Sayfayı Yazdır

Özel ve Genel Zikirler

ZİKİR birkaç çeşittir ve öncelikle ikiye ayrılır:

1. Genel zikir

       a. Ruhaniyet zikri

       b. Özel gayeye yönelik zikir

2. Özel zikir

       a. Özel gayeye yönelik zikirler

       b. Kişiye özel zikirler

 

Demiştik ki, belirli kelimelerin veya kelime gruplarının beyinde tekrarının adıdır ZİKİR...

Yapılan her zikirde, ne kelime olursa olsun, beyinde belirli bir frekansta dalga boyu üretilerek, beynin görev dışı olan hücreleri, o frekansla programlanır.

Şayet CİNNÎ ilhamla gelmiş bir kelime ya da Budistlerin meşhur “om” kelimesi gibi bir zikir yapılırsa; kişinin beyninde o istikamette bir gelişme sağlanır ve insan farkında olmadan CİNLER ile rezonansa girerek birtakım ilhamlar almaya başlar ve bunun sonunda, verilen ilhamlara göre, kendini UZAYLI, EVLİYA, MEHDİ NEBİveya ALLÂH olarak görüp; çeşitli mantıksal bütünlükten uzak fikirler içinde heba eder...

Buna karşılık bir de İslâmî kaynaklarca öğretilen GENEL ZİKİRLER vardır ki; bunlar tamamıyla, kişinin Ruh gücünün artmasına ve Rabbine yaklaşmasına vesile olur…

Bu GENEL ZİKİRLER’e hemen bir iki misal verelim...

“SubhanAllâhi ve bihamdihi”

“SubhanAllâhi velhamdulillâhi ve lâ ilâhe illAllâhu vAllâhu ekber”

“Lâ ilâhe illAllâhu vahdehû lâ şeriyke leh”

“Lâ ilâhe illAllâhul melikül hakkul mubiyn”

“Subbûhun Kuddûsun Rabbul melâiketi ver Rûh”

Bir de GENEL ZİKİR sınıflaması içinde yer alan “Özel gayeye yönelik” zikirler vardır; ilim talebine yönelik, kusurunu itirafa ve bağışlanmaya yönelik zikirler gibi... Hemen bunlara da örnek verelim:

“Rabbi zidniy ilmâ”

“Lâ ilâhe illâ ente subhaneke inniy küntü minez zâlimiyn”

“Rabbic’alniy mukıymes Salâti ve min zürriyyetiy”

ÖZEL ZİKİR, esas olarak kişinin durumunu çeşitli yönlerde geliştirmeyi hedef alan, özel gayeler istikametinde gelişmeyi amaç edinen zikirlerdir.

ÖZEL ZİKİRLER, esas itibarıyla kişinin beyin programına, yani kendine has özellikleri, karakteristiği, kişisel arzu ve hedefine göre düzenlenen zikir formülleridir... Bu zikir terkipleri, belirli âyet ve hadislere dayanan dualar ile, o kişide kısa sürede gelişme sağlayacak, ilâhî isimler gruplarından oluşur...

Tarikatlarda verilen zikir formülleri günümüzde genellikle hep GENEL ZİKİR kapsamında olduğu için gelişme sürecini de otuz-kırk yıl gibi çok uzun zaman dilimlerine yaymaktadır.

Oysa, bu özel zikir formüllerini deneyenler, kendilerinde bir-iki sene gibi çok kısa süreler içinde büyük gelişmeler hissetmektedirler.

ÖZEL ZİKRİN, özel gayeye yönelik bölümünde yer alan bazı zikirlere misal vermek gerekirse, bu konuda şunları örnek olarak söyleyebiliriz:

“Allâhümme inniy es’elüke hubbeke”

“Allâhümme elhimniy rüşdiy”

“Kuddûs’üt tâhiru min külli sûin”

ÖZEL ZİKİR bölümündeki (b) şıkkında yer alan kişiye özel zikirler ise...

MÜRİYD

KUDDÛS

FETTAH

HAKİYM

MU’MİN

RAHMÂN

RAHIYM

BÂSIT

VEDUD

CÂMİ’

RÂFİ’

Ve daha bunlar gibi Allâh’ın değişik isimlerinden oluşur. Bunlar kişinin beyin programının ihtiyaç gösterdiği bir biçimde; kişiye özel sayılar ile formüle edilerek çekilir ve kişi üzerindeki etkileri kısa sürede açığa çıkar.

Ancak, burada hemen şunu ilave edelim; bu zikir çalışması içinde, zikirle açılan ek kapasitenin değerlendirilmesi sırasında yoğun olarak ilime ağırlık verilmesi ve artan kapasitenin ilim ile değerlendirilmesi şarttır. Aksi hâlde bu kapasitenin cinnî ilhamlar istikametinde programlanması söz konusu olabilir ki; bu da hiç iyi olmaz...

Ayrıca bu tür zikirler sırasında kitabın girişinde yer alan cinlere karşı KURÂN’DA ÖĞRETİLEN KORUNMA DUASININ yapılması son derece yararlı olur.

İşte kısaca bu ön bilgiyi verdikten sonra, az önce sorulan sorunun cevabını hemen açıklayalım...

İslâm camiasında genellikle RUHANİYETİ arttırıcı zikirlere devam edildiği için; maneviyatı son derece güçlü sayısız insan yetişmesine karşın; Dünya ilimlerine dönük beyinler çok az çıkmıştır! Şayet beyin, sistemli bir şekilde Dünya bilimlerine yönelik bir biçimde zikir ile takviye edilseydi, elbette ki o yönde gelişmiş üst düzey beyinler de çıkardı...

Ne var ki, “yarın zorunlu olarak terk edeceğin şeye, bugün sahip çıkarak, kendini, o şeyi terk etmekten ileri gelen azaptan koru” düşüncesinde olan İslâm camiası, dünyaya fazla bir değer vermemiş ve o yolda kendini fazla yormamıştır.

12 / 85

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!