Tespih Bahsi

“HİÇBİR ŞEY YOK Kİ, O’NUN HAMDI OLARAK, TESPİH ETMESİN! FAKAT SİZ ONLARIN İŞLEVİNİ ANLAMIYORSUNUZ! MUHAKKAK Kİ O, HALİYM’DİR, ĞAFÛR’DUR.” (17.İsra’: 44)

“SEMÂLARDA VE ARZDA OLAN HER ŞEY ALLÂH’I (İŞLEVLERİYLE) TESPİH ETMEKTEDİR! 'HÛ' AZİYZ’DİR, HAKİYM’DİR.” (57.Hadiyd: 1)

Bilgi:

Evrende var olarak algılanan ve algılanamayan her ne varsa, sadece ALLÂH’I TESPİH ETMESİ için yaratılmıştır... İyi veya kötü, güzel ya da çirkin, mükemmel veya mükemmel kabul edilmeyen her ne varsa!..

Bu ön bilgiden sonra şimdi de yukarıdaki vurgulamanın ifade ettiği anlamı kavramaya çalışalım...

İlmin, fiillere dönüş sınırı olarak konan “ARŞ” isminin kapsamı altındaki her şey, Allâh isimlerinden bir terkibin mânâsını ortaya koyan sonsuz-sınırsız varlıkları kapsamına alır...

Rahmân’ın arş üzerine “istiva”sı ise, Rahmet eseri olarak tüm mevcudatın ilâhî isimlerin mânâlarını açığa çıkarmak üzere meydana getirilmesidir... Bu varlıklar, hep “Allâh Rahmeti”nin bir eseridir...

İşte her “şey”, kendisini meydana getiren Allâh “isminin” mânâsının ortaya çıkışına vesile oluşu yönüyle, her an, daimî olarak o ilâhî mânâ çevresinde dönüp durmaktadır ki; işte bu durum o varlıkların sürekli “tespihi” olarak açıklanmıştır!..

Bir başka ifadeyle; biz neyle tavsif edersek edelim, her şey, kendisini meydana getiren ismin mânâsını ortaya koymak suretiyle kulluğunu ifa etmektedir ki, bu da onların tespihleri olmaktadır.

Tespih, işte bu anlamda olmak üzere zorunlu olarak yerine gelmektedir ki, birinci şeklidir!.. İkinci şekli ise, ihtiyarîdir!.. Yani...

Kişi, taklidî veya tahkikî şekilde tespih eder Allâh’ı!..

Taklidî tespih, kişinin kendisine yapılan tavsiyelere uyarak, çeşitli kelimeleri tekrar etmek suretiyle, yaptıklarının bilincine ermeden yapılandır.

Bu şekil, kişiye hiç farkında olmadan büyük bir ruh gücü temin eder ve ölüm ötesi yaşamın değişik aşamalarında çok büyük yarar sağlar... Kabir âleminde, haşr yerinde, sırattan geçerken ve cennette!..

Tahkikî tespihe gelince... Bu zikir, kişinin söylediğinin bilincine ermesi suretiyle meydana gelir. Neticesi ise, hem yukarıda bahsetmiş olduğumuz büyük ruh gücüne erişmektir; hem de söylenilen kelimelerin mânâlarını kendi özünde çok daha üst boyutlarda hissetmek suretiyle Allâh’ı fevkalâde mânâlar ile ilham yollu, keşif yollu anlamaya başlamaktır. Bütün bu çalışmalar sırasında asla şunu hatırdan çıkartmamak zorunludur ki; Allâh Zâtı itibarıyla tefekkürü mümkün olmayan; hatıra gelen her şeyden münezzeh varlıktır!..

İşte bu çok özet ön bilgiden sonra gelelim Allâh’ı tespih etme konusunda bize yapılan tavsiyelere...

