61 - 80

-61- 

 “Âhir zaman”sa bu yaşadığımız devir; depremler artacak ve sıklaşacak; mehdi(?)ler çoğalacak; cinler (UFO) yeryüzünde görülür hâle gelecek; tanrı olduğunu iddia edecek varlıklar seyredilecektir.

Ne mutlu o iman sahiplerine ki...

Alemlere rahmet olan Allâh Rasûlü’nün uyarılarını dikkate alarak aldatıcılara kanmaz; Kur’ân esaslarını “Kurân’ın ruhu”na göre değerlendirerek yaşamına yön verir. Geçici dünya menfaatleri için dünya kavgasına girmez! 

 

-62- 

Bak dostum;

Bil ki, bu kitap, sana hayatında verilen en değerli şeylerden biridir!..

Bu kitap, sana Rabbinin seslenişi; sana açtığı özel kapıdır!.. Kim, olursan ol; işin, meşgalen ne olursa olsun; hangi dinden olursan ol; bil ki...

Rabbin seni beklemektedir ve kapısı sana açıktır!..

Sorma, Rabbimin kapısı nerede diye; sende “O” kapı; gönlünde!

Senden sana açılan bir kapının ardında!..

Bu kapı, DUA ve ZİKİR kapısıdır!.. Gönlünden Rabbine açılan kapıdır!

Rabbine yöneliş ve HÂCET kapısıdır!

Gökte ve ötende sandığın TANRInı terk et; sonsuz - sınırsız ALLÂH’a yönel; O’nun, her noktada ve zerrede mevcut olduğunu fark et; ve O’nu GÖNLÜNDE bulmaya çalış!

Sonra iste O’ndan, ne istersen!.. Eşini, işini, aşını; ister mevlânı, ister şifanı!

Bil ki, seni, her isteğine ve her arzuna kavuşturacak tek şey DUA ve ZİKİR’dir.

Bil ki dostum; her zerrede tüm özellikleriyle mevcut olan ve kendinden gayrının varlığı asla söz konusu olmayan ALLÂH, SENDEN SANA İCABET EDECEKTİR!

SEN, bilesin ki, yeryüzünde “HALİFE”sin!.. HALİFE olarak sana, gönlüne, BEYNİNE bahşedilmiş yüce güçlerden haberin var mı?..

DUA ile ZİKİR ile, o muhteşem BEYNİN ile, kendindeki mekanizmayı harekete geçirebileceğinden haberin var mı?..

“EN GÜÇLÜ SİLAH” olarak sana bağışlanmış DUA mekanizmasını biliyor musun?..

Fakîr, garîb, nice kişiler DUA ve ZİKİR ile nice ZÂLİM SULTANLARI helâk ettiler!

Nice yoksullar, büyük zenginliklere hep DUA ve ZİKİR ile eriştiler!..

Nice dertli, sıkıntılı, hastalıklı, ezâ, çile çekenler, hep kurtuluşu, selâmeti DUA ve ZİKİR’de buldular!..

Bil ki dostum...

SENDE, Dünya’nın en güçlü silahı olan DUA ve ZİKİR cihazı mevcuttur.

BEYNİNDEKİ, GÖNLÜNDEKİ bu en güçlü silahı kullanmasını öğrenerek; bu yaşadığın dünyanın ve ölüm ötesi yaşamın tüm güzelliklerine erişebilirsin!..

Ya da, DUA ve ZİKİR mekanizmasını kullanmaz, paslandırıp, bir kenara terk edersin, ki bunun cezasını da sonsuza dek çekersin!..

Sana, karşılıksız, bedava verilmiş bir mekanizmadır bu!.. Hibedir!..

DUA ve ZİKİR için kimseye muhtaç değilsin ve kimseyi aracı koymak zorunda da değilsin!..

İster, bu kitaptan yararlan; ister gönlünden geldiği gibi yönel!.. Ama kesinlikle, kendindeki, bu dünyanın en kıymetli cihazı olan DUA ve ZİKİR cihazını kullanmasını öğren.

