Bizim ‘dünyaMIZ’ ile, sizin dünya‘NIZ’ arasındaki fark, seninle benim aramdaki fark gibidir!.. İşte O ve O’nun ‘hâl’ yolundan gidenler, bizim dünyamızdandırlar ki, sizlere bakarlar ve hitap ederlerken de dünya‘NIZ’dan işaretini de verirler... Tâ ki, ehil olanlar bu gerçeği fark etsin!..”

“Başka, daha neler yapmalıyım?..”

“Eğer elinden geliyorsa, her gün belirli bir süre, mesela uyumadan önce, yatağa uzanıp bedeninden çıkıp dışarıdan kendini seyrediyormuş gibi, kendini bedenden soyut hissetme çalışmaları yapabilirsin... Eğer istidadın elverirse, bunda başarılı da olabilirsin...”

“Ya olamazsam?..”

“En azından bu çalışmalar belleğinde yer alacağı için, ölümle beraber kendini bedenden çok daha kolay soyutlayabilirsin!..”

“Elf, her şey beyinde olup bittiğine göre... Beynimizi en güzel bir biçimde, ne şekilde güçlendirebiliriz?..”

“Her beyin kendine has özel açılım programına sahiptir!.. Dolayısıyla da herkes birbirinden farklıdır... Farklı açılımlara sahip beyinlerin gelişmesi için, tek bir standart program düşünmek çok yanlış olur...

Sizin ‘zikir’ adını verdiğiniz kelime tekrarı, beyinde belirli bir anlama yönelik belirli frekansta dalga üretimi ve bu üretilen enerjinin, âtıl duran hücrelere yayılarak onları da devreye sokmak suretiyle, kapasiteyi genişletmesidir...

Bu durumda sen hangi mânâya yönelik kelimeyi tekrar edersen, o mânâ istikametinde biyoelektrik enerji üretecek, o mânâ istikametinde çalışan, yeni hücre birimlerini devreye sokacak ve böylece de beynini o yönde güçlendirmiş olacaksın...

Sizin geçmişteki önderiniz, evrensel oluşların özet anlamları sadedinde 99 isim bildirmiştir ki, her beyinde, her hücre yetisinde bunları ortaya çıkartma özelliği vardır... Ancak bu isimler, her beyinde değişik oranlarda ve güçte, kendine has formüller şeklinde açığa çıkmıştır...

Şayet kişi, bu sistemi ve özellikleri bilen ehil bir kişiye rastlarsa; onun kendi beyin açılımına uygun olarak vereceği özel formülü tatbik etmek suretiyle; çok kısa sürede oldukça önemli gelişmelere ulaşır... Ama kendi beyin açılımına uygun özel formülle!..”

“Ne kadarlık bir süre yani?..”

“Eğer konuya ağırlıklı olarak eğilir ise, kendine has verilmiş özel formül ile, eskilerin kırk senede aldığı yolu, o, iki senede katedebilir!..”

“Peki, böyle bir kişiyi nasıl bulacağız?..”

“İşte o, kişinin şansına kalmış!.. Taklitlerin arasından hakikisini seçmek, gerçekten son derece güç bir iştir... Hele bu konuda tecrübesiz ve bilgisiz isen, vay hâline!..”

“Bu durumda ben bütün bu gerçeklere ulaşamadan ölüp gidersem, suçum ne, günahım ne?.. Elimde olmayan şeyden dolayı nasıl suçlanabilirim?”

“Aslan pençeleri arasında diri diri parçalanan ceylan yavrusunun suçu neydi Cem? Kelebek olup dünyaya kanat çırpamadan, tırtıl hâlinde kozasıyla birlikte kaynar kazanı boylayarak haşlanmak suretiyle ölenin suçu neydi Cem? Zevkiniz için kesip, parçalayıp, kızarttığınız, kuzucuğun suçu neydi Cem?

Bırak artık şu ilkel ‘TANRI’ görüşünü de; ‘ALLÂH’ın ne olduğunu kavrayıp idrak etmeye çalış Cem!..

‘ALLÂH’ın sistemini, düzenini idrak etmeye çalış!..

‘BEN DİLERİM, DİLEDİĞİMİ YAPARIM, YAPTIĞIMDAN BANA SORU SORULMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR.’

Diyenin sistemini ve düzenini anlamaman, senin en büyük suçundur ki, ondan daha büyüğü de olmaz!.. 

80 / 83

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!