- 
Allâh MEKRİNİ üzerlerine çekip, deccalin CENNETİNDE keyif ve zevkle yaşayanlara, şeytan amellerini süslü gösterir; böylece MEKRE düşmüş olduklarını fark etmeden geçip giderler!
 - 
İsmi BEYİN olanın SIRLARINA ve derûnuna keşfi ermeyenler, ötelerde hakikat ararlar!
 - 
İsmi Allâh olanın tenzih ve teşbihinin ne demek olduğunu anlamadıkları için, yanı sıra tanrı edinmiş olanlar, beynin hakikatini de görmekten ebediyen mahrum kalacaklardır!
 - 
Kendilerine apaçık gerçekleri gösterildiği hâlde, hâlâ mecaz ve misalleri esas alıp buna göre hayal dünyalarında yaşamayı tercih edenlere, yaşantıları mübarek ola!
 - 
Gördüğünü tanımayanı hayalindekiyle başbaşa bırakın! Böylece ona zulmetmemiş olursunuz.
 - 
Nâdan, Keriym'in ikramını reddeder de nankör olur; mekre uğrar da, amellerini süslü görür!
 - 
KERİYM ALLÂH, nâdan ve nankörlerin dahi RABBİ’dir!.. Sonra beyinleriyle açığa çıkardıklarının sonucunu yaşarlar! İşte MEKR budur.
 - 
Kaldırmazsa perdeyi, fakîr ne yapsın! Çöplük evinde sürünmekten başka ne gelir elden!
 - 
Kimi “Rabbi zidniy ilma” âyeti hükmünce ilmini arttırmaya gayret eder; kimi de dedikodu üretip yaymak için! Kim ne için yaratılmışsa ona o kolaylaşır. Her şey yerli yerincedir. Fiiline bak; ne için yaratılmış olduğunu ve sonucunu gör!
 - 
Günümüzü, dünyada bırakıp gideceğimiz şeyler için tüketmekten kurtulmuşluğun BERAATINI alma niyazıyla... “İstediğim HAK’tır benim” diyebilme umuduyla...
 - 
“Allâhümme inniy eûzü Bike min mekrike ve eûzü Bike minke.”
 - 
Gâfil, davranışlarını zarfa bakarak düzenler; âkil ise mazrufa bakarak! Sizin ilişkileriniz hangi düzeyden?
 - 
İftira eden zâlim ya aklını yitirmiştir ya da imanını! İman ile iftira aynı kalpte bulunmaz! Şahidi olmadığın olay hakkında konuşmak ya dedikodudur ya gıybet ya da iftira!
 - 
“İNSAN”ın ORUCU, muhatabında gayrılık görmemektir!
 - 
Gerçek dünyada renk yoktur! Renk, beynin kendi içindeki bir olgusudur! Dalgaları dönüştürüp sûretleri ve renkleri beyin içinde yaratan “Musavvir” elbette Subhandır!
 - 
“ŞİRK”siz (“BEN”LİKSİZ) yaşamın Bayramını yapmak nasip ola hepimize... Allâh bunu kolaylaştıra!
 - 
KEŞKE demenin kesinlikle yararı olmadığını; yapılmışın kaybettirdiğinin ASLA telâfi edilemeyeceğini anlamak için, daha kaç defa elimizi yakmamız gerekiyor!
 - 
“ALLÂH”ının yukarıda olmasıyla, İÇİNDE veya ÖZÜNDE olmasının hiçbir farkı yoktur! Hepsi de aynı ölçüde veya değerde “ŞİRK”tir! (Yûsuf: 106)
 - 
UYANIKLIĞINDAN UYAN!
 - 
“BEN”ini kurban edemeyenin cezası ebeden “BEN”inin sınırları içinde yaşamaktır.
 - 
Araf’ta dünyasına tövbe edip, şeytanını (beden kabulünü) taşlamayanın; nefsini (benliğini) Allâh’a ermek uğruna kurban etmeyenin Bayramı olur mu?
 - 
Vahşi hayvanın evcilleşmesi ayrı konudur; “İNSAN” olmak ayrı konu... Hz. İsa; “İnsan iki defa doğmadan semânın melekûtuna ulaşamaz” demiştir. Ârifin sözü şu: “İNSAN olmaya geldim!”
 - 
“İNSAN”, Allâh ahlâkıyla ahlâklanmış olandır! Toplumsal örfe dayanan ahlâklar evcilleşmişlere aittir. Onları mükemmelleştirir!
 - 
Şükreden kendine eder; nankörlük eden de kendine eder!.. Nankörlük, hüsranla sona erer!
 - 
İnsanoğlu elleriyle kurabiye yapar, sonra ona tapar; sonra da oturup yer! Kurabiyesine tapınanlardan olmaktan arınma dilerim!