûc ederek beşerî değer yargıları ve duygulardan arınmış bir hâlde, “halife” olmayı başarabilme olanağına sahip olmasıdır!

21:00 "Sünnetullah" ile "Sünnet-i Rasulullah" ayrı şeyler değildir. Bazıları Allâh Rasûlü’nü, yetişme şartlanmaları ile “baba” gibi kabul ediyorlar. Hâlâ hiçbir şey anlamış değiller! “RASÛL”ler birimizin, babası amcası falan değillerdir; ALLÂH Rasûlleri’dir...  

24:05 Kim olursa olsun, her birim “zerre”dir, “küll”e ayna olan; ve kendisindeki hakikatin özellikleriyle (Esmâ’sıyla) O’nun muradını zâhire çıkartır! “TEK”ten “çok”a bakma yetisi kendisinde açığa çıkmayanların bu sırrı anlamaları mümkün değildir; velev ki taklit yollu kabul edebile...

 

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Sohbeti İndirebilirsiniz!