“O’na isimlerin mânâlarıyla yönelin... O’nun Esmâ’sında ilhada sapanları (Esmâ’yı beşerî değer yargılarıyla sınırlayanları; El Esmâ ve El Hüsnâ’nın ne olduğunu fark edemeyenleri ve “Ekberiyet”iyle Allâh’ı bilmeyenleri) terk edin! Yapmakta olduklarının karşılığını göreceklerdir.” (7. A’raf: 180)

“El Hüsnâ’yı tasdik ederse, böylece ona en kolayı kolaylaştırırız!” (92.Leyl: 6-7)

Hatta ihsan hâli (muhsin oluşun cezası) bile “El Hüsnâ”ya bağlanıyor...

“İhsan ehline, daha güzeli (El Hüsnâ) ve fazlası (Rıdvan) vardır... Onların vechlerini (yüzlerini - şuurlarını) ne kara toz zerresi (bencillik), ne de (hakikatlerinden ayrı düşmenin getirisi olan) zillet kaplar... Onlar sonsuza dek cennet ehlidirler!” (10.Yûnus: 26)

“Zâtı” itibarıyla “benzeri” olmayan; Esmâ’sının işaret ettiği özellikleriyle yarattıklarıyla kayıtlanmaktan ve sınırlanmaktan berî olan; “Ekberiyeti” ile sayısız “nokta”lardan bir nokta olan “çok boyutlu holografik tek kare resim” diye açıklamaya çalıştığımız  “Esmâ mertebesi”nin “kesret - çokluk boyutu” olarak algılanışı olan -gerçekte tekil tümel- “fiiller” âlemini, “ilminde” var kıldığı özellikler ile yaratmıştır.

Daha derine gitmeden toparlayalım...

Allâh isimleri olarak vahiy yollu bildirilen özellikler, Dünya üstünde yaşayan “yeryüzü halifeliği”nin farkındalığına ermeye çalışan “zâlim ve cahil insan”ın algıladığının çok çok ötesinde, evrensel boyutların tümünü “yok”tan, “zıll - gölge” vücud olarak (holografik) “var” kılan özellikler tekilliğidir!

MUAZZAM, MUHTEŞEM, MÜKEMMEL özelliklerdir “Esmâ mertebesi”, tüm boyutsallığı ve içre varlıklarıyla evrenselliğin hakikati olarak!

Şimdi bir an, insanın algıladığı dünyasını düşünün!

Sonra da dar çerçeveli bakış açısı anlamındaki köylü bakışından arınmış olarak, en son bilgilerinizin oluşturduğu evrensellik anlayışıyla “başınızı (bakışınızı) kaldırıp semâya bir bakın” Kur’ân-ı Kerîm ifadesiyle!

Duyularınızla algıladıklarınız, evrensel azamet, ihtişam ve mükemmeliyet yanında nedir ki?

İşte bu gerçeklik dolayısıyla...

Umarım...

Allâh isimleri hakkında bugüne kadar düşünülüp konuşulup yazılmışların, yalnızca vahiy kaynaklı gelen BİLGİ’nin (Kitap’ın), arındığı kadarıyla bilinçlerimiz tarafından değerlendirilişi olduğunu aklımızdan çıkarmayarak; bu isimlerin işaret ettiği özelliklerin, tüm evrensellikte geçerli olduğunu; tüm yapıda her an yepyeni anlamları, açılımları meydana getirdiğini göz önünde tutarak konuya eğilebiliriz. Bu arada şunu vurgulayayım ki, Ekberiyet başlıklı yazımda açıklamaya çalıştıklarım pek “oku”nmamış! Bahsettiğimiz Esmâ mertebesinin özelliklerinin, “Allâh” adıyla işaret edilen indîndeki, sayısız “nokta”lardan bir “nokta” ve dahi “Hakikat-i Muhammedî” veya “Ruh adlı melek” isimlerine bürünerek açığa çıkan “Kuantum Potansiyel”, sonsuz-sınırsız; ezeli ve ebedi olmayan Esmâ mertebesi özellikleri olduğu gibi; ayrıca, bu mertebenin ilminin, tüm evren içre evrenler olan “çok boyutlu tek kare resim” diye söz ettiğimiz olduğu da fark edilmemiş! Bu yüzdendir ki, hâlâ, Allâh, âlemlerdeki tek bir tanrı olarak algılanmakta devam ediyor! Oysa tüm seyir ve dillendirilenler yalnızca “nokta”mızla ilgilidir ki; Allâh yalnızca “Allâh”tır; “Ekber”dir! Subhanehu min tenzihiy!

Şunu da asla hatırdan çıkarmayalım ki, yazdıklarım kesinlikle olayın son noktası olmayıp, bu konuda yazılabileceklerin yalnızca mukaddimesi (giriş yazısı) mahiyetindedir. Bundan daha derininin açıkça yazılıp yayınlanması tarafımızdan mümkün değildir. Ayrıca ehlinin fark edeceği üzere, bu kadarı dahi bugüne kadar bu açıklık, netlik ve detayla yazılmamıştır. Konu ustura sırtı gibi ince ve keskindir, çünkü okuyan kişi hiç farkında olmadan ya ötede bir tanrı kavramına kayabilir; ya da çok daha kötüsü firavun misali, benliğiyle - bilinciyle ve dahi hayvani yapı olan bedeniyle hakikati sınırlama derekesine düşebilir!

17 / 48

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!