Soru

− İsim, işaret edilenin Zât’ına işaret etmesi yönüyle, sıfattan daha kapsamlı olmuyor mu?..

Üstad

− İsim, yalnızca işarettir!.. İsim, “var”a işaret eden “yok”tur!..

Soru

− Nebi ve Rasûllerde buluğ çağından önce görülen olağanüstü hâller nasıl açıklanabilir?..

Üstad

− Fıtrî istidat gereği melekî kuvvetlerin açığa çıkışı...

Soru

− Önceki konuşmalarınızda Hz İsa’nın Yahudi olduğunu söylemiştiniz, ve Yahudilerin yanlış anladıkları şeyleri düzelttiği için yeni bir din getirmediğini belirttiniz. Bu, Hz. Musa’nın tespih anlayışını ortaya koyduğunu gösterir mi?..

Üstad

− Hz. İsa’nın düzelttiği yanlış, insanların kendilerini yalnızca tenzih görüşüyle kayıt altına almaları...

Din, “Sistem” demektir... Yeni bir sistem getirmemiştir bu yüzden de... Sisteme yeni bir bakış getirmiştir Yahudilere...

Soru

“İtimat ettiğini DOST seçebilirsin, ancak DOST seni itimattan arındırandır.” Bunu açar mısınız? Teşekkür ederim.

Üstad

− Bu hayli derin bir konu...

Senin kabul etmen başkadır; kabul edilmen başkadır; bu bir... İkincisi... DOST, ALLÂH’tır yalnızca!..

Bunun ne demek olduğunu idrak edersen; “Allâh dilediğini yapar” hükmünü de bir salise aklından çıkarmaman gerekir... Ötesini yazamam... Sen düşün, bu işin sonu neye varır...

Soru

− Hz. Âdem ve Hz. Havva hata işledikten sonra “Rabbimiz nefislerimize zulmettik. Bizi bağışla...” diye dua etmişlerdir. Onlar gerçekten böyle dua etmişler midir, yoksa bu mânâyı yaşamışlar mıdır?.. Teşekkürler...

Üstad

− Geçen gün, Kurân’da anlatılan bu olayların, bir yaşam sonucu erişilen idrakın dile gelişidir; diye anlatmıştım...

− Şimdi HERKESE SORUYORUM...

Şu anda çektiğiniz gerçek TESBİH veya DUA nedir farkında mısınız?.. BİLİYOR MUSUNUZ?..

Günlük yaptığınız dua ve zikirleri sormuyorum; bunu anlamışınızdır herhâlde... Neyse siz bunu düşünedurun... 

44 / 101

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!