 

سُبْحَانَ اللهِ وَبِحَمْدِهِ

 “SubhanAllâhi ve BiHamdihi”

Anlamı:

Allâh, Hamdıyla Subhan’dır (Allâh’ı, O’nun hamdıyla tespih-tenzih ederim).

Bilgi:

Bu tespih ile ilgili iki hadîs-î şerîf nakledeceğim sizlere:

Rasûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurdu:

— Her kim günde yüz kere “SubhanAllâhi ve BiHamdihi” derse; günahları, deniz köpüğü kadar çok olsa bile, mahvolur ve bağışlanır.

Rasûlullâh bir gün yanındakilere şöyle söyledi:

— Allâh’ın en çok sevdiği kelâmı size bildireyim mi?

— Elbette haber ver yâ RasûlAllâh!..

— Allâh’ın en çok sevdiği kelâm “SubhanAllâhi ve BiHamdihi”den ibaret olan kelâmdır.

 

سُبْحَانَ ﷲِ وَبِحَمْدِهِ عَدَدَ خَلْقِهِ وَرِضَٓاءَ نَفْسِهِ وَزِنَةَ عَرْشِهِ وَمِدَادَ كَلِمَاتِهِ

 “SubhanAllâhi ve BiHamdihi ‘adede halkıhi ve rıdâe nefsihi ve zinete ‘arşihi ve midâde kelimatih”

Anlamı:

Allâh’ı, halkettiklerinin adedince, razı olasıya kadar, arşının ağırlığınca ve kelimelerinin midadınca (mürekkebince, adedince?) kendi hamdıyla tespih-tenzih ederim.

Bilgi:

Bu şekilde tespih etmenin ne fayda sağladığını da aşağıdaki hadîs-î şerîf’te öğrenelim:

Rasûlullâh (s.a.v.) sabah namazını kıldıktan sonra, Cüveyriye (r.a.)’ı namaz kıldığı yerde bırakarak çıkıp gitti... Kuşluktan sonra döndüğü zaman baktı ki, Cüveyriye (r.a.) hâlâ bıraktığı yerde tespih çekmekle meşgûl... Sordu:

— Senden ayrılıp çıkarken bıraktığım yerde hâlâ tespihe devam mı ediyorsun?..

— Evet.

— Ben senden sonra üç defa şu dört cümleciği söyledim ki; onlar senin söylediklerinle tartıya konulsa ağır gelirler... O söylediğim cümlecikler şunlardır:

“Subhanallâhi ve bihamdihi adede halkıhi ve rızâe nefsihi ve zinete arşıhi ve midade kelîmatih.”

Umarım anlamışızdır bu şekilde tespih etmenin yararını. Hiç değilse günde yüz defa devam etsek bu tespihe...

 

سُبْحَانَ ﷲِ وَالْحَمْدُ ِللهِ وَلٓا اِلٰهَ اِلَّاﷲُ وَﷲُ أَكْبَرُ وَلَا حَوْلَ وَلَا قُوَّةَ اِلَّا بِاللهِ الْعَلِىِّ الْعَظِيمِ

 “SubhanAllâhi, velHamdu Lillâhi, ve lâ ilâhe illAllâhu, vAllâhu Ekber... Ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ Billâhil ‘Aliyyil Azıym”

Anlamı:

SUBHANALLÂH: Allâh Subhan’dır (varlıkta gayrından ve varlıkla kayıtlanmaktan münezzehtir).

ELHAMDU LİLLÂH: Hamd (mutlak değerlendirme), Allâh ismi kapsamındaki değerlendirmedir; Allâh ismiyle işaret edilene aittir...

LÂ İLÂHE İLLALLÂH: “Allâh” ismiyle işaret edilenden gayrı vücud, müsemma yoktur!..

ALLÂHU EKBER: Allâh Ekber’dir; gayrı bir varlık tarafından algılanıp değerlendirilemez ve herhangi bir değerlendirme sıfat-zuhur ile de sınırlanıp kayıtlanamaz büyüklük sahibidir!..

56 / 85

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!