İSLÂM inanç sistemine göre, tamamıyla UYDURMA, asılsız bir düşünce şeklidir!

Günümüzde, ruh çağıranların, ruhlarla görüştüklerini iddia edenlerin, veya kendilerini Mevlâna’nın, yahut ta geçmişteki bir İslâm büyüğünün ruhu olarak kabullenenlerin, ya da maalesef kendilerini CİNLERİN kandırdığı kişilerin savunduğu bir görüştür REENKARNASYON!.. [1]

Burada birkaç cümle ile vurgulayalım ki…

Her insanın ruhu, ana rahminde iken gelen “melekî” (ya da bir diğer deyişle kozmik) etkiler sonucu beyin tarafından üretilir; ve bu ruh beden, ölüm denen olayla biyolojik bedenden ayrılarak yaşamına kendi boyutunda devam eder...

“Nihayet onlardan birine ölüm geldiğinde dedi ki: ‘Rabbim beni (dünya yaşamına) geri döndür.Tâ ki (önemsemeyip) uygulamadığım şeylerde (iman üzere yaşamda, kuvveden fiile çıkarmadıklarımda) sonsuz geleceğime yararlı çalışmalar yapayım!’... Hayır (geri dönüş asla mümkün değil)! Öyle bir şey söyler ki geçerliliği yoktur (sistemde yeri yoktur)! Arkalarında yeniden bâ’s olunacakları sürece kadar, bir berzah (boyutsal farklılık) vardır (geri dönemezler; reenkarnasyon da {ikinci defa dünya yaşamı} mümkün değildir)!” (23.Mu’minûn: 99-100)

“ÖLDÜKTEN SONRA GERİ ÇEVRİLECEK YOKTUR!..” (Hak Dini, Cilt: 6, Sayfa: 4197)

Âyet ve hadisi dahi, ölümü tadan hiçbir kişinin asla dünyaya geri gelmeyeceğini vurgulamaktadır...

Rasûlullâh’ın “HALİFETULLÂH” olan kişiliği, ilmi ilâhîde, Allâhû Teâlâ’nın Esmâ ül Hüsnâ’sının mazharı olarak, ve de bu isimlerin mânâlarının oluşturduğu bir terkip olarak, Âdem henüz yaratılmadan önce takdir edilmiştir...

Yani, ALLÂH İLMİNDE ilk yaratılan en mükemmel varlık, mânâ, “HALİFETULLÂH” olan Rasûlullâh olduğu gibi, Dünya üzerinde ortaya çıkan son Nebi de gene kendisidir... Önce, Hakikat-i Muhammedî, ALLÂH İLMİNDE en mükemmel şekilde yaratılmıştır...

Daha sonraki aşamada, Âdem, Dünya üzerinde topraktan meydana gelmiştir... Burada topraktan meydana gelmiştir, ifadesinden murat, insan bedeninin beş duyu ile algılanan yapısının su ve mineral ağırlıklı olarak bir araya gelip ortaya çıkmasıdır...

Bu su ve mineral ağırlıklı “çamur” diye tanımlanan yapı, tamamıyla biyoelektrik esasa dayalı bir şekilde çalışan fabrika gibidir; ve katı-sıvı hammadde girdisini biyoelektrik enerjiye dönüştürerek beyne sevkeder... Beyin almış olduğu bu biyoelektrik enerjiyi değerlendiren bir mikrokompütür gibi çalışarak; kendisindeki verileri ışınsala dönüştürerek; hem “ruh” adı verilmiş bulunan holografik ışınsal bedene yükler, hem de bunları dışarıya yayar...

Beyinle ilgili bu çok kısa bilgiyi verdikten sonra, şimdi de beynin mânâ yapısıyla ilgili olaya bakalım...



[1] 1972 yılında çıkardığımız RUH İNSAN CİN isimli kitabımızda, “RUH”un yapısını, nasıl meydana geldiğini ve niçin TENASÜH yani REENKARNASYONUN olamayacağını bütün detayları ve delilleri ile izah ettik... Bu konuda geniş bilgi isteyenler, o kitabımızı tetkik edebilirler...

18 / 68

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!