Bilinmezden korkuyoruz veya altından kalkamayacağımız, üstesinden gelemeyeceğimiz şeylerden korkuyoruz!

Kozamızın dışındaki gerçekler ne?

Hiç kimsenin itiraz edemeyeceği bir kesin gerçek içindeyiz şu anda;

“Dünya’da varız ve belli bir süre sonra Dünya’da yok olacağız!.. Dünya’da ortalıkta görünmeyeceğiz!”

Yani, “ÖLÜM” dediğimiz bir olay yaşayacağız!

Şu anda yaşadığımız Dünya’da fark etmemiz gereken bir şey var, o da şu:

Dünya nasıl Güneş’in çevresinde bir turunu tamamladığı zaman “1 yıl geçti” deniyorsa, aynı şekilde Güneş dediğimiz yıldız da içinde bulunduğumuz ve “Samanyolu” adını verdiğimiz Galaksi’nin merkezi etrafında tur atıyor.

Bizim Dünya’mız ve biz, Dünya ile birlikte Güneş’e tâbi bir biçimde, Güneş’le beraber Galaksi’nin merkezi etrafında tur atmaktayız.

Güneş, “Samanyolu” adını verdiğimiz bu Galaksi’nin merkezinden yaklaşık 32 bin ışık yılı mesafeden, Galaksi’nin merkezi çevresinde tur atıyor ve bir turunu tam 255 milyon yılda tamamlıyor.

Yani Güneş’in 1 yılı, tam 255 milyon yıl sürüyor!

Biz Dünya’ya nispetle, “1 yıl” dediğimiz zaman 365 günlük süreci anlatmaya çalışıyoruz; ama Güneş’in Galaksi’nin merkezi etrafında atmış olduğu bir tur, yani bizim Dünya’mızın Güneş’e tâbi olarak, Güneş’le beraber Galaksi’nin merkezi etrafında attığı bir tur, 255 milyon yıl sürüyor!!! Gerçek Güneş yılı 255 milyon yıl!

Güneş etrafındaki Dünya turuna nispetle değil de, Galaksi merkezi çevresindeki dönüşümüze nispetle “YIL”dan söz edersek, 255 milyon yılda “bir yaş” yaşamış oluyoruz!!!

Anlatabiliyor muyum?..

Şimdi iyi düşünmeye başlayalım bu rakamlar üzerinde...

Şu anda Dünya üzerinde varız, fakat bir süre sonra “ölüm” dediğimiz olayla birlikte Dünya bizim gözümüzün önünden kaybolacak!

Çünkü, biz Dünya’yı 5 duyuyla algılıyoruz. Gözbebeğinin görme sınırlarına göre ve KADARIYLA gördüğümüz bir Dünya’da, dünyamızda yaşıyoruz!!!

Dört bin ile yedi bin angström arasındaki dalga boylarını göz bebeğimizin beynimize yollaması; beynimizin bu 4.000-7.000 arasındaki dalga boylarını değerlendirmesiyle, “görüyorum” dediğimiz her şeyi algılıyor ve onları “var kabul ediyoruz!”

Yine kulağımızın 16-16.000 hertz arasındaki dalgaları beynimize iletmesiyle birlikte “duyuyoruz” dediğimiz şeyleri algılıyoruz ve Dünya’nın varlığına da bu beş duyuyla kanaat getiriyoruz ve “Dünya işte var!” diyoruz veya “yok” dediğimiz şeyler için de bu beş duyuya bağlı olarak algılayamadığımız için “yok” diyoruz!

Oysa bu duyu sınırlamasına dayalı olarak “YOK” dediğimiz gerçekte “var” olan şeylerin ne haddi var ne de hesabı!!! Cahillikten dolayı “YOK” sandıklarımızın, gerçekte “VAR” olanların hesabını kimse bilemez!

Şu anda var saydığımız, var kabul ettiğimiz, üzerinde yaşamakta olduğumuz Dünya, “ÖLÜM” dediğimiz olayla birlikte beş duyu (kesitsel algılama) alanımızdan dışarı çıkacak, kaybolacak! Ancak, biz, gene Dünya’nın manyetik çekim alanı içinde, beyin ürettiği için, RUH denilen veya “astral beden” veya “ışınsal-holografik beden” denilen bir yapıyla yaşamımıza devam edeceğiz; yine Güneş’e tâbi bu manyetik alan içinde!..[1]



[1] Ruhun beyin tarafından üretilmesi konusunun detaylı açıklamasını, “İNSAN ve SIRLARI”, “RUH İNSAN CİN”, “DİN’İN TEMEL GERÇEKLERİ” kitaplarımızdan okuyabilirsiniz.

2 / 26

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!