-86-

Vakit ayırıp, bu yazıları okumak lütfunda bulunan tüm dostlarım...

Allâh hepimizi, mutlu, huzurlu, sağlıklı ve de sevdiklerimizle bir arada, BAYRAMA erdirsin.

Allâh, hepimize, kolay yoldan haddimizi bildirip, hazmını versin; tövbe-i NASUH nasip etsin; bâtınımız olan “Kendisi”ne, yönelmeyi hibe buyursun; nefslerimizdeki kapısını açsın, afâkta arayanlardan olmaktan kurtarsın...

Bunun için de, yapmamız gerekenleri bize kolaylaştırsın... 

 

-87- 

Gördüğüm kadarıyla insanların en çok zevk aldıkları şey, kendi kendilerini aldatmaktır!..

Kendi yaptıklarına, ortaya koyduklarına bakmadan boş hayaller kurup; gerçekleşmeyince de tanrılarını suçlamak, en önde gelen değerlendirmeleridir.

Bir organının zevki için harcadıklarına bak; bir de takdir ettiğin ilim için harcadıklarına bak!..

Acaba kıyasa gelir mi?

Öyle ise yaptıklarına karşılık ne bekliyorsun ki?

İlmine göre ne kadar yaşıyorsun?

Allâh, bizi, dünyada boş hayallerle yaşamaktan; ölüm ötesinde de sükûtuhayallerden korusun!

Vermeden alamayacağımızı idrak ettirsin!

Ötedeki tanrın için verdiklerine değil; Özündeki Allâh’a ermek için yaptıklarına bir bak!..

Allâh Rahmetinden umut kesmek yasaktır, mümine! 

 

-88- 

 “Kadere imanı” olmayanın, “imanlıyım” dediğindeki “iman”ı, kafasında tahayyül ettiği “tanrısına”dır; “ALLÂH”a değil!

“Allâh” adıyla işaret edilene “iman”, “Kader sistemine iman” ile mümkündür ancak[1].

Yaptığınız yanlışları, kadere bağlayarak savuşturmaya kalkmanız abesle iştigaldir. Zira, yaptığınızı mazur göstermeye çalışmak, size hiçbir yarar sağlamaz! Zira, ne gerekçeyle olursa olsun, ortaya koyduğunuz fiilin sonucunu yaşayacaksınız!

Sistemde mazerete yer yoktur; gerçeğini idrak edemediyseniz; kaderin arkasına sığınmanın size bir yarar sağlamayacağını da fark edemezsiniz.

Herkes ne için yaratılmışsa, kendisine kolaylaştırılanı başaracak ve ancak da bunun sonuçlarını yaşayacaktır.

Kolaylaşanlarına bak; geleceğini görmeye çalış!

 

-89- 

 “İftirayı dedikodu yollu edinip, hakkında kesin bir bilginiz olmayan şeyi laflıyor ve bunu sıradan bir konuşma sanıyorsunuz... (Oysa) o, Allâh indînde azîmdir (büyük bir şey)!” (24.Nûr: 15)

“Ey iman edenler... Yapmayacağınız şeyi niçin söylüyorsunuz! Yapmayacağınız şeyi söylemeniz, Allâh indînde çok nefret edilesidir!(61.Saff: 2-3)

Kur’ân-ı Kerîm’den, “Allâh”a iman etmiş insanlarla, tanrıya inanan ve tanrılarının kendilerini koruyacağını sanan kişiler arasındaki farkı belirleyen iki âyettir bunlar...

Ciddiyetsiz ve tefekkür sorunu olan insanlar, düşünmeden, organlarının o anki çıkarları neyi gerektiriyorsa, o çıkarları doğrultusunda konuşur, sözler verirler!.. Tâ ki amaçlarına ulaşsınlar! Bu davranışları da, “ALLÂH” adıyla işaret edileni kavrayamadıkları için oluşur! Onun yarattığı sistem ve düzeni anlamadıkları için; bu aldatmacalı davranışlarının sonucunda, başlarına neler geleceğini idrak edemezler! Bu yüzden de, zevkleri veya çıkarları uğruna insanlara gerçekleştirmeyecekleri vaadlerde bulunurlar.

Bunun, “imansız” bir şekilde ölümlerine yol açabileceğini düşünüp, fark edemezler!

Kafalarında tahayyül edip varsaydıkları ilkel tanrılarına göre bir yaşam biçimidir bu onlarda.

Ey iman edenler tutamayacağınız sözü niçin verirsiniz?

Allâh” adıyla işaret edilene iman edenler ise, bin düşünür bir söylerler. Vadettiklerini son noktasına kadar gerçekleştirirler! Yapamayacakları şeyi söylemez ve vadetmezler. Eğer bunu yaparlarsa, bilirler ki, içinde yaşadıkları sistem ve düzende bunun misliyle karşılığını alacaklardır.

“ALLÂH”a iman etmişlerden olarak ölümü tadıp yolunuza devam etmek istiyorsanız, geçmişteki bu tür yaptıklarınıza tövbe ediniz; bundan sonra, insanları, o anki çıkarlarınız veya geçici dünya menfaatleri için yapmayacağınız şeyleri söyleyerek aldatmayınız; tutamayacağınız sözleri vermeyiniz. Aksi takdirde altından kalkamayacağınız vebali sırtlanmış olursunuz! 

 

-90- 

Bak dostum, dünyadaki ömrün tümüyle cennet olsa bundan sonra -ki mümkün değil-; daha ne kadar yaşayacaksın?

Ebedî huzur ve saadete yüz çevirmene değer mi, bir kısım davranışların?

Ya, Allâh’tan yüz çevirmene; özündeki Allâh’tan tard olmana sebep olacak davranışlarda ısrarının nedeni ne?

Özündeki ALLÂH’a mı imanın yok?

Yaptıklarının, seni ebedî huzur ortamına götürmesi konusunda mı şüphen var?

Yoksa, sisteme, sadece yaptıklarının sonuçlarına ulaşabileceğine mi yeterince imanın yok?

Yoksa, sana tebliğ edilenlere mi inanmıyorsun?

Lütfen otur, al başını iki elinin arasına; eğlenmeyi biraz bir yana koyup, beynini çalıştır!..

İnandığın ne, inanmadığın ne?.. Bu inançla, ilmine göre nereye gidersin?

Yaptıkların sonucunda eline geçenler, değer mi gelecekte yitireceklerine?

“Yarın” rüya olacak, “dün” uğruna, ebedî yaşamının cehennem olmasını kabullenene ne denilir ki?

Hesaptan evvel hesap ver nefsine!.. Sana, hesap görücü olarak vicdanın umarım yeter!

Duygularını sen terk edemezsen; bil ki, imanın seni terk edecek bu gidişle! 



[1] “AKIL ve İMAN” isimli kitabımızda bu konuda detaylı bilgi vardır. 

20 / 33

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!