Göreceksin dünyan nasıl güzelleşecek.[1]

 

-63-

 “DİN” kelimesiyle anlatılmak istenenleri anlamak için, şu gerçek çok çok iyi kavranmalıdır...

“İSİM”, isimlenen değildir; isimlenene, işaret için kullanılır ve onu tarife yarar; ama hiçbir zaman, isimleneni tam olarak anlatmaya kavratmaya yetmez! İsim, işaret ve kısmen tarif kelimesi olarak kalmaya mahkûmdur. İsimlenmiş olan, ismin kaydından ötedir. Kayıtlanmaz isimle!

Eğer bu anlatılanı idrak ederseniz...

Fark edeceksiniz ki; “DİN” kelimesinin anlamı kapsamında anlatılmakta olan her şey, yaşamda algıladığımız ya da bizim algılayamadığımız bir boyuttaki, bir sistemi, bir mekanizmayı, bir oluşumu bize anlatmakta; bu sisteme göre de yaşamımıza nasıl yön vermemiz gerekliliğine işaret etmektedir.

Eğer anlatılan veya söylenenlerin isminde kalır ve sonra da isimlere dayalı bir dünya veya âlem oluşturursak kafamızda; bunun, içinde yaşadığımız dünya ve sistemle hiçbir alâkası olmaz.

Sonuçta kafamızdaki çelişkiler hiç bitmez... Sürekli karşımızdakini suçlarız, anlatamıyorsun; diye.

İsmi” bırakın; isimleneni fark etmeye çalışın! 

 

-64- 

 “DİN”i tanrıya tapınma ve onun gönlünü hoş edip cennette yer kapma ya da cehennemden kaytarma, diye anlayarak; gereklerine çeşitli nedenlerle boş verenler bunun faturasını ebeden ödemeye devam edecekler!

Allâh’ın yaratmış olduğu bu sistem ve düzeni fark ederek, yaşamlarını o sistem ve düzenin kanunlarına göre düzenleyenler ise, yaptıkları çalışmaların sonuçlarına göre yeni bir yaşam biçimine kavuşacaklardır.

Allâh Rasûlü size, ebediyet yaşamına göre nasıl hazırlanırsanız; ne yaparsanız onun sonuçlarını yaşayacağınızı bildirmiştir.

Ölüm ötesi boyutu anlatanı önemsemeden; yalnızca, dünyalık geçici çıkarlarını ön plana alarak yaşayanlar; sonsuzluk ortamında telâfisi mümkün olmayan pişmanlığı yaşayacaklardır!

Depremlerin getirdiği ders, bir anda her şeyin yitirileceğini öğretmektedir.

Ya geçeceğiniz boyuta bir hazırlığınız yoksa?

 

 -65-

İnsanlar sevip saydıkları, değer verdikleri kişi her an yanlarındaymış gibi yaşamadıkları sürece, o kişiye karşı olan sevgi ve değer verme sözlerinde samimi olmazlar; ve bu konuda nifaktan arınamazlar!

Gerçek sevgi, sevdiğin her an yanındaymışçasına, seni seyrediyormuşcasına konuşman, davranman ve yaşamandır.

Gerçek değer verişin, o kişi her an yanındaymış gibi fiiller ortaya koyman ölçüsündedir.

İkiyüzlülük kolay affedilir bir suç değildir!

İkiyüzlülükten kurtulmak çok güçtür!

Yaptıklarınızın ne kadarını çok sevdiğinizi söylediğiniz Allâh Rasûlü sizi seyrediyormuşcasına ortaya koyuyorsunuz?

Her an Allâh Rasûlü yanınızda sizi seyrediyormuşcasına hissederek yaşayamıyorsanız, imanınız henüz kemâle ermemiştir! 



[1] “DUA ve ZİKİR” kitabının önsözü.

15 / 33

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!