-116-

 “İnsan”ı zirveye götüren kuvveye eskilerHimmetdemişler...

İnsan”ı tüketen kuvveye ise “HIRS”!

Bunları, kısaca, daha ile tanımlayabiliriz...

“İnsan” için bedene dönük hedefler, olursa olur, olmazsa aldırma; türündendir.

“İnsansı” için bedene dönük hedefler, tek amaçtır!.. Hatta bedenin arzuları için, parasını, adını, yuvasını ve değerli bildiği ne varsa hepsini feda edebilir. Dinini, inancını bile terk edebilir. Çünkü onlar zaten lafta mevcuttu! Çevresindekiler hiç önemli değildir; “insansı” sırf bedeni, zevk organları için yaşar!.. Lâyığını da bulur!

“İnsan” ise bilinç için yaşar... “Allâh” adıyla işaret edilene ermek en büyük idealidir! Dünyevî ve maddi kayıplar onu hiç üzmez... Para, seks, nam-isim onda fazla bir değer taşımaz.

Yaşadığı her an kimlere ne kazandırabilirim ebedî yaşamı itibarıyla; diye düşünür ve her anını bu yolda değerlendirir.

Bunlara himmeti âli kişiler derler... Onlarda Daha... ebedî yaşama dönük olarak geçerlidir.

“İnsansı”da ise daha... ya paraya dönüktür ya sekse, ya da isim yapmaya... Hırslı adam ya da hırslı kadın derler...

Cehennem ateşinin bir adı da HIRStır; ki, bazıları yanmaktan âdeta zevk duyar; yanmak için, adını, parasını, yuvasını feda eder bir değersiz uğruna! 

Bu uyarıları dikkate almayanlar, elbette ki yaptıklarının sonuçlarına katlanacaklardır ebeden.

“Her kişi, ne için yaratılmışsa, ona o iş kolaylaştırılır!”


 -117-

Kurban kesmek imkânı olan, kurban keser ve etini mümkünse tamamıyla, et alma imkânı olmayan fakirlere dağıtır...

Bu bir yoldur...

Ancak, yenilip ertesi günü dışarı atılacak et yerine, o parayla insanlara âhiretlerini, ebedî yaşamlarını kazandıracak bilgileri ihtiva eden kitaplar veya kasetler de dağıtılabilir!

Bu da bir yoldur!

İslâmiyete düşmanlığın bu kadar açık ve güçlü olarak sergilendiği; insanların, “DİN”den uzak kalmaları için bu kadar mücadele edildiği bir ortamda, insanlara ilim verilmesi, imkânı olanlar için farzdır!

Eğer müslümanlar yıllarca, bina-yurt-cami gibi toprağa ölü yatırım yapacaklarına; insanlara gerçek İslâm Dini’ni öğretecek yayınları dağıtsalar; insanları ilimle mücehhez kılsalardı, sanırım bugün çok daha farklı şartlar altında olurduk.

Ne yazık ki, insanları ilimlendirmek için kullanılması gereken para, uzun yıllardır, cennette köşk ya da huri satın almak isteyen bilinçsiz müslümanlar tarafından, taşa-toprağa yatırılarak bugünkü ortama gelinmiştir.

Lafta yüzde 99’u Müslüman olan ülkede, İslâm Dini tanınmıyor; insanlar Kur’ân hükümlerinden öcü gibi kaçıyorlarsa, bunun vebali, biraz da ellerindeki imkânı bu yolda kullanmayıp, onlara bu ilmi ulaştırmayanlardadır. 

İlim, kadın-erkek her müslümana en öncelikli farzdır... Maddi imkânı müsait olan tüm müslümanlara, imkânlarını, insanlara ilmin ulaşması için değerlendirmeleri de farzdır.

Elbette bu, bizim anlayışımızı paylaşanlara göre. 

 

-118- 

Küçücük dünyaların büyük insanları!

Mahalledeki, köydeki, “şeher”deki, “avropa” ya da “Amarika”daki, 100 ya da 1000 metrekarelik evinde; minik dükkanında ya da koca fabrikasında yaşayan böyük(!) insan!..

Oturduğu yerden hüküm veriyor falanca ya da filanca hakkında; işçi ya da fabrikatör hakkında; bir siyasî ya da bir komutan veya bir devlet başkanı hakkında!..

