1. Tevhid; “sen”in Allâh adıyla işaret edilenin Tek ve gayrı olmadığını fark etmendir. Vahdet ise, Allâh halifesinin “şehidallâhu” âyeti (3:18) yaşamıdır. 

  2. Algılanan varlık sûretleri, Allâh Esmâ özelliklerinin ZÂHİR oluşundan başka bir şey değildir. Varlık Allâh’a ait! “Sen”i “ben”i yaratan Allâh!

  3. Eşitlik olan yerde adalet olmaz. Adalet olan yerde eşitlik olmaz. Adalet, herkesin hak ettiğini almasıdır.

  4. Varlığınızın evrensel boyutta, beşeriyetiniz itibarıyla bir “hiç” olduğunu kavrayabiliyor musunuz? Evrendeki yerin ne? Eğer varlığının hiçliğini idrak edersen o muhteşem sonsuzluk önünde, işte o zaman secde etmiş olarak varlığının hakikatine yaklaşma yolu sana açılmış olur.

  5. Kim olursanız olun, ne hâl ve iş üzere olursanız olun bilin ki Allâh ile aranızda hiç kimseye ihtiyacınız yok. Ona dua edin içinizden, Duyar!

  6. Sevgi ağır yaralanmış! Acil soruşturma açılmış ve hemen suçlu tespit edilmiş: E G O!

  7. Kimse yaptığının hesabını kimseye vermeyecek! Hesap görücü olarak vicdanın yeter! Allâh sistemi: Düşündüğünün, yaptığının sonucunu yaşarsın!

  8. Varlığın tümüyle Ez Zâhir iken, hiçbir şekilde bana ihtiyacın yok! Dilediğini yaparsın, sonucunu yaşarsın. Yaşamak istediğini oluşturmadasın…

  9. Ez Zâhir, görmek istemeyip, dilediğini yaşamak istediğinde E G O gözlüğünü takar! Saygı duy, seyret! Çünkü mesafeli olmak istiyordur.

  10. Tevhid ilmi konuşulur, Vahdet yaşanır. Vahdete dair tüm konuşulanlar hep Tevhid ilmi kapsamındadır. Vahdetin konuşulması olmaz!

  11. Halife seyreder, tedbir eder; beşer de dedikodusunu eder!

  12. Nelere sahip olduğunuzu ölümü tadınca göreceksiniz. Neler veya kimler yüzünden neleri kaçırıp nelerden ebeden mahrum kaldığınızı da!

  13. Soğuk suda, yavaş ateşte pişirilen kurbağanın piştiğini fark etmemesi gibi, EGO da tevhid ilmiyle yavaş yavaş gelişir ve büyür! Fark edilmeden!

  14. Çok bilmişlik benliği, benlik yanmayı getirir. İlim arınmak içindir, bilgiçlik taslamak için değil. Benlik sevişmeyi keser!

  15. Rubûbiyetin gereğidir ki her birimden şu çıkar: “Do not patronize me, love me!” Görebilirsen, duyabilirsen!

  16. Senden Allâh’a ulaşan yol, senin dışından öteye, ötene değil; senin özüne, hakikatine dönük bir yoldur. İman et!

  17. Karşındakinin özgürlüğüne saygı odur ki, nerede olduğunu, ne yaptığını, kimlerle olduğunu sormazsın. O dilerse anlatır.

  18. Saygılı ol, saygı bekleme! Sana gerekeni yap; o da kendine yakışanı yapar daima, beklediğini değil!

  19. Uyumadan önce ne kadar huzurlusun? Uyandığında vicdanınla ne kadar barışıksın?

  20. DünyaNın başoyuncusu sensin! Tüm çevrendekiler yalnızca içinde yaşadığın oyunun figûranları! Sen kendin için varsın, tanıyabildiğin kadarıyla.

  21. Sevmek orucu bozmaz! Belki sevmek içindir oruç! Zâhir Allâh seni kendini sevesin diye var etmişken, sevmek nasıl orucu bozar ki!

  22. Sevdiğini görüyorsan ölesiye sev! Zâhir Allâh sevsin diye âlemleri yarattı kendi sûreti üzere! Her varlıkta onun kadarıyla sevgi açığa çıkar.

  23. Oruç, O’ndan gayrını sevmekten kesilmektir! Ez Zâhir iken Allâh, gayrını görmekte, gayrını sevmekte olanın orucu mu olur? Bir bilsen sevdiğini…

  24. Sevmek, sevdiğinde yok olup Birleşmek böylece Allâh’a dönmek için varken, hiçlikte Allâh sevgisi aramak! Ez Zâhir sev beni derken, Ötede ara!

  25. Yaratılmış etiketler ve kabullerle perdelendiğin çırılçıplak Ez Zâhir’i ne zaman, nasıl görüp sevebilirsin? Duymadın mı dünyada kör olanı?

119 / 132

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!