178. “Ikra’ Bismi Rabbikelleziy halak; Halekal’İnsane min ‘alak; Ikra’ ve Rabbükel’Ekrem; Elleziy ‘alleme BilKalem; Allemel’İnsane ma lem ya’lem” (96.’Alak: 1-5)

“Yaratan Rabbinin ismi (ile işaret ettiği hakikatin olan kuvveler) ile OKU! İnsanı Alak’tan (kan pıhtısı; genlerden) yarattı. Oku! (Çünkü) Rabbin Ekrem’dir! O ki, (O Rabbanî özellikleri ve genetiğini) Kalem olarak öğretti (programladı)! (Yani) insana bilmediğini talim etti.”

 

179. “…kul lilleziyne utül Kitabe vel ümmiyyiyne eeslemtüm* fein eslemu fekadihtedev* ve in tevellev fe innema aleykel belağ*…” (3.Âl-u İmran: 20)

“…Hakikat - Sünnetullâh bilgisi verilmiş olanlar ile ümmî olanlara (bu bilgiden habersiz olanlar - müşriklere) de ki: ‘Siz de İslâm’ı kabul ettiniz mi?..’ Eğer teslim olurlarsa hakikati kabullenmiş olurlar. Ama yüz çevirirlerse, işin onlara tebliğden ibarettir…”

 

180. “Ve ma künte tetlu min kablihi min Kitabin ve lâ tehuttuhu Bi yemiynike izen lertabel mubtılun” (29.Ankebût: 48)

“Sen O’ndan (inzâl ettiğimiz BİLGİden) önce (Tevrat, İncil gibisinden) bir kitap okumuyor ve onu sağ elinle de yazmıyordun... (Demek ki genel anlamda okur - yazar olabilir... Furkan: 5) (Eğer okuyup yazıyor olsaydın) o takdirde dediklerini çürütmek isteyenler elbette şüphe ederdi.”

 

181. “Bel Huve Kur’ânun Meciyd; Fiy Levhın Mahfuz” (85.Burûc: 21-22)

“Üstelik O, Kur’ân-ı Meciyd’dir. Levh-i Mahfuz’dadır!”

 

182. “Haa, Miiiym; vel kitabil mubiyn; İnna ce’alnaHU Kur’ânen ‘Arabiyyen lealleküm ta’kılun” (43.Zuhruf: 1-3)

“Ha, Miim. O hakikati apaçık açıklayan BİLGİye yemin olsun... Kesinlikle biz Onu Arapça bir Kur’ân olarak meydana getirdik, tâ ki (anlayıp) aklınızı kullanarak (değerlendiresiniz)!”

 

183. “…ma ferratna fiyl Kitabi min şey’in…” (6.En’am: 38)

“…Biz “OKU”nası Kitap olan yaratılmışlar âleminde hiçbir şeyi eksik bırakmadık!..”

 

184. “HUvelleziy enzele aleykel Kitabe minhu ayatun muhkematun hünne Ümmül Kitabi ve uharu müteşabihat* fe emmelleziyne fi kulubihim zeyğun feyettebiune ma teşabehe minhübtiğael fitneti vebtiğae te’viylih* ve ma ya’lemu te’viylehu illAllâh* ver Rasihune fiyl ılmi yekulune amenna Bihi küllün min ındi Rabbina* ve ma yezzekkeru illâ ulül elbab” (3.Âl-u İmran: 7)

“‘HÛ’dur; ki sana inzâl ettiği BİLGİ (Kitap) işaretlerinin bir kısmı muhkemdir (açık - net anlaşılır hükümler ihtiva eden), bilginin (Kitabın) anası - temelidir; diğerleri de müteşabihâttır (teşbih - misal benzetme yollu anlatım). Kalplerinde zey (art niyetli, olayı saptırmak isteyen düşünceye sahip) olan kişiler, fitne amaçlı tevilini (yorumunu - neye işaret ettiğini) yapmak üzere müteşabih olanlarıyla hükmederler. Bunların tevilini (kesin olarak ne kastedildiğini) ancak Allâh bilir. İlimde Rasih olanlar (derinlikli düşünenler): “İman ettik, onların tamamı Rabbimizin indîndendir” derler. Öze ermişlerden (Ulül Elbab) başkası bunu anlayamaz.”

 

185. “…ve tilkel’emsâlu nadribuhâ linNâsi le’allehüm yetefekkerun” (59.Haşr: 21)

“…İşte bu MİSALLERİ (sembolik anlatımları) insanlara tefekkür etsinler diye veriyoruz!

42 / 48

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!