Hatta, dünyalar, yıldızlar, uzay, evren hakkında!..

Daha daha, yargılıyor tanrısını yanlışlarını bularak; gizliden ya da açıkta!

Kimine mertebe veriyor; kimini çıkarttığı tepeden tepip çukurlara yolluyor...

Böylece kendini tatmin ediyor!

Takdir sonucu eline geçen parayla son model giysiyi, güzelleşme nesnelerini, eşyayı, arabayı alıyor; ama ne yazık ki, aynı parayla, beyin edinemiyor!

Ve o beyinsiz gövde, her sıkıştığında, gerçekte hiçbir zaman var olmamış tanrısına sığınıyor! Sorunları gökteki tanrısına havale ediyor!.. Rahatlamaya çalışıyor!

Ama bir de geceler var!

Geceleri, bir yatak-yastıklık, geçici mezarına girip hayal, kuruntu, korku ve umutlarıyla baş başa kalıyor. Bundan da hiç ibret almıyor!

Sonra bir gün, dünyasına bir iğne saplanıyor, patlayıveriyor balonu!

İyiler kötüler, hepsi bitiveriyor!.. Kalıyor yaptıklarının sonuçlarıyla baş başa!..

Dünya bitti; perde indi!.. Küçük dünyaların büyük insanlarından biri daha, canlı canlı, aklı başında toprak altına gitti! 

 

-119- 

Kebapçılardan çıkmayanların; barbeküde bonfile, pirzola çevirenlerin; stres atmak için çıktığı balıktan dönenenlerin oturup kurbanlara acıdıklarını söylemelerini “timsahın gözyaşları” olarak nitelesek sanırım hiç yanlış olmaz!..

Hac Bayramı, zaman içinde “Kurban bayramına dönünce, halkın dilinde “kavurma bayramı” niye olmasın ki?

Oysa gözden kaçırılmaması son derece önemli olan bir gerçek var?

“DİN”deki kurallar uzaydaki bir tanrının, bizim yaptıklarımızla eğlenip zevklensin diye, keyfi kararlarından mı oluşmuştur?

Yoksa...

Her birinde yüz milyarlarla yıldızın yer aldığı milyarlarca galaksinin yüzdüğü evreni Yaratan ve “ALLÂH” adıyla işaret edilenin, oluşturduğu SİSTEM ve DÜZEN bilinsin; onun şartlarına göre yaşanarak, geleceğimiz cehennem olmasın; diye mi Allâh Rasûlü tarafından bize bildirilmiştir “DİN”?

Bu ikisi arasındaki farkı anlayacak çalışır beyin kapasitesi olmayanların; “DİN”deki konuları değerlendirip, günün şartlarına göre gerekli çözümleri bulup açıklamaları mümkün değildir!

Gök tanrısına tapınmaktan arınmamış sarıklı-cüppeli veya aydınsı görünümlü din adamları(?)nın sunacakları çözümler, mukallitlere sorunlar yumağından başka bir şey getirmeyecektir!

1986’da ilk defa yazdığımız “DİN” bir SİSTEM ve DÜZENİ açıklamaktadır” gerçeği kabullenilip; bu sistem ve düzen değerlendirilmedikçe; ne göktanrı kavramından arınılır; ne şirkten kurtulunur; ne “Hakikat” görülür; ne “İSLÂM DİNİ”nin yüceliği ve uyulası zorunluluğu fark edilir; ne de güncel sorunlara cevap bulunabilir!

Tek kurtuluş yolu, “DİNİ ANLAMADA REFORM” yapıp; “İSLÂM DİNİ”ni ve “ALLÂH RASÛLÜ”nü gerçeğiyle anlayarak, gereklerini günlük hayatımızda yaşamaktır! 

 

 -120-

 “Hac” etmek suretiyle “anasından yeni doğmuşçasına tüm günahlarından arınan” mümin kardeşlerimizin bayramını paylaştığımız bu günde; hepimizin böyle bir bayram yaşamasını diler...

“ALLÂH”tan, “ego”muzu kurban etmeyi bize kolaylaştırmasını; gelecekte yanmamıza sebep olacak her şeyden uzak kalmayı; ve hepimizin sonsuz mutluluğa ulaşmasına vesile olacak şeyleri bize nasip etmesini niyaz ederim. 

26 / 33

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!